❧ 2. Bölüm

18.6K 552 204
                                    

Keyifli Okumalar!.. ❤️‍🔥

''Ahh!'' diye inleyerek boynumu tuttuğumda dişlerimi acıyla sıktım.

Boynumda feci şekilde bir ağrı vardı. Gözlerimi sımsıkı yumarak elimi boynumun arkasına götürmüştüm. Boynum o kadar uyuşmuştu ki kıpırdatamıyordum.

Bu ağrıda neyin nesiydi böyle?

Boynumun arkasını ovalayarak gözlerimi açtığımda gözüme ilk çarpan simsiyah bir perde olmuştu. Kafamı sağa sola yatırarak boynumu ovdum ve yataktan yavaşça kalkarak oturur pozisyona geldim.

Ben neredeydim böyle?

Ellerimi yatağa bastırdığımda siyah çarşaflı iki kişilik yatağın üzerinde oturduğumu gördüm. Sağıma soluma bakmaya devam ederken gözüme çarpan diğer ikinci şey ise önümde oldukça şatafatlı siyah ve gri tonlarındaki o duvar saati. Saatin orasına burasına bakmaya son vererek saatin sabahın 07:00 olduğunu gördüm.

Manyak adamlar beni nereye getirmişti böyle?

Ayağa kalktığımda hızla kapıyı açmak için gittim ama kapının kilitli olmasıyla hem telaşlandım hem de sinir hücrelerim hızla devreye girmişti. Ellerimle saçlarımı tutarak ''Allah kahretsin...burası kimin evi'' dedim kendi kendime konuşarak. Etrafıma tekrar baktım ve içimi daha çok bunaltan odada sadece siyah renginin yoğun olduğunu gördükçe daha çok boğuluyormuş gibi hissediyordum. Hangi manyağın eviyse giyinme dolabı bile sadece siyahın tonuydu.

Bakışlarımı tekrar kapıya çevirip zorladım ve açılmayacağını anladığımda da sert bir şekilde kapıya tek elimle vurmaya başladım. Neredeyse bir dakikadır kapıya oldukça sert ve sinirli bir şekilde vuruyordum ama ne biri gelip açmıştı ne de bir ses duymuştum. Ev ölüm sessizliğine çekilmiş gibi hiç ses yoktu sadece benim kapıyı yumruklamam dışında hiçbir ses yoktu.

Tam ağzımı açmış bağıracaktım ki kapının birden açılmasıyla elim bana tanıdık gelen suretin omzuna çarpmıştı. Karşımdaki adamı süzdüğümde siyah bir tişört ve siyah kumaş pantolonuyla ve oldukça pahalı bir saatle bana sert mizacıyla bakıyordu.

Ağır erkeksi parfümü midemi bulandırırken nereden bana tanıdık geldiğini bilmesem de sinirle ''kimsin sen?'' diye sordum.

Sorduğum soruya yanıt vermek yerine yüzüme avel avel bakıyordu. Sabırla ağzını açıp bir şeyler söylemesini beklerken sonunda ama benim sorduğum soruyu es geçerek ''uyanmasaydın, kendi evin sandın galiba bu ne rahatlık'' dedi. Çok meraklıydım evine geri zekalı.

Gözlerimi devirerek tek elimi sol saçıma geçirerek sorumu ikileterek tekrardan ''kimsin?'' diye sordum bende en az onun kadar sert ve sinirli bakıyordum.

Tekrardan sorduğum soruyu es geçerek ''aşağıda kahvaltı hazır, yüzünü yıka ve gel'' dedi emir bir tonlama ile konuşarak. İşte şimdi asla sabrım falan kalmamıştı.

Bağırarak ''sana soru soruyorum kimsin diyorum sen gelmiş kahvaltı hazır diyorsun, sorunların falan mı var senin?'' diye sordum sinirle.

Ben daha ne olduğunu anlamadan aniden kolumdan sertçe tutup yüzüme eğilerek alev alan gözlerle baktı ve dişlerini arasında adeta tıslarcasına ''bir daha bana sesini yükseltirsen...'' dedi ama ben hızla lafını keserek korkusuzca konuştuğumda susmak zorunda kaldı.

Aynı şekilde sesimi yükselterek ''ee yükseltirsem?'' diye sordum kaşımı kaldırarak.

Karşımdaki adamdan korkacak değildim herhalde. Kendini ne zannediyordu?

Bana az öncekinden daha sert ve ateş atan gözlerle bakarak ve dişlerini kıracak kadar sıkarak konuşmaya başladı. ''O zaman uygulamalı olarak gör madem bu kadar çok merak ediyorsun'' dedi ve hala bırakmayan kolumla beni merdivenlerden sürükleyerek aşağıya indirmeye başladı.

EYLİLA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin