6.bölüm

37K 1.9K 206
                                    

Bölüme başlamadan önce küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Beklediğimden hızlı bir okuyucu artışı var ve bunun için her birinize teşekkür ederim. Bunun için planımda bir istisna yaparak bugünkü 2.bölümü sizlere sunuyorum.

10.bölüme kadar her gün 11 ve 13 arasında 1 bölüm gelecek. 10.bölümden sonra da 2 günde 1 bölüm şeklinde gitmeyi planlıyorum. Şu anda 26.bölüme kadar yazıldı. Stokta 5 bölüm kalıncaya kadar bu düzenle gideceğiz bu sırada da tabii ki boş durmayacağım ve elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim.

Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum. İyi ve kötü tüm yorumlara açığım. Tabii iş linç boyutuna geçmediği sürece.

Hatta beğenmediğiniz noktaları, hatalarımı söyleyin ki kendimi geliştirebileyim. İlk kez böyle olaysız ve klişe bir konu üzerine gidiyorum. Başka hesaplarımdan başka hikayeler de yayımladım, kaldırdım. Bölüm stokluyorum. Şu anda aktif olarak yazdığım bunun harici 2 kurgu daha var. Belki birini daha bu hesaptan yayımlayabilirim.

Sonuna kadar okuyan herkese teşekkür ederim. İyi okumalar...

*

Yazlık ev diğer evden küçük olduğu ve yalnızca bir ebeveyn bir normal banyo olduğu için önce Eliz ve Edis'in yıkanmasını beklemiş, ardından da ebeveyn banyosuna ben, normal banyoya Ege olmak üzere banyoya girmiştik.

Zaten kirli değildim. Dün ablamlar gelmeden 1 kaç saat önce duşa girmiştim. Bu yüzden diğerlerini de bekletmemek adına hızlıca bir duş almış ve çıkmıştım.

Diğerlerinin de duşa girebilmesi için boş olan başka bir odaya geçtim ve getirdiğim beli büzgülü kot şort ve kare yaka, beyaz, dar badiyi geçirdim üzerime.

 Yanımda tarak getirmemiştim. Neyse ki saç kremi vardı ve saç kremi yardımıyla elimle biraz olsun taramıştım duştayken.

Havluyla olabildiğince saçlarımın suyunu aldıktan sonra sıkıca topladım saçlarımı. Perçemlerim de önüme düştüğünde özenle düzeltmiştim.

Diğerlerinin verandada olduğunu biliyordum.

O yüzden adımlarımı o tarafa çevirdim.

"Anne bu Eren 2 saat çıkmaz şimdi, bir şey de!" diye yakınıyordu Batı abi, Zeynep Hanım'a.

"Misafirlerin geleceğini söyle. Hızlı olsun. Seni dinlemezse Kartal abine de."

Sonra Zeynep Hanım beni fark etti ve genişçe gülümsedi.

"Gel, annecim!" derken ben dışarı Batı abi içeri doğru hareketlenmişti. Hitabına içim hâlâ bir tuhaf olsa da alışmıştım sanki.

Ben ise biraz önceki söylediğine takılmıştım.

"Biri mi gelecek?" diye sordum kızmasından çekinerek.

"Yabancı değil, teyzenler gelecek. Onlar da seninle tanışmak istiyor."

İster istemez gerilirken geniş kamp sandalyelerinden birine oturdum. Yuvarlak geniş sandalye iki kişiyle rahat bir şekilde oturabilenecek büyüklüğe sahipken, uyulurdu da burada.

Bu sırada elindeki havluyla Ege çıktı dışarı. Saçlarını havluyla kurulamaya çalışıyordu.

"Anne!" dedi.

"Saatimi bulamıyorum. Denize gideceğiz diye odada bırakmıştım." derken Zeynep Hanım'ın yanındaki sandalyeyi çekip oturmuştu.

"Çıkar bir yerden oğlum..." dedi. Aynı zamanda elindeki biberlere pilav karışımını dolduruyordu. Yardım etmeli miydim?

Bir HayliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin