-40-
Bölüm Şarkısı : Hoobastank - More Than A Memory.
Doruk, Beril'i eve getirdiğinde kızlar şaşkınlıkla önce birbirlerine daha sonra da diğerlerine bakmışlardı.
Bade, endişe ile ayağa kalktığında Doruk'a doğru bir adım attı. Genç adam,bunun üzerine ona bakıp başını önüne eğdi ve Beril'i koltuklardan birinin üzerine bırakıp derin bir nefes aldı.
Senem "Ben kolonya getireyim."diyerek mutfağa gitti.
Nefes merakla "Neler oluyor?" diye sorunca Doruk "Bilmiyorum. Ama Beril biliyor. Öyle değil mi?" dedi kıza bakarak. Anıl,ortamın gerildiğini görünce içini çekti ve "Sıcak bir şeyler hazırlasak iyi olacak." Diyerek mutfağa girdi.
Senem elinde kolonya ile geri döndüğünde Erdem uzanıp elinden aldı ve Senem "O zaman ben mutfağa gidiyorum."dedi.
Doruk,öylece durmuş Beril'e bakarken Nefes "Otur!"dedi.
Doruk,içinde bulunduğu durumdan çıkıp Nefes'e dönünce gülümsedi ve "Odana çık güzelim."dedi. Nefes "Küfür mü edeceksin?"diye sorunca Doruk ona doğru ilerledi. Elleriyle saçlarına dokunup,alnından öptüğünde içini çekerek gülümsedi ve başını salladı.
Nefes "Önemli değil."
Doruk "Önemli. Ben ağabeyim. Görevim size örnek olmak."dediğinde Anıl içeriden "Bunun için geç kaldın."diye bağırdı. Doruk,hafif bir tebessümle gülümserken ayakta kaşlarını çatmış endişe ile Beril'e bakmakta olan Bade'ye baktı ve Nefes'e dönerek "Onu da al. Odaya çıkın. Yüksek seslerden korkuyor."dedi.
Nefes,iç çekerek başını salladı ve "Tamam."diyerek Bade'ye döndü. Bade,Nefes'in kendisine doğru geldiğini görünce "Ben iyiyim."dedi sulanan gözleri ile.
Nefes,gülümseyerek elinden tuttuğunda "Hadi yukarı çıkalım."dedi. Sesi yumuşak ama emir verecek kadar ciddi bir tondaydı. Bade,onun gözlerine baktığında kendisine buyurduğunu anladı. Nefes,rica etmiyordu açık açık benimle yukarı çıkacaksın'diyordu. Bade,bunun üzerine başını salladı ve "Tamam."dedi.
Erdem,onları bir köşeden izliyor ve düşünüyordu. Nefes ile Doruk arasında bağ,en az Bade ile aralarında oluşan bağ kadar güçlü ve eskiydi. Gülümseyerek onları izlediğinde Rüzgar'ın Beril'in arkasına geçtiğini fark etti ve kaşlarını çatarak "Yanlış yerde duruyorsun çocuk!"dedi.
Beril,titreyerek ağlarken Doruk kızların yukarı çıkışını izledi bir süre ve Beril'e döndü "Seni dinliyorum!!" dedi.
Senem mutfakta sıcak çikolataları bardaklara boşaltırken "Ciddi bir durum olmalı."diye söylendi. Anıl ise "Ne zaman kolay oldu ki? Hayır,neden diğerleri gibi saçma sapan sorunlarımız olmuyor bizim?"dedi sıkıntıyla.
Senem "Bana mmı soruyorsun?" dedi.
Anıl güldü ve ona bakarak "Bir gün inşallah bunlar sona erecek."dediğinde Senem "Buruş buruş olduğumda hayatımı yaşasam ne olur."dedi dudaklarını büzerek.
Anıl "sersem esmer. Hadi gidelim."diyerek içeri girdiklerinde Doruk Senem'e baktı ve "Yukarı çık."dedi.
Senem "Avucunu yala Pehlivan! Senin ağabeyliğin bana sökmez. Unutma ki senden sadece bir yaş küçüğüm."dediğinde kaşlarını oynattı.
Anıl "Onu zorlama Doruk. Elinde sıcak çikolatalar var."dedi gülerek.
Senem "Ben bunları kızlara verip geliyorum" dedi ve Beril'e bakarak "Ve sen! Ağlamayı kes ve kendine gel."diyerek bardakları eline aldı ve merdivenlerden yukarı çıktı.
Odaya girdiğinde Nefes yatağın üzerinde oturmuş kitap okuyordu. Bade ise camın önünde durmuş aşağıda olacak olanları düşünüyordu.
Senem "İşte sıcak çikolatalar. Sıcak sıcak için. Ben geliyorum."dediğinde Bade "Ben de gelebilir miyim?"dedi.
Nefes "Olmaz! Ondan sonra yine kriz geçireceksin!"diye kızdı. Senem "O haklı tatlım. Sen burada kal."dediğinde Bade "Lütfen. Beni görmeyecekleri kadar yukarıda otururum."dediğinde Senem,Nefes'e baktı ama ondan bir işaret alamayınca "Tamam,hadi gel."dedi ve Nefese bakarak "Hey,somurtma."dedi.
Nefes dil çıkarınca ona bakıp gülen Senem,Bade ile birlikte odadan çıktı ve merdivenlerin başına gelip kızı oturttu. Kendisi aşağıya inip,çikolatasının üzerine Hindistan cevizi koydu ve bacak bacak üstüne atarak "Anlat bakalım."dedi.
Rüzgar "Neler oluyor Beril?"dediğinde Doruk ona baktı. Çocuğun yüzünden acı çektiği belli oluyordu.
Dikkatini Beril'e verdiğinde Beril içini çekti ve Rüzgar'a bakarak "Hani bana o gün onun güvenilmez biri olduğunu söylemiştin..."
Rüzgar başını salladı ve "Evet,sen de sülük gibi yapıştı yakama demiştin."dedi.
Beril "O akşam ben eve gitmeden markete uğramıştım,kendime yiyecek bir şeyler almak için,o sırada o gelmiş,arkamda durarak beni korkuttu. Marketten çıkana dek sepeti o taşıdı. Dışarı çıktığımızda poşetlerin bir kısmını o bir kısmını ben taşıyordum. Sonra her zaman kestirmeden gittiğim bir sokak vardı,yine oradan gittim ama korkmaya başlamıştım. Çünkü,git dediğim halde gitmiyordu."
Senem "Evet?"
Beril "işte, birden saldırmaya başladı. Benimle çıkacaksın ben ne istersem yapacaksın!' dedi ve ellerimi sıkıp beni duvara çarptı"dedi bakışlarını Doruk'tan kaçırarak.
Erdem "Sonra?" dediğinde Doruk "Bunu bana nasıl söylemezsin!"diye bağırdı. Genç kız,ellerini önünde birleştirmiş,dudaklarını ısırıyor,akan gözyaşlarından önünü göremiyordu. Bade ise elleri ile kulaklarını kapayıp,gözlerini yummuş ve "Sinirlenme."demeye başlamıştı ileri geri sallanarak.
Genç adam evin içinde deli gibi oradan oraya yürüyüp,saçlarının arasından elini geçirdiğinde tekrardan kıza baktı ve "Sana bir şey yaptı mı?" diye sordu. Sesi o kadar sert o kadar düzdü ki,bir başkası olsa karşısında ne olurdu bilemiyordu. İçinde öfkeyle ne yapması gerektiğini bilemiyordu.
Beril,ona bakmayınca Doruk "Bana bak!"diye bağırdı.
Kız,ona gözlerini kırpıştırarak bakarken genç adam yeniden "sözsel olarak değil. Sana dokunmaya çalıştı mı? başka bir şey yaptı mı?"derken dilini ısırıyordu. Bunu söylemek dile getirmekten de zordu. En az kendisi kadar kaşlarını çatmış olan diğerleri kendisine bakınca Beril titredi ve "Beni yüz üstü duvara çevirdi ve 'bu gecenin hiç bitmeyeceğini'söyleyip elleri ile beni taciz etti."dedi.
Doruk "NE yaptı?" dediğinde Senem sinirle "Ne önemi var? Sonunda taciz etmiş mi etmiş! Gerisinin ne önemi var?"diye bağırdığında Beril'e döndü ve "anlat!"diye tısladı.
Beril "Başka bir şey yapamadı çünkü o sırada Derin abla geldi."dedi.
Doruk "Kim?"
Senem "NE?"
Anıl "Hönk?"
Erdem "Derin mi?"
Bade kaşlarını çatarak fısıltı ile "Derin mi?..." dedi.
Beril,başını sallayarak "Evet,o geldi ve Serkan'ı dövmekten beter etti. Eğer,bir daha bana yaklaşacak olursa onu daha fena yapacağını söyledi ve onun kaçmasını sağladı. Sonra beni alıp,eve getirdi ve sıcak bir şeyler hazırladıktan sonra çıkıp gitti."dediğinde herkes şaşkınlık içinde birbirine bakıyordu.
Beril "Ama Serkan ertesi gün yine yanımdaydı."dediğinde Rüzgar "Okuldayken."dedi.
Beril başını salladı ve "Sana anlatmak istedim ama o gelince yapamadım. Bana 'Eğer sana yada sizlerden birine bunu söyleyecek olursam beni döveceğini söyledi ve o gün beni merdivenlerden aşağı itti."dediğinde Rüzgar ve diğerleri ona bakakaldılar.
Doruk "Dokunma bana!' diye bağırdığın o gün."
Erdem "Seni merdivenlerin orada bulmuştuk."dediğinde kızı kollarıyla sardığında Doruk,arkasını dönüp cama doğru ilerledi ve düşünmeye başladı. Öfkesine hakim olmak ve Beril'i korkutmamalıydı. Yeteri kadar canı yanmış ve korkmuştu. Bunu ona yeniden hissettirmemeliydi. O abiydi ve bir ağabey olarak,öncelikli görevi onu sevip,korumaktı...
Gözlerini kapadığında Beril'in Rüzgar'a "çok özür dilerim. Seni kırmak istemedim."dediğini duydu. Onlara doğru döndüğünde kızın çocuğa karşı boş olmadığını gördü. Ağlamasının bir nedeni de buydu. Onu sevdiği için ağlıyordu. Rüzgar,"Önemli değil. Hiç inanmadım ona. Bugün zor aldılar elimden."dediğinde Erdem "aferin sana."dedi gülerek.
Rüzgar uzanıp Beril'in elini tutunca kız,ona baktı ve gözleri kendilerini izlemekte olan Doruk'a kayınca korku ile ellerini kaçırıp,başını önüne eğdi. Doruk,onunu yanına gidip,önünde diz çöktü ve elleri ile yüzünü avuçları arasına aldı "Ağlama artık."dedi yumuşak bir sesle.
Yüzünde her zamanki gülümsemelerinden biri vardı ama bu seferki acı doluydu. Yanında olup,onu koruyamadığı için.
Beril "Çok korktum."diyince Doruk onu kendisine çekti ve sımsıkı sarıldı. Anıl ve Erdem,ona dikkatle bakıyor Doruk'un gözlerindeki volkanın patlamaya hazırlandığını görebiliyorlardı.
Doruk,Beril'i bırakıp evden çıktığında Erdem "Doruk!"diyerek ayağa kalktı. Senem "Kötü bir şey yapmasın?!"dediğinde Bade elindeki bardağı düşürerek merdivenlerden aşağı indi ve kapının yanında ki çizmeleri çıplak bacaklarına geçirerek Doruk'un peşinden dışarı çıktı.
Anıl "Artık istese de kötü bir şey yapamaz!"dediğinde Senem "Ah."diyerek iç çekti.
Doruk,uzun bacaklarına yaraşır bir şekilde büyük adımlarla yürüyor ve Bade'nin kendisine yetişmesine fırsat vermiyordu. Genç kız "Doruk! Nereye?"diye bağırdığında genç adam sesini çıkarmadı. Bade,onu izleyerek evin arka tarafına geldiklerinde durdu ve Doruk'un eline küreği alıp,yapmış olduğu kardan adama vuruşunu ve bağırarak küfürler edişini izledi korkuyla.
Doruk sinirle "Allah Kahretsin! Gözlerimin önünde,ona zarar veriliyor ve ben bunu fark etmiyorum! Etmedim! Ben nasıl bir ağabeyim he?! Uçkur sevdasına düşmüş ***in tekiyim!"diye bağırdığında elindeki kürekle parçaladığı kardan adama vurmaya devam ediyordu.
Bade "Hayır değilsin!" dedi.
Doruk hızlı hızlı nefes alıp veriyor ve kendi kendisine söyleniyordu. Bade'ye döndüğünde "Yapma Bade! Kızı duymadın mı? görmedin mi ne halde olduğunu?" dediğinde yüzündeki perişan ifade görülmeye değerdi. Bade,ürkerek yanına gittiğinde başını ellerinin arasına aldı ve titreyen sesi ile "Bana bak."dedi.
Doruk,bakmayınca parmakları ile boynuna baskı yaptı ve "Bana bak dedim!"diye bağırdı.
Doruk,ona baktığında Bade "Sen kötü bir abi değilsin. Sen,onun öz ailesinden bile kat be kat iyisin. Sen kendini böyle suçluyorsun peki ya onlar? Kendi çocuklarına sahip çıkmadıkları için senin üzüldüğünün yarısı kadar bile üzülüyorlar mıdır sence?"dediğinde Doruk "Bade..."dedi.
Bade "Sözümü kesme!"dedi ve devam etti.
"Aranızda hiçbir kan bağı olmamasına rağmen o kıza kanatlarını açtın. Hangi abi bunu yapar. Yada şöyle söyleyeyim ,hangi erkek bunu yapar? Beril'in bir abisi olsaydı eğer emin ol onu döverdi ama sen yapmadın! Yapmadın çünkü onu seviyorsun! Neden biliyor musun? Çünkü onun bedeninden çok ruhunu düşünüyorsun."dedi ve ona bakarak konuşmasına devam etti.
Bade "Sen Doruk'sun! Doruk Pehlivan! Hollywood yıldızları gibi havalı olan,biraz ukala ama çokça ***,ama adam gibi adam olan bir insansın. Özünde sözünde bir. Ve o Serkan denen aptala eminim gereken cezayı düşünerek vereceksin!"dediğinde Doruk'u bıraktı.
Elleri iki yana düştüğünde Doruk'un gözlerinin içine baktı ve "sinirlenmeni ve etrafa zarar vermeni istemiyorum ben. Çok çabuk öfkeleniyorsun.."dediğinde Doruk "Sana aynı şey yapılsa... Yine aynı şeyi yaparım..."dedi.
Bade "söylemezdim ki."dediğinde Doruk "Ne?"dedi.
Bade gülümseyerek "Ben hep ağlıyorum. Senin hayatına ilk adım attığım andan beri ağlıyorum. Seninle tanışmadan önce de ağlıyordum. Beril,henüz acı çekmeyi öğrenmemiş bir çocuk olduğu için içinde taşıyamıyor bunu. Ama ben taşıyabilirim ve sırf sana zarar gelmesin diye bununla yaşayabilirim."dediğinde Doruk "Peki sen? Sen ne olacaksın bu durumda?"dediğinde Bade "Ben aptal değilim Doruk. Her an ağlıyor olmam,kendimi savunamayacağım anlamına gelmiyor ki. Ben bile neler yapacağımı tam kestiremiyorum ama gerçekten öfkelendiğim zaman hiç olmadığı kadar kendime olan güvenim tavan yapıyor."dedi.
Doruk ona baktığında Bade "Lütfen bana söz ver. Bugün o çocukla görüşmeyeceksin."dedi.
Doruk "Bilmiyorum."dediğinde Bade "Söz ver!"dedi.
Doruk, Bade'nin sözlerinden sonra elindeki küreği yere attı ve 'düşünmek mi?'diye fısıldadı. O çocuğa nasıl bir şiddet uygulayabilirdi ki? Gözleri paramparça ettiği kardan adamın kar yığınına takıldığında gülümsedi ve Bade onun aklından geçenleri okuyarak "Gidelim mi?"dedi.
Doruk "tamam"dediğinde "Nasıl anladın?"diye sordu.
Bade gülümseyerek başını gökyüzüne kaldırdığında ağzını açtı ve kar tanelerini ağzının içine aldıktan sonra "Çünkü seni tanıyorum Doruk. Seni aklından neler geçip,kalbinden neler söylediğini bilecek kadar iyi tanıyorum."dedi.
Doruk "Bunu beni etkilemek için bir filmden falan mı çaldın?"diye sorduğunda gülüyordu. Bade,eline aldığı kar topu ile "Imm,olabilir ama benim seni etkilemek için bir film kesitine ihtiyacım yok."dediğinde
Doruk durdu ve Bade'ye baktı.
İster ağlasın isterse gülsün onun bile farkında olmadığı bir özgüveni vardı. Onun peşinden koşarken "Buraya gel!"diye bağırdığını duydu Bade ve gülerek koşmaya devam etti.
***
Akşam olduğunda Rüzgar evine gitmiş ve Beril,şöminenin yanında uyuyakalmıştı. Mutfakta pişen tarhananın kokusu camın önünde oturmakta olan Anıl ve Nefes'in burnuna dolarken ikisi de gülümsüyordu.
Nefes "Dağhan amca geldi."diyerek ayaklandığında Anıl "sen otur ben açarım."dedi.
Anıl,kapıyı açmak için koştuğunda Dağhan anahtarı ile içeri girdi ve "Oh,sıcacık evim."dedi şen sesiyle.
Anıl'ı gördüğünde "Hoş geldin evlat. Gel sana bir sarılayım."diyerek sarıldığında "Kimse yok mu ?"dedi.
Anıl "Herkes burada.Bugün yine Dallas'ı oynadık. Başrolde Beril vardı."dediğinde Dağhan "Yapma ya! Çekirdek var mı?"diye sordu.
Anıl gülerek "Lala'ya sorayım."dedi.
Dağhan "Eh,bir sor bakalım. Ben de bu arada gidip kızımla uğraşayım biraz."dedi ve Nefes'in yanına doğru sokuldu. Kızın karnından gıdıklayarak kendisine çevirdiğinde küçükken olduğu gibi onu yanaklarından,gıdığından ve omuzlarından öpüp sımsıkı sarıldı.
Dağhan "Hoş geldin melek."dediğinde Nefes gülümsedi ve "hoş buldum."dedi yanaklarından öperek.
Dağhan "Akşam yemeği yerine seni yesem olur mu?"
Nefes "Olmaz. Doymazsın ki benimle."dedi gülerek. Dağhan "Eh,o da doğru."dediğinde "kardeşlerin nerede?"diye sordu.
Nefes "Senem,üst katta uyuyor.Erdem ve Beril,burada. Doruk ve Bade de yan yana uyuyor. Biz de Anıl abimle oturuyoruz."dedi.
Dağhan "ben de geldim üç olduk. Nerede kaldı bu çekirdekler."dediğinde anıl tabaklarla çıka geldi ve "işte"diyerek yanlarına oturdu.
Dağhan fıstık alıp ağzına attığında "Anlatın bakalım bugünkü dedikoduları"diyerek çocuklara döndü ve dikkatle dinlemeye başladı.
***
Doruk ve Bade ise yan yana yatmış uyumaktaydılar. En azından Bade uyuyordu. Doruk,yarım saat kadar önce kalkmış ve Bade'yi kendisine çevirerek onu izlemeye başlamıştı. Flaşını kapattığı fotoğraf makinesi ile onu resimlerken Bade'nin kıpırdanması ile hareketsiz kaldı.
Genç kız gözlerini araladığında mum ışığında parlamakta olan Doruk'un saçlarına baktı ve "Ne oldu?"diye sordu. Doruk "Yok bir şey uyumaya devam et."dediğinde Bade elindeki kameraya baktı ve "Ne o?"diye sordu.
Doruk,çekmiş olduğu resimlerden birini ona verdiğinde Bade bir resme bir de Doruk'a baktı.
Bade "Neden resmimi çektin?"dedi. hala gözlerini açamamıştı. Doruk,karşısına geçip oturduğunda "Derin burada Bade."dedi.
Bade,elleriyle gözlerini ovalamaktan vazgeçip ona baktığında Doruk "Derin,burada. Burada ve okulda. Aynı sınıfta. Hemen arkamda."dedi.
Bade "..."
Doruk "Babam,babası ile iş yapacağı için buraya taşınmışlar."dediğinde Bade içine bir korkunun gelip yerleştiğini hissedip yorganı kendisine doğru çekti.
Bade "..."
Doruk "Bade?"
Bade "Ne dememi istiyorsun? Ondan uzak dur derken onun sana yaklaşmasını engelleyemem ki. Ama o buradayken benim burada olmam da uygun olmaz. Zarar görmek istemiyorum."dediğinde Doruk "Sana zarar vermesine izin vermem."dedi.
Bade,ona baktığında içinden 'onun değil senin zarar vermenden korkuyorum.' Diyemedi bunun yerine sırtını dikleştirip doruk'a baktı ve "dürüst olduğun için teşekkür ederim."dedi ağlamaklı bir sesle.
Doruk "Seni incitmek istemiyorum."
Bade "Öyleyse incitme! Doruk,hayatım her zaman başkalarının elinde oldu. On üçümden geriye baktığımda hiçbir şeyimin olmadığını görüyorum. Öncemi hatırlamıyorum. Bir ailem var mı? annem? Babam? Abim belki ablam.. bilmiyorum,hatırlamıyorum ama bunları düşünmek bile eskisi kadar acı vermiyor,nefesimi kesmiyor. Demir,o yaraları iyileştirdi çünkü. Sonra seninle tanıştım. Her bakımdan benim tamamen büyümemi sağladın. Hayatın toz pembe olmadığını biliyorum Doruk. Derin,öyle yada böyle her zaman hep hayatımın tam merkezinde yer alacak. Bana ulaşmak için seni kullanacak olsa bile."dediğinde Doruk "öyle bir şey olmayacak."dedi.
Bade "İstanbul da söylediğin şeyi unutma Doruk. Neyi nasıl yaşayacağını bilemezsin."dediğinde başını önüne eğdi ve parmakları ile oynayarak "Doruk,ben incinmiş ve paramparça edilmiş olabilirim ama sizin yanınızda yeniden doğdum. Bunu ta buradan hissettim."dedi eliyle kalbini göstererek.
Bade "Seninleyken her şey çok güzel ve çok acı. Her şey çok güzel,çünkü hayatı güzelleştiriyorsun acı çünkü sana iyi gelebilecek şeyleri yapamıyorum. Tek yapabildiğim bir iki kuru söz. Senin gibi güçlü değilim. Tanrım!"dedi gözlerini yumarak.
Dudaklarının arasından çıkacak olan sözcüklere dikkat ediyordu ama onun da bilmesini istiyordu.
Derin'in onun yakınında olacak olma fikrinden canı o kadar çok yanıyordu ki hıçkırarak ağlasa durduramazdı kimse onu biliyordu.
Doruk "Ne?"
Bade "Beni incitme. Beni iyileştiren senken beni yok eden sen olma. Lütfen,her ne yapacaksan önce bunu düşün tamam mı? lütfen..."dediğinde kucağındaki fotoğrafa baktı.
Doruk "Hatıra.."dediğinde Bade ona bakıp gülümsedi ve fotoğrafı ortadan ikiye ayırarak "Benim seni hatırlamam için resmine ihtiyacım yok. Belki seni görmeye görmeye sesini ve yüzünü unutacağım ama, yaptıkların hep burada olacak."dedi Doruk'un şakaklarına ve kalbine dokunarak. Elini çekmek istediğinde Doruk'un eli elinin üzerine kapandı. Ona bakarak "Sen benim için bir hatıradan fazlasısın Doruk. Kocaman bir dünyanın içinde bir su gibisin. Nefes gibi. Güneş gibi. Seninleyken korkmuyorum. Senden korkarken bile aslında korkmuyorum. Kendimi güvende hissediyorum. Başıma kötü bir şey gelse çıkıp geleceğini biliyorum. Ölüyorum desem canını vereceğini biliyorum." Dedi.
Doruk "Imm,ben de senin için aynısını düşünüyorum."
Bade "Biliyorum."
Doruk "Sen çok özelsin Bade. Adını koyamıyorum ama bu böyle. Hep böyle oldu."
Bade "Biliyorum."
Doruk "Lütfen bana bilmediğin şeyi söyle." Dedi.
Bade kıkırdadı ve ona bakarak 'Seni ne zaman sevdiğimi bilmiyorum' dedi içinden. Doruk "Yok mu? Ciddi misin?"dediğinde Bade onun eline vurdu. Doruk,onu kendisine çekip sarıldığında Bade başını onun omzuna yasladı tebessümle.
Ve aşağı inip yemek yedikten sonra gitar çalıp söylemeye başladıklarında da aynı tebessüm vardı yüzlerinde.
Bade "I've become tired of Wasting my time Thinkin' bout choices that I've made Cuz i can't move forward while looking behind The only thing I can do now is change the way that I use to be Cuz now it's seems crystal clear to me
(Vaktimi boşa harcamaktan yoruldum Yaptığım seçimleri düşünmekten Çünkü arkama bakarak yürüyemem Şimdi yapabileceğim tek şey Eskiden olduğum hali değiştirmek Çünkü şimdi her şey çok net görünüyor)
"Cuz you're so much more Than a memory" Sen benim için Bir hatıradan çok daha fazlasısın "
Doruk "It wasn't fair for me just to go Act like I knew what you've been though Cuz I wasn't there and I'll never know Couldn't see from your point of view But I'm doing all I can for you to see that I understand
Benim gitmem adil değildi; Yaşadıklarını biliyormuş gibi davranmam Çünkü orada değildim ve bilemem Senin bakış açından göremedim Şimdi elimden geleni yapıyorum Senin, anladığımı görebilmen için "
Bade " çünkü sen benim için bir hatıradan çok daha fazlasısın."
Beril "Çok güzel..."
Nefes ona yaklaştı ve "şarkı mı yoksa onlar mı?"
Beril "Onlar..."dedi gözleri dolarak.
Doruk,başını geriye atmış gitarı çalarken Bade elindeki flütü yere bıraktı ve gerçek bir şarkıcı gibi şarkıyı hissederek söylemeye başladı. Dağhan ,ikisine gülümseyen bir yüzle bakarken içini çekti.
Bade gözlerini kapayıp "Please don't go Cuz I've finally know That the past is gone and I was wrong and i was wrong
Lütfen gitme
Artık biliyorum
Geçmiş geride kaldı
Ve ben yanılıyordum
You're so much more
than a memory
Cuz you're so much more
than a memory
So don't close the door
On still what can be
Cuz you're so much more
than a memory
Çünkü sen benim için
Bir hatıradan çok daha fazlasısın
Çünkü sen benim için
Bir hatıradan çok daha fazlasısın
Öyleyse hala olabileceklerin üzerine kapıyı örtme
Çünkü sen benim için
Bir hatıradan çok daha fazlasısın "
Herkes alkışlarla eşlik ederken Bade flütünü yeniden eline aldı ve bu sefer Doruk bağırarak söylemeye başladı.
Doruk "Please don't go. Cuz I've finally know .That the past is gone and i was wrong ,ı was wrong.(Lütfen gitme .Artık biliyorum .Geçmiş geride kaldı .Ve ben yanılıyordum).
Bade ve Doruk çalmayı bitirip başlarını yavaş yavaş yere indirdiklerinde birbirlerine baktılar ve gülümseyerek "Çünkü sen benim için bir hatıradan çok daha fazlasısın."diyerek şarkıyı sonlandırdılar alkışlar eşliğinde. Bade,başını ateşe doğru çevirdiğinde gözünden akan yaşı omzuna sildi Doruk'un onu izlediğinin bilincinde olmayarak.
Hayat bu işte, birbirlerinin önemlerini anlamaları için onları birbirlerinden bir müddet uzakta tutacaktı. Tutmak zorundaydı. İki ateş arasında aşk yaşanmazdı çünkü. Hiçbir sevgi hiçbir zaman zamanında yaşanmazdı. Bazı sevgiler özeldir ve özel oldukları için sınanmaya mecburdurlar. Hayat, sınavdan ibarettir. Ve aşk TUTKU'dur. Tutkunun yok olup SEVGİ'ye dönebilmesi için önce yanması ve yakması gerekir...
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU (ESMER SERİSİ-4)
Fiksi RemajaDoruk Pehlivan, İstanbul'dan Bursa'ya gelirken hayatında yepyeni bir sayfa açılacağını düşünür. Burada tanışacağı insanların tüm hayatını etkileyeceğinden habersizdir. İnandığı tüm değerler bir bir yok olurken, sevdiklerini ve kendisini hayatta tuta...