-22-
Beril'in resim projesi sırayla beraber çizen çocuklar yorgunluktan bitap düşmüş bir halde kimisi koltukta kimisi de masada ve yerde uyuyakalmıştı. Doruk,Beril'i kolunun altına alarak kızın bacaklarının üzerine atmış olduğu uzun bacakları ile onu hapsetmiş kıpırdamasını engelliyordu. Erdem ise yerde ağzı açık kalmış bir şekilde ara ara sayıklıyor ve sıçrıyordu. Erdem " Gerizekalı! Benim burnum senin burnundan daha güzeeeelll."diye söylendiğinde Demir masanın üzerinde uyuyakalmıştı. Telefonunun çalması ile gözlerini güçlükle aralayan genç adam "efendim?"dediğinde Eylül "Neredesiniz oğlum? İlk iki ders bitti. Siz ortada yoksunuz!"dediğinde Demir "Ne?"diyerek yerinden doğruldu ve diğerlerini de uykularundan sıçratarak uyandı. Doruk "Ha! Ne oluyor lan?!"diyerek başını kaldırdığında Demir "Kalkın çabuk. Geç kaldık allah kahretsin"dediğinde Doruk "İyi o zaman bugün tatil olsun."dedi.
Erdem de "evet ya,gözlerim batıyor abi."dedi. Demir "Batıracak birşey bulacağım ben şimdi size! Kalksanıza oğlum! Beril uyan abicim,yarışmaya yetişmen gerekiyor."dediğinde sustu ve hepsi bir anda birbirine bakarak "Yarışmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!"diye bağırdılar.
Erdem yerden kalkmak üzereyken üzerine basan Berile bakarak "Hey beni ezmesene!"dedi sinirli. Genç kız dudaklarını ısırarak kızardığında ellerini havaya kaldırdı ve hareket etmek için hamle yaptı. ama bu sefer de Dorukun bacaklarına takılıp yüz üstü Erdemin üzerine düşünce Doruk da onunla birlikte yere yapıştı. Genç adam tek gözünü kapayarak "Allah kahretmesin sizi ya! MAl mısınız oğlum?"dediğinde çenesini sıvazladı. Erdem de bu sırada elleriyle hem Doruk'a hem Berile vurarak "Kalkın lan üzerimden. Sabah sabah ne oluyoruz ya?"dedi ama başlarından aşağı dökülen soğuk su ile bağırmaları bir oldu.
Doruk dik dik baktığı Demire "bittin lan sen bakır!"diyerek ayağa kalktı ve Demirin üzerine atladı. Demir gülerek birşeyler dediğinde Beril ve Erdem birbirlerine baktılar ve "Yarışmaaaaaaaaaaaaaaaa!"diye bağırdılar yeniden. Doruk okul gömleğini üzerine geçirmeye çalıştığında "Olmuyor lan! Ne ara çekti bu?"dediğinde Beril "o benim gömleğim! Ver şunu!"dediğinde homurdanarak genç adamın üzerinden çıkardı ve Demirin yardımı ile üzerine giydi. Doruk ise pantolonunu Erdemin elinde görünce "Laaaannnnnn! Bırak onu hayvanat!"diyerek eline yapıştı ve evin içinde pantolon için çekişmeye başladılar.
Demir ellerini iki yanına açarak "Yeter! Allah sizi kahretmesin allahın hödükleri! Kızı yarışmaya götürmemiz gerek ya!"dediğinde ağlayacaktı neredeyse. Berile bakarak "Koş sen çık dışarı"dedi ve çizdikleri resimi resim çantasına koyarak kızın boynundan astı ve onu dışarı çıkardı. Doruk giyinip geldiğinde Erdem de hazırlanmıştı. Mutfaktan çıkan lala Dorukun dikkatini çekince genç adam "Dadı neden bizi uyandırmadın sen ya? Neden ama neden?"diye sorduğunda Erdem koşarak dışarı çıkıyordu,Dadı ise "Okula gitmezsiniz diye düşündüm oğlum."dedi. Doruk onun taklidini yaparak "Ya bir git kendine koca falan bul dadı ya! Of."diyerek koşarak kapıdan çıktı ve birbirine dolaşan saçlarına elleri ile şekil vererek parmaklarını şıklatmaya başladı. Demir ona bakarak "Gözünün çapakları duruyor lan."dedi. doruk bunun üzerine "Yicen mi?"diye sorduğunda Demir kaşlarını kaldırarak içini çekti ve "***!"diyerek arabaya bindi. Evden çıkıp okula doğru gitmeye başladıklarında,yolda çalışma olduğunu gördüler ve sadece okula giden yolun arabalar tarafından tıkandığını gördüklerinde hepsi birden küfür etti. Beril "Boşa gitmeyelim. Yetişsek bile kazanamayacağım zaten."dediğinde üçü aynı anda "kapat şu çeneni!"diye bağırdılar ve düşünmeye başladılar. Doruk arabadan çıkarak yağan yağmura inat Erdeme baktı ve "Sen resim çantasını al ve okula koş."dedi.Erdem "siz nasıl geleceksiniz?"diye sorduğunda Doruk gülümsedi ve "Uçarak."dedi.
Erdem nasıl diye sormadan çantayı alıp koşmaya başladığında Doruk arabanın dörtlülerini yaktı ve Beril"dedi. Kız çocuğa baktığında Dorukun yüzündeki şeytani ifadeyi gördü ve korkarak "Ne?"dedi.. Doruk arkasını ona dönerek "Atla yavrum."dediğinde eliyle sırtını gösterdi. Beril "ama?"dediğinde Demir eliyle onu ittirerek Dorukun sırtına çıkardı ve bacaklarını beline dolamasını sağlayarak Doruka baktı.
Doruk başını salladığında arabanın üzerine çıktı ve "ya allah bismillah!"diyerek arabaların üzerine zıplayarak okula giden yolu kısaltmaya başladı. Bir ara nefesi kesilecek olduysa da tekrardan düzenli nefes alıp vermeye başladığında Beril "Teşekkür ederim." diye fısıldadığında Doruk gülümsedi ve "Evet,tabi."diyerek zıplamaya devam etti.Demir ise bu sırada arabalarından çıkıp Doruka bağıranlardan özür diliyor ve teker teker nedenini açıklıyordu. Sonunda okula geldiklerinde yarışmanın başladığını ve alkışların ritm tuttuğu salona doğru koşmaya devam ettiler. Genç çocuk arkadaşları birlikte salondaki kendisi için ayrılan koltuğa oturduğunda Berilin isminin söylenmesi ile sahneye baktı. Arkadaşları ona bakarak "Ne işimiz var lan birinci sınıfların resim yarışmasında?"diye söylendiklerinde Rüzgar "kapı orada beyler."dedi önüne dönerek. Işıklar karardığında Beril nefes nefese sahneye çıktığında ıslanan kısa saçları alnına yapışmış kıza çok farklı bir hava katmıştı. Herkes ona pür dikkat bakarken arkadan bir ses "Başla artık."diyerek bağırdı. Doruk,sahne arkasında nefes alışverişlerini düzenlerken demir ve erdem kızı izliyorlardı. Beril "Be..benim temam dans eden yakışıklı erkekler."dediğinde resmini gösterdi sargılı elleri ile. Jürideki üyelerden biri "Biliyorsun konun ne olursa onu burada somut haliyle göstermek zorundasın tatlım."dediğinde Beril ağlayacak gibi oldu. Demir,Doruka baktığında "Hazır mısın?"dedi.
Doruk kaşlarını çatarak "Gülü seven dikenine katlanır"diyerek müzik çalarını dekoderle birleştirdi ve sahneye çıktı Erdem ile birlikte. Herkes şok olmuş bir halde onlara bakarken müziğin sesi daha da yükseldi ve Doruk "Here we go! Ale, Ale, Ale..Go, go, go! Ale, Ale, Ale..Tonight’s the night.We’re gonna celebrate..The cup of life, Ale, Ale, Ale."diyerek Berili kucağına alıp havaya kaldırdı ve "gülümse şapşal"diyerek onu döndürdü. Beril gülümseyerek Doruku sımsıkı tuttuğunda Doruk ve Erdem salsanın o bilindik hareketlerini yapmaya başladı. Demir sahne arkasında onları izleyerek ritim tutarken Eylül oturduğu yerden Doruk için "Bu çocuk bir tanrı!"dedi gülerek. Rüzgar ise Berilin o tatlı hallerine bakarak gülümserken sahneden bir çığlık koptu ve tüm salon ayağa kalktı.Herkes Ricky Martin'in "The cup of life" şarkısına eşlik ediyor ve onlarla birlikte dans ediyordu. Beril "Ölüyorum sanırım."dediğinde Erdem ve Doruk kızın kollarından tutarak sallamaya başladılar ve sanki jürinin üzerine atıyorlarmış gibi dansı bitirdiler. Alkışlar kıyamet gibi ard arda gelip çoğalırken Beril Dorukun boynuna atlayarak onu öpücük yağmuruna tuttu. Erdeme de sarıldığında üçü de kahkahalarla gülüyorlardı şimdi. Beril resmini ve sunumunu bir kenara bırakıp sahneden aşağı indiğinde artık yapacağı tek şey sonuçların açıklanmasını beklemek olacaktı. Yerine geçip oturduğunda omzuna dokunan elle arkasına döndü ve kızaran yüzü Rüzgarı görmesi ile daha da kızardı. Genç adam "çok iyiydin."dediğinde Beril konuşacak birşeyler aradı ve yapabildiği tek şey başını sallamak oldu. Rüzgar gülümseyerek sahneye baktığında Doruk yan gözle bir Berile bir de arkasındaki çocuğa baktı. Dudaklarını büzerek başını salladığında Beril’in başını omzuna dayadığını gördü ve onu kolunun altına alarak saçlarına birer öpücük kondurdu. Kardeşlik böyle bir şeydi işte...
*bölüm sonu*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU (ESMER SERİSİ-4)
Novela JuvenilDoruk Pehlivan, İstanbul'dan Bursa'ya gelirken hayatında yepyeni bir sayfa açılacağını düşünür. Burada tanışacağı insanların tüm hayatını etkileyeceğinden habersizdir. İnandığı tüm değerler bir bir yok olurken, sevdiklerini ve kendisini hayatta tuta...