Bütün duaları okuya okuya abimin yanına gittim. "Bu iti tanıyor musun?"demesiyle yerdeki çocuğu gösterdi. Yüzüne dikkatle bakarken "Ağzına düşme" diye bir ses duydum.
Ne alakaydı şimdi? Tam kim söyledi diye bakacakken abim "İnci çocuğa bak başkalarına değil" demesiyle çocuğa iyice bakmaya başladım.
"Tanımıyorum" dediğimde çocuk "Ama ben seni çok iyi tanıyorum" dedi. "Kurt Şeref dediğinde şokla ona baktım. Kamil Şeref''in oğluydu.
Bir kaç ay önce içeriye tıktırdığım adamın oğluydu. Sırıttım. "Beni unutman kolay olmayacak demiştim" dememle bana öfkeyle baktı.
"Askeriyedeyiz diye güç mü alıyorsun seni küçük yılan" demesiyle dilimle damağıma vurdum. "Sen hakimin karşısında olmamıza rağmen güç alamamıştın oysaki" diye alttan bir laf sokmamla yüzü morardı.
Yüzü kan içindeydi. Bu da bir etkendi onu tanıyamamam için. "Bence Kurt. Soy isminizi değiştirmelisiniz ailecek hakkını vermiyorsunuzda" diyerek gülümsedim.
"Seni küçük oro-"diyecekken saçlarını çekerek başını geriye yasladım. "Namusum bir pezevengin oğlunun ağzından çıkacak kelimelere bakmıyor"
Sertçe kafasını çekip bıraktım. "Ama senin ölümün benim dudaklarımdan çıkacak lafa bakıyor" dememle yüzü aniden değişti.
Ölmek istemiyordu.
Ölmesini istiyordum.
Ama bunun emrini verecek kadar acımasız değildim.
"İnci böyle bir şe-"diyemeden "Annenin babana yalvarışlarıyla mı yalvaracaksın bana? Baban anneni öldürmesine rağmen içeriye tıktım diye mi bütün bu tavırların" üsten bir bakış attım ona. Acınacak haldeydi.
"Ailemi ağzına alma" dediğinde "Tik tak" dedim daha da stres olmasını isteyerek.
"Babamı aldatıyordu! Sikik adamı aldatıyordu anladın mı? Beni ölmekten beter ediyordu! Buna rağmen nasıl ölmesine üzüleyim ki?"diye bağırdığında küçük bir kahkaha attım.
Kulağına eğilerek "Nasıl baban annenin ölüm iznini vermeye hakkı yoksa benim de yok ancak senin beynin gelişmemiş olduğu için bu seferlik cahilliğine veriyorum. Ayağıma kadar gelip yalvarman gurur onarıcıydı. Soluğunu kesmediğim için teşekkür etmelisin" diyerek pis bir sırıtma attım.
En iyi taktik üstlerinde baskı kurmaktı. "Yalvarmadım" diyerek yerden doğrulduğunda "İnci lütfen" diyerek onu taklit ettim.
O cehenneme bile kabul edilemeyecek bir adamın oğluydu. Ve bütün günahlara rağmen babasını melek olarak görüyordu. Neden onu da içeriye tıktıramıyordum? İki manyaklı baba oğul takılırlardı işte.
"Şimdi gidiyorum İnci ama pişman olacaksın" dediğinde "Babanın pişman olmasından imkansız bir şey bu çünkü ben kötü hiç bir şey yapmadım"
"Ben ne yaptım o zaman?"derken "Günahlı bir adamın oğlu oldun. Meleklerin kanatları günahları taşıyamaz ama sen bunu anlayamazsın Kurt. Git kendine kuzu bul"
Ağzında geveledikleriyle elimle kış kış işareti yaptım.
Buraya kadar beni nasıl bulmuştu bilmiyordum. Ancak geri döneceğini biliyordum. İçindeki kin büyüktü.
Ona göre onun tek kurtarıcısını elinden almıştım. Oysa belki de en büyük iyiliği yapmıştım ona. Umarım bunu anladığında geç olmazdı.
"Neymişsin be sen kanka" diyerek yanıma gelen Yiğit ile göz devirdim. "Eh yapıyoruz bir şeyler" diyerek havaya kaldırdığı eline çaktım.
"Kardeşin avukat değilde mafya olmak için doğmuş" diyen Batıyla kıkırdadım. Tersim pisti. Allah kimseye göstermesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askerin Tek Zaafı
Teen Fictionİnci abisini aramak isterken yanlış numarayı tuşlaması sonucunda abisinin timinden birini arar. Aradığı kişiyle zor zamanlar geçirmesine rağmen ona alışır. Konuşurken sakladığı sırların ortaya çıkmasıyla olaylar karışır. İnci duvarları yıkılmayan bu...