Zeynep Hanım'la kıyafetlerimi yerleştirmiştik ancak Eliz'in huysuzlanmasıyla yanımdan ayrılmıştı.Ben de ders kitaplarımı çalışma masama yerleştiriyordum. Kalemlerimi masanın üstündeki kalemliğe bırakırken daha iyi hissediyordum. Sanki daha çok ait oluyordum bu eve.
Bu esnada kapım çalındı ve ben daha bir şey diyemeden de açıldı.
İçeri Batı abi girdiğinde merakla ona baktım.
"Yardım lazım mı?"
Başımı iki yana sallarken dikkatim elindeki kutudaydı. Aklıma Zeynep Hanım'ın her birinin benim için hediye aldığını ama vermeye cesaret edemediklerini söylediği geldi.
Lütfen, düşündüğüm şey olmasın, lütfen düşündüğüm şey olmasın, lütfen düşündüğüm şey olma-
"Bu senin için..." dedi çekingence elindeki kutuyu bana uzatırken.
Bir an tereddüt etsem de almamanın ayıp olacağını fark ederek elindeki kutuya uzandım.
"Teşekkür ederim..." diye mırıldandım belli belirsiz.
Batı abinin yüzünü alaylı bir gülümseme kaplarken kendiyle beraber kolumdan tutarak yatağa otutturdu.
"Abi dememek için direnirken daha cesurdun."
O zaman inat etmiştim ama.
"Aç hadi!" dedi hevesle.
Açtığımda beni bir sürü fotoğraf çerçevesi karşıladı. Hepsi boştu.
"Hep birlikte anı biriktirdikçe odana koyarsın diye düşündüm. Hepimizin odasında böyle fotoğraflar var. Sende de olsun istemiştim."
Gerçekten anlamlı bir hediyeydi.
"Kartal abim yazlıkta çekindiğimiz fotoğrafları tablettirecekti. Belki onu da odanda bir yere koyarsın."
Çerçeveler fazlaca güzeldi ve anlamlıydı da. Dudaklarımda samimi bir gülümseme vardı.
"Çok güzeller. Teşekkür ederim."
Kullanmaya cesaret eder miydim bilmiyordum ama bunu düşünmesi bile kendimi bir tık daha yakın hissetmeme neden olmuştu.
Muhtemelen içlerinden birinin odasına girsem bu çerçeveleri almadan önce, kendimi yabancı, dışlanmış hissederdim.
Ama artık benimle de anılarının olmasını istediklerini bilecek ve belki geçmişlerinde olmadığım için yalnızca biraz imrenecektim.
Bana beklentiyle bakmaya devam ettiğini fark ettiğimde gözlerine baktım. Ela ve kahverengi arası gözleri şu an daha çok elaya yakındı.
"Bunları kullanmaya çalışacağım." Cevabımla gülümsemesi genişledi.
"Ege ve Eren gelmeden beraber dışarı çıkalım mı? Gelirlerse peşimizi bırakmazlar."
Aslında güzel olabilirdi.
"Bizi görüp yanlış anlayabilecek bir sevgilin yoksa olur." dediğimde gür bir kahkaha attı.
"Sapım ben. İki sap abi-kardeş takılırız işte." dedi gözleri de sevgilim olup olmadığını anlamak istercesine üzerimde dolaşıyor her bir yüz hareketimi detaylıca inceliyordu.
Ben de saptım ama içimden bir dürtü gıcık etmemi söylüyordu. Omuz silktim.
"Kendi adına konuş. Ben yüzüne yumruk yemeyeceğini garentileyemem."
Kaşları anbean çatılırken yüzü de buruşmuştu.
"Kim? Ayrıca emin ol o yüzüne yumruk yiyecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayli
Teen FictionKlişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.07.2023