-44-
Genç kız,yapmış olduğu ev ödevlerinden sonra odasından çıkıp,kendisine yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gitmişti. Buzdolabını açıp,sebzelikten roka ve konserve ton balığını alarak tezgahın üzerine koyduğunda,dünden kalma yağlı spagetti gözüne ilişti. Hiç düşünmeden tencereyi eline alıp ocağın üzerine koyduğunda,rafta duran hazır domates sosunu alarak bir tabağa boşalttı ve ısınması için mikrodalga'ya atıp beklemeye başladı.
Rokaları yıkayıp,eliyle gelişi güzel kopardıktan sonra tonbalığını içine boşaltıp biraz yağ,limon suyu ve tuz ile soslayıp,karıştırmaya başladı. Parmağına bulaşan yağı diliyle emdikten sonra televizyonun karşısına kendisine sofra kurmaya başladı. Tabaklarını ve bardağını koyarken bir yandan da ne izleyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Sos'un hazır olduğunu haber veren ses geldiğinde koşarak mutfağa giden genç kız ısınan makarnanın altını kapadı ve sosu mikrodalgadan çıkarıp içeri taşıdı.
Kapının kilidinin dönmesi ile kaşlarını çatan genç kız "Kim o ? "dedi korktuğunu belli etmemeye çalışarak. Kapı açılıp,içeriye uzun birinin girmesi ile rahat bir nefes alan genç kız "Baba ? "dedi. Adam başını kaldırıp,kendisine baba diyen kızına baktı ve "Beril?"dedi şaşkınlıkla.
Beril,babasının kendisine bu şekilde seslenmesine şaşırarak "Beni beklemiyor muydun ?"diye sordu. Adam içeri girip,anahtarını portmantonun üzerine bıraktı ve "Hayır,ondan değil. Sadece bir süredir arkadaşlarında kalıyordun ve seni birden böyle evde görünce şaşırdım."dediğinde Beril iç geçirdi ve içinden "Ben daha çok seni gördüğüme sevindim derdim."dedi.
İçini çekerek "Aç mısın ?"diye sordu. Babası ona ve kurduğu sofraya bakarak "Neden olmasın ?"dedi ve "Ellerimi yıkayıp geliyorum"diyerek banyoya girdi. Beril'de o sırada içeri taşıdığı makarna tenceresini mutfağa geri getirerek servis tabaklarına boşalttı ve üzerilerine sosunu koyarak içeriye hazırlamış olduğu masaya koydu. Gidip dolaptan kendisine bir şişe su aldığında babasına da bir tane bira çıkarıp,bardağına boşalttı. Kumandayı eline alıp,televizyonu açtığında öylece oturdu yerinde. Çatalını makarnasına doladığında babası içeriden çıkıp tam karşısına oturdu ve çatalını eline alıp makarnasından koca bir lokmayı ağzına attı.
Beril "Baba ?"diyince adam ona bakmadan "Efendim ?"dedi.
Genç kız bunun üzerine "Gelecek Cuma günü resim yarışmalarının sonucu açıklanacak. Büyük bir tören eşliğinde. Kazanan'a laptop hediye edilecek."dediğinde babası "Ben sana alırdım isteseydin."dedi. Beril,dişlerini sıkarak "Demek istediğim o değil ! Ben... Söz verdin biliyorsun. Eğer ben birinci olacak olursam seninde orada olman gerekiyor. Sahneye birlikte çıkacağız çünkü."dediğinde babası "evet,evet. Biliyorum. Hatırlıyorum."dedi kelimeleri ağzında yuvarlayarak.
Beril "Yani geleceksin değil mi?"diye sorduğunda adam hızlı hızlı başını salladı ve "Evet,saat kaçta orada olmam gerektiğini söyle yeter."dedi.
Beril,o kadar mutlu olmuştu ki uzanıp masanın ortasından babasına sarıldı ve yanaklarından öperek "Seni çok seviyorum ! Çok teşekkür ederim !"dedi.
Babası gülerek "tamam,dur bakalım. Beni boğma sakın."dedi. Beril "Ah,evet. Tamam,hadi yemeğe devam edelim."dedi mutlu bir şekilde önüne dönüp koca bir lokmayı ağzına atarak.
Birkaç saat sonra babasının kendi odasında çalışacağını söyleyip,odasına çekilmesi ile koca salonda bir başına kaldığında odasına gidip kapıyı kapadı. Yatağına boylu boyunca uzandığında telefonu çaldı. Sol kolunun üzerine dönerek yastığının altında durmakta olan telefonunu eline aldı. "Efendim?"diyerek telefonu açtığında "Aşağıya gel."diyen Rüzgar'ın sesini duydu. Sanki yanındaymışçasına yanakları kızardığında "Ne ? Neden ki?"diye sordu.
Rüzgar "Gel dedim."diyince Beril heyecanla "Ama babam evde."dedi gülerek. Rüzgar,karşı taraftan iç çekmeye benzer sesler çıkardığında Beril kıkırdadı ve "Tamam geliyorum."diyerek odasından çıkıp kapıya koştu. Babası içeriden "Ne oldu?"diye bağırınca Beril "BEn geliyorum baba. Çok uzun sürmez."diyerek botlarını ayağına geçirdi ve mantosunu gelişi güzel bir şekilde üzerine geçirerek evden çıktı.
Ayaz'a kesen havada pırıl pırıl parlayan yerler kaymaya müsaitti. Beril,deli gibi koşarak Rüzgar'ın önünde durduğunda genç adam ona baktı uzunca bir müddet. Beril nefes nefese "Ne oldu?"diye sorduğunda Rüzgar "sana bir süprizim var."demekle yetindi.
Beril "Ne? Ne süprizi?"dediğinde Rüzgar kızın elinden tutup kendi kabanının cebine soktu ve "Hadi."diyerek onu da kendisiyle beraber yürütmeye başladı. Beril "Nereye gidiyoruz? Babam evde Rüzgar. Çıkarken nereye gittiğimi sordu."dediğinde Rüzgar "Geldik."dedi. Beril anlamayan bakışlarla "Geldik mi ?"diyerek etrafındaki karlarla kaplı ağaçlık alana baktığında Rüzgar'a baktı ve "Buraya neden geldik ?"diye sordu.
Rüzgar "Bunu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum aslında. Hayatımda pek çok kız oldu ama hiçbirine böyle hissetmedim. Böylesine heyecanlanmadım. Dokunmak için ya da ne bileyim görebilmek için böylesine deli bir isterk duymadım."dediğinde dizlerinin üzerine çöktü. Beril "Rüzgar... Sen... NE ?!"diye ciyaklamaya benzer bir ses çıkardığında Rüzgar gülümseyerek cebinden bir kutu çıkardı ve Beril'e uzatarak "Beril,beni hayatının her anında sevgilin olarak kabul eder misin ?" dediğinde Beril nefes almayı unutmuş öylece Rüzgarın gözlerinin içine bakıyordu.
Şaşkınlıkla "Ne?"dediğinde Rüzgar omuz silkti ve gülümseyerek Beril'e bakmaya devam etti. Hafif bir şekilde çalmaya başlayan müzik Beril'i yerinden sıçratsa da dikkatini Rüzgar'a verdi ve "Ben çok sakarımdır ama."dedi. Rüzgar "Üstesinden gelebiliriz. Birlikte."dedi. Beril içini çekerek başını salladığında "Evet. evet. Kabul ediyorum."dedi ve birden etrafında bir sürü ışık belirdi. Rüzgar tüm ağaçları ışık kümeleriyle süslemiş ve ortaya mükemmel bir görüntü çıkartmıştı. Gülümseyerek ayağa kalkıp Beril'i havaya kaldırdığında "Teşekkür ederim."dedi. Beril,Rüzgar'ın omuzlarına sımsıkı tutunup yüzünü boynuna gömdüğünde "Kalbim çok hızlı atıyor."diye fısıldadı. Sıcak nefesi Rüzgar'ın bedenini yalayıp geçerken genç kızı yere indirdi ve kutudan çıkardığı kolyeyi kızın boynuna takarak onu öptü. Usul usul ilerliyordu yolunda Rüzgar. Beril ise yolunu bulmaya çalışan bir su gibiydi. Hayat dolu tertemiz. Sert taşların arasında dolanıyor ve kendisine yer bulmaya çalışıyordu. Korkmadan... Beline dolanan elleri sıkılaşıp onu eş bedenine yaklaştırdığında içinin titremesine aldırmamaya çalıştı. Onun nefesi... Onun dudakları... Okula yeni gelmiş bir öğrenci gibiydi dudakları. Ne yapacağını bilmiyordu...Titreyerek karşılık verdiğinde boynunda olan elleri yumruk halini aldı. Rüzgar,onun gerilip,heyecanladığını anlayınca kendisini geri çekip onunla birlikte dans etmeye başladı sessizce. Kızın yüzü boynuna saklanınca onu daha çok kendisine bastırdı ve gözlerini kapatarak ışıkların içinde sallanmaya başladılar...
"You know Ill be Biliyorsun ben senin Your life, your voice your reason to be Hayatin, sesin, yasama sebebin olacaktim My love, my heart Askim, kalbim Is breathing for this Bu an için yasiyor Moment in time Zaman içinde Ill find the words to say Söyleyecek sözler bulacagim"
Rüzgar "Seni seviyorum"
Beril "Ben de seni seviyorum..."
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU (ESMER SERİSİ-4)
Ficção AdolescenteDoruk Pehlivan, İstanbul'dan Bursa'ya gelirken hayatında yepyeni bir sayfa açılacağını düşünür. Burada tanışacağı insanların tüm hayatını etkileyeceğinden habersizdir. İnandığı tüm değerler bir bir yok olurken, sevdiklerini ve kendisini hayatta tuta...