-56-
Doruk, hastaneden çıkıp eve geldiğinde kendisini ölü gibi hissediyordu. Bu her neyse gerçekten ona zarar veriyordu. Kapıyı açıp içeriye girdiğinde "Sürpriz!"diyerek birçok insan onu karşılamaya gelmişti.
Anıl ve Ebru,el ele ona doğru ilerlediklerinde Doruk "Sen Ebru olmalısın. Daha önce sana Afrodit'e benzediğini söylediler mi?"dediğinde gülümsemeye çalışıyordu. Ebru ona bakarak "Memnun oldum Doruk. Ben Ebru."dedi.
Doruk,baştan aşağı kızı süzerek "Kardeşim diye demiyorum ama kendisi tam bir salaktır. Hatta salak ötesidir. Yani daha önce bir kızla ciddi anlamda bir şey yaşadığı görülmemiştir. Paketi açılmayan bir makine gibidir. Deneyimli bir kavalye istemediğine emin misin?"diye sorduğunda Ebru kıkırdadı Anıl ise gözlerini tavana dikerek "Neden Allah'ım neden?"dedi.
Merdivenlerden aşağı inen genç kız "Hah,şuna da bakın! Sanki kendisi aşk konularında ustaymış gibi konuşuyor."dediğinde Anıl "Değil mi?"dedi Senem'e bakarak. Doruk "Seni daha birkaç ay önce evimden postalamadım mı ben? Ne diye geliyorsun ki?"dediğinde Senem "Şapşal."dedi ve Doruk'a sarıldı.
"Açılın! Açılın! Asıl Afrodit geliyor! Oğlum Doruk bunlar senin dilinden anlamıyorum yavrucuğum. Gel kollarıma!"diyerek ufacık boyu ile kendisine doğru kırıta kırıta yürüyen kişi Serap'tan başkası değildi.
Volkan içini çekerek "Onu öldürmem gerekiyor değil mi?"dediğinde Anıl "Sakin ol. O bizim Serap."dedi.
Volkan "Sağ ol ağabey. Bu çok rahatlattı."dediğinde Anıl omzuna vurdu. Doruk, gülümseyerek ona baktığında kız kucağına atladı ve bacaklarını beline dolayarak "Hadi beni yatak odamıza götür pikaçu.
Ben seni iyi ederim."dedi şirin bir ifade ile. Doruk, başını hafifçe yana eğerek Volkan'a baktığında "Hoş geldin Volkan. Hala bunun ateşini söndüremedin mi sen?"dediğinde Volkan başını salladı umutsuzca. Gözlerini yeniden Serap'a çevirdiğinde "Hoş geldin Frodo."dedi.
Serap "Ayol yok! Bu hala bildiğimiz Doruk! Baksana adımı unutmamış mal!"dediğinde Doruk kahkahalarla gülmeye başladı ve "Gel kız buraya. En çok seni özledim ben."diyerek kıza sarılıp,onu yanaklarından öptü ve içini çekerek "Eee,diğerleri nerede?"diye sordu.
Volkan "Ayşegül ve Didem gelemedi. Birilerinin okulda kalması gerekiyordu. Serap,ben de gideceğim diye tutturunca onu bırakamazdım. Bu imkansızdı yani."dedi ve ekledi "Nefes de evde. Şimdilik bizimle idare et."dediğinde yumruğu ile gidip Doruk'un eline vurdu ve "Geçmiş olsun Doruk."dedi.
Doruk "Eyvallah kardeşim." Dediğinde derin bir sessizlik oluştu. Poyraz,tüm ihtişamı ile mutfak kapısının girişinde durmuş olanları izlerken Doruk ilk defa Poyraz'ın karşısında böylesine güçsüz ve çelimsiz duruyordu. Genç adam,yavaş yavaş kardeşine yaklaşırken Doruk kaşlarını çattı. Bir adım geri giderek başını dikleştirdiğinde Poyraz onu ensesinden yakaladı ve kendisine doğru çekerek " Beni korkuttun."dedi. sesi oldukça ciddiydi. Ne bir espri ne de bir yumuşama tonu vardı. Gerilen bedeni öylesine sıkıydı ki biraz daha zorlasa tuzla buz olacaktı.
Dağhan ve Altuğ onlara bakarak "doruk'un dinlenmesi gerek."dediğinde Poyraz başını salladı ve Doruk'un koluna girerek onu odasına çıkardı. Doruk, merdivenlerden çıkarken "Bade nerede?"diye sordu. Herkes bir an kendisine baktığında mutfaktan çıkan dadısı "Banyoda."dedi. Doruk başını sallayarak Poyraz'dan aldığı destekle yukarı çıkarken Bade banyoda kendisiyle konuşuyordu.
Belli etmiyordu ama hala bedeni bir sallantının içindeydi. Korkmuyorum dese de aslında halen deli gibi korkuyordu. Aynadaki aksine bakarak "Korkmuyorum! Korkmuyorum! Unuttum! O görüntüyü unuttum! Kâbustu!"diyordu sürekli. Sonra rüyası aklına geliyordu. İsmi hala aklındaydı "Melikshah..."diye fısıldadığında kalbi deli gibi atıyor ama hatırlamıyordu. Kaşlarını çatarak başını önüne eğdi ve gözlerini lavabonun içine dikti.
Kapısının çalınması ile yerinden sıçradığında Poyraz "Bade? İyi misin güzelim?"diye seslendi. Genç kız yüzündeki ifadeyi değiştirmeye gayret ederek dışarı çıktı ve Doruk'u odasında yatağına yatarken gördü. Poyraz'a baktığında "İyiyim."dedi. ama Poyraz inanmamıştı. Genç kız,gözlerini ondan kaçırarak Doruk'un odasının önüne geldiğinde Doruk yeniden kasılmaya başladı ve kaşlarını çatarak kapıya döndü. Bade'yi gördüğünde içinde hissettiği öfke ve korku karışımına bir anlam veremedi. Genç kız ona bakmayı sürdürdüğünde "Gelsene."dedi yorgun sesiyle. Bade,odaya bir adım attığında başını eliyle tuttu ve ağrıyan şakaklarını ovalamaya başladı. Bade,gelip yatağın kenarına oturduğunda midesi bulanan Doruk koşarak banyoya girdi. Poyraz da peşinden girdiğinde kapıyı kapadı. Bade,onun için üzülüyordu ve elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Poyraz "Sen iyi misin?"diye sorduğunda Doruk yere oturdu ve sifonu çekerek "Bade bana yaklaştığında kafam yerinden çıkacakmışçasına ağrımaya başlıyor ve midem bulanıyor. Onun bana yaklaşmasından korkuyorum."dedi.
Poyraz "Korkuyorum?"
Doruk "Ben korkmuyorum. Hoş,ne hissettiğimi bilmiyorum zaten ama. O bana yaklaştığı zaman kendimi tarif edemeyeceğim kadar huzursuz hissediyorum."dedi.
Poyraz,bir süre düşündükten sonra Doruk'a baktı ve "Doruk".dedi.
Doruk "Efendim?"
Poyraz "Sen Bade'ye karşı ne hissediyorsun?"diye sorduğunda Doruk "Sende mi ya?! Ne alaka şimdi?"dediğinde Poyraz "Söyle."dedi.
Doruk "Benim için önemli ama ona hiç o gözle bakmadım. Tamam arada kıskanıyorum ama hayır,o gözle hiç bakmadım."dediğinde Poyraz "Hımmm"dedi.
Doruk "Ne hımm? Ne oluyor ?"
Poyraz "Bazı eşlerde hamilelik dönemlerinde yaşanan olayları bazen eşlerin kocaları yaşarmış."
Doruk "Bade hamile mi? kimden lan? Valla ben el sürmedim!"dediğinde Poyraz tebessüm etti ve ona bakarak "Doruk,Bade'yi seviyor olabilir misin? O manada ama."dedi.
Doruk "NE?! Yok artık! Saçmalama ağabey!" dediğinde Poyraz "Bak onun bastırdığı duyguların tamamını sen yaşıyorsun. Bu hiç normal değil. Bence bir düşün tamam mı?"dedi ve Doruk'u yerden kaldırarak içeriye yatağına taşıdı.
Doruk,kaşlarını çatmış bir halde banyodan çıktığında Bade ayağa kalkmış elleri ceplerinde sırtı kendilerine dönük bir şekilde dışarıyı izliyordu. Doruk,onun bu düşünceli hallerine alışık değildi. Bade ya çok üzgün olurdu ya da çok sessiz ama hiç düşünceli olmamıştı şimdiye kadar. Birden beyninin içine girip ne düşündüğünü öğrenmek istediğini fark etti genç adam ve dikkatle kendisine bakan Poyraz'a bakarak "Hadi oradan!"diye fısıldadı. Yatağına oturduğunda Bade elindeki lens kutusunu kendisine yaklaştırdı ve camı açarak onları dışarı attı. Gürleyen gökyüzü onu ilk defa yerinden sıçratmamıştı. Poyraz ve Doruk birbirlerine baktıklarında Poyraz "Bade?"diye söylendi. Bade,kaşları çatık bir halde "Çocukken hiç lens takmıyordum"dedi birden.
Poyraz "Ne? Yani... Hatırlıyor musun?"diye sorduğunda Bade gülümseyerek başını salladı ve Poyraz'a dönerek "Hayır. En azından bir çoğunu değil."dedi.
Doruk,ilk defa Bade'nin gözlerinde yanan ateşi fark ediyordu. Kızgınlık ve nefret vardı o mavi okyanuslarda. Öylesine derin öylesine bastırılmıştı ki sanki dışarı çıkmak için kızın gözleri ile oynuyorlardı. Bade,griye dönen gözlerini Doruk'a çevirdiğinde genç adam nefes almayı unuttu.
Karşısındaki kesinlikle başka biriydi. Tanıdığı Bade'den o kadar uzaktı ki... Daha güçlü ve kendinden daha emin duruyordu ama gözlerinde gördüğü duygulardan hiç hoşlanmamıştı genç adam...
Çünkü,onun tanıdığı Bade'nin çocuksu bir masumiyeti vardı... Ama bu gözlerde diğerlerini görüyordu...
Bade,konuşmadan Doruk'a bakmayı sürdürdüğünde kaşlarını çattı ve düşünceli bir ifade ile "Bursa'ya geldiğimde aklımda ve dilimde tek bir isim vardı. Ama şimdi isimler iki oldu."dediğinde Poyraz gülümseyerek Bade'yi havaya kaldırdı ve etrafında döndürerek "Bu mükemmel bir şey güzelim. Eğer hatırlarsan her şey o kadar iyi olur."dediğinde Bade de gülümsedi ve Doruk'un içindeki karanlık birden aydınlanıverdi. Sanırım Bade'nin masumiyeti gözlerinde değil gülümsemesinde gizli diye düşündü.
Çocuksu kıkırdaması ve gülüşü o kadar güzeldi ki güneş doğsa bu kadar içini ısıtamazdı şüphesiz.
Bade,Poyraz'ın yanaklarından öperek "Bana yardım edersin değil mi Poyraz ağabey? Yani eğer her şeyi hatırlayacak olursam?"dedi.
Poyraz "Elbette. Sen benim küçük kız kardeşimsin. Demir'e sakın söyleme,ölmek için genç olduğumu düşünüyorum."dediğinde Bade ellerini çırptı ve "Söz. Sırrımızı kimseye söylemem."dedi.
Doruk,arkasına yaslanıp içini çektiğinde Bade ona doğru bir adım attı ancak Doruk'un yüzünün buruşması üzerine geri çekilerek "Şey,sanırım benim yüzümden böyle hissediyorsun."dedi.
Doruk,şaşkınlıkla ona bakarken Bade "Ben kendi evimde kalacağım. Yatağımı özledim."dediğinde başını eğerek selam verdi ve odadan çıkmak için ceketini bıraktığı yerden aldı. Doruk, birden bileğini yakalayıp onu kendisine çektiğinde Bade "İyi misin?"diye sordu. Poyraz, onları uzaktan izliyor ve gülümsüyordu.
Doruk "Neden burada kalmıyorsun ki? Hem bu halimin seninle bir ilgisi yok emin ol."dediğinde Bade'nin kendi evi bile olmuş olsa kendisinden uzakta kalmasını istemiyordu.
Bade, ona bakarak "Beni kırıyorsun ama?"dedi.
Doruk "Ne?"
Bade "Bana baktığın zaman başın ağrımaya ve miden bulanmaya başlıyor. Bunun bana nasıl hissettirdiği hakkında bir fikrin var mı? Bu beni kırıyor Doruk. Hem gerçekten evimi özledim. Burada yalnız değilsin."
Doruk "Ama senin yalnız kalmaya ihtiyacın var öyle mi? yaşadığın onca şeye rağmen?". Sesi oldukça öfkeli çıkıyordu. Bade, gülümseyerek Doruk'un elinden kendisini kurtardığında "Buraya sana bakmak için gelmiştim ama buna gerek yok aslında. Zaten sen bu haldeyken benim sana yaklaşmam seni yeniden hasta ediyor. Bu da beni üzüyor. Yarın İstanbul'a dönmem gerek. Yaşanılan olaylardan sonra buraya gelmem o kadar da kolay olmadı. Sorumluluğu üstlenmem gerek."dediğinde Doruk "O evde mi kalacaksın?"diye sordu.
Bade "Bir süre Nefes ile aynı odayı paylaşacağım."dedi ve kapıyı açarak "Kendine dikkat et Doruk. Lütfen..."diyerek odadan çıktı.
Doruk,sinirle gülümseyerek arkasına yaslandığında Poyraz'ı kendisine bakarken gördü. "Ne var?"diye sinirle bağırdığında Poyraz "Niye inkar ediyorsun?"dedi.
Doruk "Bak,sen ve o saçma düşüncelerine söyle. Oynaşacak başka birini bulsunlar."dediğinde Poyraz "Bade'nin yanında olmasını istiyorsun öyle değil mi? ve lensleri attığında ondan hiç hoşlanmadın?"dediğinde tahrik edecek bir şekilde gülümsüyordu.
Doruk "Onu korumak istiyorum."
Poyraz "İki tane abisi var. İzmandot gibiler. Bir dünya ordusu kadar da arkasında koruma var. Nesini koruyacaksın?"
Doruk "Poyraz?"
Poyraz "Sadece söyle."
Doruk "Ben,Bade'yi sevmiyorum! Ona hiç o gözle bakmadım! Beni anladın mı?"
Poyraz "Onu öptün! Defalarca?"
Doruk "Ne var bunda? Ben,canımın istediği herkesi öperim. Bu benim için yeni bir şey değil!"
Poyraz "Selim'in varlığını öğrendiğinde buradan kalkıp İstanbul'a gittin?"
Doruk "Sadece onu korumak istiyorum! Ettiğim yemini unuttun mu?!"
Poyraz "ben unutmadım ama sen unutmuşa benziyorsun?"dediğinde Doruk "Sadece Bade'yi korumak istiyorum. Evet,lensleri attığına sinir oldum. Ve evet onun geçmişini hatırlamasını falan istemiyorum çünkü az önce o gözlerde nefret ve öfkeyi gördüm. Diğerleri gibi gözükecek gözüme.."dediğinde Poyraz ona baktı ve "Bence sen Bade'nin sana nasıl gözükeceğinden değil Bade'nin her şeyi hatırladıktan sonra seni nasıl göreceğinden endişeleniyorsun."dediğinde ikisinin de bakışları birbirleri ile çarpıştı.
Doruk "Bu saçmalık!"
Poyraz "Fikrimi söyledim!"
Doruk "Kendine sakla öyleyse. Ben Derin'den hoşlanıyorum çünkü!"dediğinde Poyraz "İnkâr ediyorsun!"
Doruk "Sen etmedin mi?"
Poyraz "Etmedim seni geri zekâlı! Sana hiç etmedim! Ama evet, senin gibi defalarca kendime Senem'i sevmediğimi söyledim. Ama bak, ne oldu. Bum! Kendi içimde patladım ve şimdi Senem'i bir başkası ile paylaşıyorum. İnan bana dostum bu iğrenç bir his. Uzanacağım kadar yakınımda olan insan şimdi bana ölesiye kızgın. Sen böyle yapmaya devam et. Kendini 'derin' sulara at. Ama benim tanıdığım Doruk soğuğu değil sıcağı sever. Ben aşağıdayım, sen de yat zıbar sonra gelip yemek için alacağım seni!"dedi ve sinirle kapıyı çarparak odadan çıktı.
Doruk, sinirle kapıya baktığında başını yastığına koydu ve pansuman olan alnını ovuşturarak gözlerini kapadı. Sadece uyumak istiyordu. Uyumak ve bir daha bu cehennem'in içine uyanmamak.
Poyraz, merdivenlerden aşağıya indiğinde Bade kapıdan çıkmış gidiyordu. Serap ve Senem, koltuklara ilişmiş patates soymaya çalışırlarken genç adam kaşlarını çatarak onların patates soymalarını izliyordu.
Volkan ve Ebubekir televizyonun karşısında oturmuş haber izlerken Poyraz'ı görmüşler ve ayaklanarak "doruk nasıl?"diye sormuşlardı. Poyraz, eliyle ensesini sıvazladı ve "Uyudu sanırım."dedi ve kapıya başıyla işaret ederek "Bade yalnız gitmedi değil mi?"diye sordu.
Volkan "Hayır. Dağhan amca şoförü ile gönderdi."dedi. Poyraz "Tamam."dedikten sonra kendisine bakan Senem'e baktı ve "Önüne bak Esmer. Elini keseceksin."dedi. Senem, şaşkınlıkla önüne döndü ve elindekilere bakarak başını salladı. Poyraz "Anıl nerede?"diye sorduğunda Ebru mutfaktan çıktı ve "Burada bahçede."dedi. Poyraz, gülümseyerek Ebru'ya doğru ilerledi ve "Biz seninle tanışamadık değil mi?"dedi.
Ebru elini mutfak bezine silerek Poyraz'a uzattı ve "Ben Ebru Tulu."dedi.
Poyraz kaşlarını çatarak gülümsedi ve "Tulu mu? Çok farklı bir isim"dedi ve "Memnun oldum Tulu. Ben de Poyraz. Görmüş olduğun bu eşeklerin ağabeyleriyim."dedi gözünü kırparak. Ebru "Hepiniz çok şanslısınız. Birbirinize duyduğunuz sevgi çok güzel. Sen de Anıl'ın yanına geç istersen. Ne içersin?"diye sorduğunda Poyraz "eh,gelin kızımızdan bir Türk kahvesi içerim"dedi.
Ebru,kızararak başıyla tamam dedi ve Poyraz'a arkasını dönerek Doruk'un dadısının yanına gitti. Kış bahçesine geçtiğinde Anıl'ın karşısına oturan genç adam "Babam nerede?"diye sordu.
Anıl ona bakarak "Dağhan amca telefon görüşmesi yapıyor. Altuğ amca da banyoda."dedi.
Poyraz,başını sallayarak ileriye baktığında Anıl "Poyraz,sence Nefes'e anlatmalı mıyız? Yani bilmesi gerekmez mi?"diye sordu.
Poyraz "Biz biliyor muyuz?"
Anıl içini çekti ve "doğru. Biz bile bilmiyoruz."dedi.
Poyraz "Bazen,ne yalan söyleyeyim sorguluyorum. Neden biz diye? Neden zamanında babalarımızın halledemediği sorunu biz hallediyoruz,yaşıyoruz diye sorguluyorum ama sonra anlamıyorum ve bırakıyorum. Çünkü biz aileyiz... Onlar bizden daha çok yorulmuş olmalılar değil mi?"dediğinde Anıl "Tabi ki.bazen babamın gözlerinde tarifi imkansız bir acı görüyorum. Canlarından çok sevdikleri arkadaşlarını kaybetti bu adamlar. Onların ailesini koruyamamış olmanın verdiği bir suçluluk duygusu var. Bence bizim bu olayı şimdi yaşamamız daha iyi. Çünkü ileride,büyüyüp kendi hayatlarımıza adım attığımızda işler daha da kötüleşebilirdi. Ve ben evli bir adam olup ta tüm bunlarla savaşabilir miydim bilemiyorum."dediğinde Poyraz "Başım arıyor. O Haris Altuğlu denen adamı bulup diri diri gömmek istiyorum."dedi.
Anıl "Ben de. Sence bir gün babam anlatır mı? yani tüm bu Altuğlu sorununun kökenini."
Poyraz " Bilmiyorum. Ama umarım anlatırlar."dediğinde önlerine konan kahve ile Poyraz gülümsedi ve "Teşekkür ederim Tulu."dedi.
Anıl "Ellerine sağlık aşkım."dediğinde Ebru "Anıl!"dedi. poyraz,başını sallayarak gülümsediğinde kahvesinden bir yudum aldı ve "Immm,mükemmel. Ellerine sağlık gerçekten"dedi.
Ebru "Afiyet olsun. Ben mutfaktayım. Bir şey isterseniz..."
Poyraz ve Anıl aynı anda "Kalkar kendimiz alırız. Siz rahatınıza bakın."dedi. ve Ebru o an anladı. İncelik bu ailenin tüm erkeklerinde vardı. Gülümseyerek içeri girdiğinde Anıl'ın gülümseyerek Poyraz ile konuşmasını izledi ve kendisini kendi ailesinde bile hissetmediği bir güven duygusu ile sarmalandığını hissetti.
Poyraz "Çok narin bir yapıya sahip."dedi ve ekledi "İlik gibi."dedi. Anıl "Doruk'un içindeki *** senin içine mi girdi? Asılma sevgilime!"dedi sinirle.
Poyraz "Senin adına seviniyorum kardeşim."dediğinde Anıl "Üniversite sınavından sonra."dedi.
Poyraz "Ne?"dedi anlamayarak.
Anıl "Üniversite sınavından sonra, sonuçlar açıklandıktan sonra ona evlenme teklifi edeceğim."dedi.
Poyraz şaşkınlıkla Anıl'a bakarken genç adam "Hiç böyle hissetmedim. Yani ondan başka kimseyi de sevmedim zaten. Sanki hep onu beklemişim gibime geliyor ne yalan söyleyeyim. Hani diyorlar ya alın yazısı diye. İşte, Ebruylayken bunu hissediyorum. Biz birbirimizin alın yazısıyız ve ben onu kaybetmek istemiyorum. Böyle hep yanımda yanı başımda dursun istiyorum."dediğinde Poyraz kahkaha atmaya başladı ve Anıl'ın saçlarını karıştırarak "İşte benim oğlum."dedi.
Anıl "Arkamda mısın yani?"dediğinde Poyraz "Elbette oğlum. Bir karar vermişsin. Bir adam olarak bu kararın arkasında durman ve benimde seni desteklemem gerekiyor."dediğinde Anıl ayağa kalktı ve Poyraz'a sarıldı.
Poyraz gülerek ona sarıldığında kulağına "Ama bu yine de benim önce evlenmem gerektiğini değiştirmiyor. Evde kalmış erkek kurusu damgası mı yapıştıracaksın oğlum sen bana?"dediğinde Anıl içini çekti ve "Teklifi önce ben yapacağım belki ama bence sen benden önce evleneceksin."dediğinde Poyraz'ın gözleri parladı ve "Bak o konuda haklısın işte. Gül konağı için hazırlıklar halen sürüyor değil mi?"dedi yeniden yerlerine oturduklarında.
Anıl "Doruk ile birlikte bir şeyler tasarlıyoruz. Biricik ağabeyimizin oturacağı evi için canla başla mücadele ediyoruz" dediğinde Poyraz sustu. Anıl "Ne oldu?"dedi.
Poyraz içini çekerek "Doruk, Bade'yi seviyor."dedi.
Anıl "Haha, günaydın. Yeni mi fark ettin?"
Poyraz omuz silkti "Hayır, hep şüpheleniyordum. İkisinin arasındaki kimya inanılmaz ama bugün ve dün olanlar. Doruk, Bade'nin bastırdığı duyguları yaşıyor. Teorikte bunu açıklamak mümkün ama..."
Anıl "Doruk kabul etmiyor."
Poyraz "Bana Derin'den hoşlandığını söyledi."dedi.
Anıl "Bunun için onu zorlayamayız. Yani Bade derken onu Derin'e itmiş olmaz mıyız?"dediğinde Poyraz güldü ve "Doruk'a ne yapması gerektiğini söyleyecek değilim. Hele ki iş duygularsa ama bu şekilde de hareket etmesini istemiyorum. Derin nasıl bir kız bilemem ama benim oyum Bade'den yana."dedi.
Anıl "Çok karışık."
Poyraz "Doruk'un nasıl desem... Bizim doruk daha önce kimseyi sevmediğinden ve hep aklıyla hareket ettiğinden kalbini tamamen kapatmış durumda. Bade yanındayken farklı hissediyor ama aklı devreye girdiği için kalbi doğal olarak kendisini kapatıyor."
Anıl "Yani diyorsun ki aslında Bade'yi seviyor ama bunun farkında değil. Hem bir dakika Doruk,
Derin'den hoşlandığını söylese bile o kız nişanlı değil mi? İstanbul'daki resitalde yanında bir çocuk vardı. Ee, nasıl olacak bu iş? Bizimkiler kabul etmez ki böyle bir şeyi. Of bu ne ya!"dediğinde Poyraz " Bilmiyorum. Bana sorma. Büyümenin bu kadar sorunlu olacağını bilseydim inan hiç büyümezdim."dedi gülerek.
Anıl da güldü ve ona baktı. İkisi de arkasına yaslanarak Doruk'u düşünmeye başladıklarında ne olacağını kestiremedikleri bir girdabın içine sürükleniyorlardı. Yeni bir hayata doğru adım atmak üzereydiler ve tehlike çanlarının sesi giderek yükseliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU (ESMER SERİSİ-4)
Teen FictionDoruk Pehlivan, İstanbul'dan Bursa'ya gelirken hayatında yepyeni bir sayfa açılacağını düşünür. Burada tanışacağı insanların tüm hayatını etkileyeceğinden habersizdir. İnandığı tüm değerler bir bir yok olurken, sevdiklerini ve kendisini hayatta tuta...