❧ 16. Bölüm

10.3K 315 162
                                    

Keyifli Okumalar!.. ❤️‍🔥

Bir hikaye nasıl başlardı? Bir insanın yaşam hikayesi doğup büyükdükten sonra nasıl ilerlemeliydi? Normal bir insan bu hayatı nasıl normal bir şekilde ilerletebilirdi? Kimisi neden fazla acı çekerken kimi insan çok az acı çekiyordu?

İnsan kendi adaletini kendisi mi belirlerdi yoksa hayatın akışı mıydı bizi kontrol eden?

Damla gerçekte olmasa da zorunlu kaldığı bir adamla evlenmişti. Düşünsem aklıma kırk yıl boyunca gelmezdi belki de. Damla'nın asla evlilik düşünmediğini en çok ben ve Elif biliyordu. Damla evlilikten hatta aşkın bile olmadığını söyleyip duran bir insandı. Ama şimdi kendi isteğiyle miydi bilinmez Barışla evlenmişti. Sorduğumuz da ise isteyerek evleniyorum demişti. Barış'ın bir zorlaması olmadığını söyleyip duruyordu ama niçin evlenmişti?

Asıl anlaşma neydi?

Kafamın içinde dönüp duran sorularla uyumaya çalışıyordum ve tabi birde Elif ile Ateş'i düşünüyordum. Her şey o kadar karmaşık bir hal almıştı ki. Damla aslında Ateş'in kim olduğunu bilmiyordu. Ve bunu bizden değil de bir başkasından duyarsa bizimle net konuşmaz küserdi.

Elif su içmeye kalktığı için beni de uyandırmıştı. Sürekli yatakta dönüp duruyordu salak. Damla'nın annesinin evine geçmiştik düğünden sonra ve kafamda müzik sesi bangır bangır halen çalıyordu. Biz Elif ve annesi ile Damla'nın annesinin evine geçmiştik. Damla ise Barış ile otele tekrardan geçmişlerdi. Tabi Savaş ve Bora da otele geçmişlerdi.

Elif patır kütür bodoslama odaya dalarak ''Reyhan'' dedi ve küt diye yatağı çökerterek yanıma oturdu.

Nefesimi dışa vurarak ''ne var?'' dedim. Acaba yine ne olmuştu.

Elif kolumu sarsarak ''ya bi kalk bir şey anlatmam lazım sana'' dedi.

Yerimden kalkmayarak ''ya of hiç kalkamam söyle işte dinliyorum'' dedim gözlerim kapalı şekilde.

Elif ''ya Reyhan öyle beni dinleyemezsin kalk işte ölcen mi lan'' dedi ve kolumdan tutarak yatakta oturur pozisyona soktu beni zorla.

Gözlerimi devirerek ''üf ne var be söyle çabuk'' dedim.

''Reyhan bak şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama aşırı tepki verme tamam mı?'' diye sordu.

Gözlerimi ovalayarak ''tamam hadi söyle'' dedim ve uyku mahmurluğuyla gözlerimi ovalamaya devam ettim.

Çok uykum vardı.

''Ateş beni öptü''

Gözlerimi ovalamaya devam ediyordum ki Elif'in dediği şeyle ellerim gözlerimin üzerinde kalakalmıştı. Bu az önce ne demişti? Ateş beni öptü mü? Bildiğimiz dudaktaki öpücükten mi bahsediyordu yoksa normal yanaktaki öpüşmeden mi bahsediyordu?

Bir an kafamda tarttığım öpücük hesaplamasıyla şaşkınlıkla yavaş yavaş ellerimi gözlerimden çektim ve dudaklarını birbirine bastırmış bana bakan Elif'i gördüm.

Allah'ım hayır dudaktaki öpücükten bahsetmiyor olsun. Vallahi bir kalp krizi daha geçirmek istemiyorum.

Kaşlarımı Damla gibi çatarak ve bir o kadar şaşkın çıkan sesimle ''sen az önce Ateşle öpüştük mü dedin yoksa ben uyumadım diye beyin fonksiyonlarım çalışmayı mı durdurdu?'' diye sordum.

Elif sağına soluna bir kez göz gezdirdikten sonra gözlerini benimle buluşturdu ve ''ilk defa beyin fonksiyonların durmadı doğru duydun'' dedi birde dalga geçerek.

Dizine sinirle vurarak ''mal bir de dalga geçiyorsun. Sen nasıl bir öpücükten bahsediyorsun onu söyle bakayım'' dedim.

''Reyhan öpücük deyince ne anlıyorsun sen?'' diye sordu sinirle.

EYLİLA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin