Ablam ve Zeynep Hanım'la birlikte eşyalarımı toplamak için bizim eve gelmiştik.
"Ben kahve yapayım. Nasıl içersiniz?" diye sordu ablam anahtarı anahtarlığa asıp çantasını vestiyere bırakırken.
Zeynep Hanım'ın elinden de çantasını almış ve kendisininkinin yanına asmıştı.
"Sade..." dedi Zeynep Hanım genişçe gülümserken. Bir yandan da evi inceliyordu.
"Sen de içecek misin, Lara?" diye sordu mutfağa ilerlerken.
"Yok, içmeyeceğim..." diye mırıldandım. Cevabımdan sonra ikisinden de ayrı ayrı daha çok çekiniyordum.
Elimle salonu işaret ettim.
"Geçin, lütfen..." Zaten amerikan mutfaktı. Dolayısıyla ablamı da görebiliyordum.
Zeynep Hanım salona geçerken ben de mutfak kısmına geçtim ve kendime bir bardak su doldurdum.
"Sen toplanmaya başla istersen yavaştan. Kahvelerimizi içelim biz de geliriz yardıma."
Ablamı sessizce başımla onaylarken suyumu bitirdim ve odama ilerledim.
Odama girer girmez ilk dikkatimi çeken şey küflü kahve bardaklarım oldu. Gerçi kendisinin de pek iç açıcı olduğunu söyleyemezdim. Hızla yerdeki kıyafetleri topladım ve kirli sepetine attım.
Bardakları ne yapacaktım? Bunlara hayatta elimi sürmezdim.
Çekmecemden bir çöp poşeti alırken ne yapacağının kararını ablama bırakmaya karar verdim.
Bardakları çöp poşetine koyduktan sonra dolabım ve çalışma masam arasındaki boşluğa bıraktım. Ablam elbet bulurdu.
Odamdaki diğer ufak tefek şeyleri de topladıktan sonra dolabımın üzerinden büyük valizimi indirdim. Zaten burada da gelip kalırdım. O yüzden bütün eşyalarımı almayacaktım.
Çantamın en dibine okumadığım ve yakın zamanda okumayı planladığım bir kaç kitabı yerleştirdim. Tarak bir kaç toka daha koyduktan sonra bornozumu ve saç havlumu da koydum. Bir kaç makyaj ve bakım malzemesi de ekledim. İç çamaşırlarını küçük yan göze tıkıştırdım.
Bir kaç tane yazlık, bir tane de kışlık bir pijama takımı koydum.
Yazlık bir kaç kıyafet ve yavaş yavaş soğuyan havalara karşı hırka bir kaç kapüşonlu sweatshirt de ekledim.
Full elbise, şort ve şort etek koyduğumu fark ederek bir kaç normal pantolon da ekledim.
Ben tam valizimi kapatacakken içeri Zeynep Hanım girdi. Gözü kıyafetlerimi öylece bastığım valizime kaydığında bana o kınayan bakışından attı.
"Bunlar gidene kadar kırış kırış olur."
Ben daha itiraz edemeden kıyafetlerimi boşaltmıştı. Derin bir nefes verirken hepsini Zeynep Hanım'a bırakmamak adına mecburen ben de düzgünce katlamaya başladım.
"Kararına çok mutlu oldum, olduk..."
Gülümsemesi bunun gerçekliğini kanıtlar nitelikteydi.
Cevap vermediğimde "Ablandan tamamen ayrılmıyorsun biliyorsun değil mi?" diye sordu. Bir yanımın da buruk olmasını istemiyordu sanırım. Başımla onayladım Zeynep Hanım'ı.
"Hem bakarsın ablan da gelir." dedi kadınsı bir şekilde kıkırdarken.
Anlamazken ister istemez kaşlarım da çatılmıştı.
Anlamadığımı fark ettiğinde bir kez daha kıkırdadı.
"Belki ablan da bir gün Arslan olur." dediğinde en nihayetinde jeton düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayli
Teen FictionKlişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.07.2023