Ne kadar zaman geçtiğini bilmezken Aşk-ı Memnu korktuğumun aksine gayet akıcı bir şekilde gidiyordu.
Bilmediğim kelimeler tabii ki vardı ama yine de beklediğim kadar ağır gelmemişti. Keşke daha önce okumaya başlasaymışım.
Önüme bir gölge düştüğünü fark ettiğimde kulaklıklarımı çıkararak başımı kaldırdım.
Luka bana kıstığı gözlerinin ardından bakarken güneşten dolayı elimi gözlerime siper ederek ona bakıyordum.
Allah'tan göl büyüktü ve buradan oradaki kimsenin göremeyeceği bir noktayı seçmiştim.
Şu an Luka yoktu. Ben yoktum. Perihan hanım oradaydı ve bizi biliyordu.
Bu daha da utanmama neden olurken Luka'ya kaşlarımı çatarak baktım.
"Niye geldin?" dedim o yanıma herhangi bir çekinme göstermeden otururken ve o an biraz ayıp olduğunu fark ettim.
Neyse ki Luka çok takmış gibi görünmüyordu.
"Bir borcun vardı." dediğinde neredeyse tükürüğüm boğazımda kalıyordu. Öksürürken Luka, o asimetrik gülüşüyle hafif hafif sırtıma vurdu. Kıpkırmızı olduğuma emindim.
Kendime neyse ki çok geçmeden gelirken onu umursamamaya karar vermiştim. Kulaklıklarımı geri takarken özellikle ona bakmayarak kitabımı yeniden açmış ve okumaya başlamıştım. O gülüşüyle güldüğüne de emindim ve kitabı suratına geçirmemek için zor duruyordum. Kitap değil de elimdeki başka bir şey olsa kesinlikle geçirirdim.
Dizimde hissettiğim ağırlıkla şaşkınca ona döndüm.
Hiç bir şey demeden öylece dizlerime yatmıştı.
Sorarcasına ona bakarken o asılarak kulaklığımın tek tarafını çıkarttı. Gözleri güneşin altında karamel rengine benziyor ve çok güzel duruyordu.
"Sesli okusana."
Bu beni ister istemez gülümsetirken göz devirmeyi de ihmal etmemiştim.
Allah'tan +18 bir kitap okumuyordum.
İsteğini ikiletmeden kaldığım yerden sesli okumaya başladığımda gözlerini kapatmış ve biraz kıpırdanarak kendine daha rahat bir pozisyon belirlemişti.
Kaç dakikayı böyle geçirdiğimizi bilmezken bölümün sonuna geldiğimde ve de artık okumaktan yorulduğumda yanımda ayraç olmadığı için etrafıma şöyle bir bakınmış ve yerde bulduğum bir yaprağı kitabın arasına koymuştum.
Yaprak büyük, kırmızı ve çok güzeldi. Sanırım kuruyup dağılmadan onu bir deftere falan yapıştırmalıydım.
Luka'ya baktığımda uyumuştu.
Elim dağınık saçlarına gitmek istese de uyanmasından korkmuştum. Sol gözünün altında minik bir ben vardı. Uzun kirpikleri benini gölgeliyordu. Çenesindeki o minik çukurda ise dikiş izi vardı. Bir ara çenesine ne olduğunu sormalıydım.
"Niye durdun?" dedi ben onu öylece izlerken. Birden konuşması ise beni korkutmuştu.
"Yoruldum..." dediğimde kalktı ve dizimde ki boşluk hissi beni rahatsız etti.
Doğrudan gözlerime bakarken tokadan kurtulup önüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına tıkıştırdı.
"Teşekkür ederim..." dedi ardından da gülümseyerek.
Ardından kendi kendine güldü ve kaşlarımın çatılmasına sebep oldu.
"Yalnız çok ucuza gidiyorsun haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayli
Teen FictionKlişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.07.2023