41.bölüm

13.7K 1.2K 93
                                    

41 kere maşallah diyelim ve 41.bölümümüze geçelim.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, hatta beni takip de edebilirsiniz.

İyi okumalar...

*

İşim bitmeye yakın mecburen Metin beyi aramıştım. Eğer kendim dönmemem konusunda bu kadar sıkı sıkıya tembehlememiş olsa Luka'yla dönerdim.

Kitapçıdaki olaydan sonra Luka beni alenen geçiştirmiş ve beni bir dondurmayla kandırmıştı.

Ama dondurma çok güzeldi ve İtalyan karamelliydi.

Metin beyi beklerken birlikte dışarı çıkmıştık. Minik bir gurup şarkı söylüyordu.

Mavi boncuk kimdeyse
Benim gönlüm ondadır

Şarkıya dudaklarımı oynatarak eşlik ettiğimde Luka bizi bizim gibi diğer dinleyen insanların arasında durdurmuştu.

Onda, bunda, şundadır
Şunda, bunda, ondadır
Mavi boncuk kimdeyse
Benim gönlüm ondadır

Bu dünyada sevgi büyük ihtiyaç
Herkes sevmeye, sevilmeye muhtaç
Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç
Herkes sevmeye, sevilmeye muhtaç

Luka da nakarat ikinciye başladığında benim aksime sesli bir şekilde eşlik ederken sesine düşmüştüm. Bir erkekte belki de en çok düştüğüm şey ses tonuydu. Zaten güzel olan sesi şarkı söylerken daha da güzel oluyordu.

Luka gözlerime bakarak söylemeye devam ederken ben de dudaklarımı oynatarak eşlik etmeye devam ediyordum.

Gülümsedim. Gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu...

Derin bir iç çekmeme engel olamadım.

Şarkı bittiğinde bakışlarımız zar zor ayrıldı ve Luka da diğerleriyle birlikte gitar çantasının içine para bıraktı.

Bu sırada da telefonum çalmıştı.

Metin beydi. Hızla açarken bir yandan da etrafıma bakınıyordum. İnşallah bizi görmemiştir.

Gerçi görse, aramazdı sanırım.

"Geldim ben bebeğim. Otoparkta bekliyorum."

"Tamam!" dedim hızla ve görmemiş olmasından dolayı rahatladım. Ben telefonu kapatırken Luka da geri dönmüştü.

"Metin amca mı?" Başımla onayladım onu.

Gözüm bilekliğine kaydı. O bilekliği istiyordum. İlk aldığı günden itibaren aklımdaydı ve sanırım artık o samimiyet seviyesine gelmiştik.

Elim bilekliğine gittiğinde onun da gözü bileğine kaydı.

Kısa ipi çektiğimde bileklik çözülürken çekip aldım. Ardından da bileğimi Luka'ya uzattım.

"Takar mısın?"

Gözleri benden böyle bir şeyi beklemediğini alenen belli ederken güldü. Asimetrik...

Derin bir iç daha çektim. Çok yakışıklıydı.

"Öyle bedavaya olmaz ama..." dediğinde sorgularcasına ona baktım.

Uzanıp yanağımı öperken kaskatı kesilmiştim. Ben öylece kalakalırken o bilekliği bağladı bileğime.

"Yakıştı..." dedi ardından da göz kırparak.

Kendime gelip gülümserken parmak uçlarım da yükseldim ve onun gibi yanağını öpmedim. Dudağının kenarına bir öpücük bıraktım ve hemen ardından da elindeki poşetleri alarak bir daha ona dönmeden otoparka ilerlemeye başladım koşar adım.

Bir HayliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin