Bölüm 3

150 30 0
                                    

-3.bölüm-


Genç çocuk sabah kalktığında ilaçlarını aldı,babasına bahsetmemişti dikişlerinin acıdığından. Arabasına atlayıp okula uğramadan Beril’i almaya evinin önüne gitmişti. Arabada beklemekten sıkılınca dışarıda beklemeye başlayan Doruk, Beril’in gelmesiyle olduğu yerde doğrulmuştu. Genç kız bu sabah diğer günlere oranla daha suskundu ve üzgündü. Doruk, ağlamış olabileceğini düşündü ve çenesinden tutup kendisine bakmaya zorladı.

“ne oldu?” diye sordu.

“yok bir şey “ diye cevap verdi Beril. Ama Doruk tatmin olmayan bir edayla çenesini daha da sıkınca Beril “ebeveynler işte” dedi.

“ne yaptı yine gardiyanlar?” dediğinde Beril “onlar gardiyan değil. Ayrı olsalar da babam benim iyiliğimi istiyor ama annem çok sıkıyor.” Dedi.

“ne dedi?”

“işte ders notlarım nasılmış,öss, gelecek kaygısı..”

“ebeleri,dedeleri,neneleri” diyince Beril Doruk’a bakıp “ya küfür etme benim yanımda” diye sızlandı.

Doruk, elindeki tostu Beril’e verirken arabaya binmesini söylemiş ve okula doğru giderken “ne emmeye ne gömmeye geliyorsun ya? Babanı anlıyorum ama annen Amerika’dan hayatını nasıl cehenneme çeviriyor bunu anlayamıyorum.” Dedi.

Beril tostunu ısırırken “bu çok güzel” dedi ve Doruk’un sorusuna cevap olarak “annelik görevlerini yerine getirebileceğini sanıyor işte” dedi.

Okulun önüne geldiklerinde Beril, Doruk’a bakıp “Sercan denen o çocukla dalaşma tamam mı? geçen sefer ki olanları biliyorsun” dediğinde Doruk durup Berile baktı bir süre.

Beril “ne? Ne oldu?”

“bana annelik yapmaya kalkışma!” dedi ters bir şekilde.
“tamam özür dilerim” dedi ve sınıf arkadaşlarının yanına doğru koşmaya başladı.

Doruk,arabayı kilitleyip ardından bakarken Erdem “güzel kız aslında.” Dedi.

Doruk ona dönmeden “başka yerde avlan sarışın!” dedi.
Yürürken Erdem de yanına geldi ve “anlamadığım bir şey var? Nedir sendeki bu özgüvenin sırrı?” diye sordu.

Doruk “işine bak sarışın!” dedi tekrardan.

Erdem kolundan tutarak “oğlum bak,adam gibi konuşmaya çalışıyorum,belki kanka bile oluruz lan! O yüzden iyi geçin benimle.” Dedi Doruk onu ittirince parmağını ona doğrulttu ve “arkadaş aramıyorum! Beni rahat bırak!”dedi ama bu sefer de Sercan’ın gelip sataşması ile sinirleri iyice gerildi genç çocuğun.

“ne haber yeşil?” diye sorduğunda Doruk belirli belirsiz gülümsedi ve ona bakıp “iyi geldi bir daha versene!” dedi. Erdem elini ağzına getirerek güldü ve “ohohoooooo!” dedi. Sercan sinirlenerek “ne dedin lan sen?” diye Doruk’un yakasından tuttu ve çekiştirmeye başladı.

Doruk,Sercan’ın elini çekip itekledi ve ona bakıp başını eğdi. Boynunu çevirip kıran Doruk omzundaki çantasını yere bırakacakmış gibi yapıp onu şaşırttı ama çantası döndürüp Sercan’ın yüzüne vurduğunda gözlerinden ateş çıkıyordu.

Üzerine basıp “ ne diyorduk?!” dedi ve kolunun üzerine basıp var gücüyle abandı
ve çocuğun acı dolu bağırışı karşısında gülümsedi.

Erdem’e dönüp “ilk seferi ya acıdı tabi. Eh kolay değil benimle olmak!” dedi ve omzuna vurup oradan uzaklaştı. Demir geldiğindeyse Erdem ona bakarak “senin Doruk çocuğu fena soktu ağabey. Ben biraz geride duralım derim” dedi.

Demir,Sercan’ı yerden kaldırıp arkadaşlarına teslim etti ve Erdeme dönerek “belki de Doruk ile bir de ben konuşsam fena olmaz!” dedi sinirli bir şekilde ve hızla yürüyerek okula girdi.

Doruk koridorda yürürken kızlar onun hakkında konuşuyordu. Doruk ise telefondan Poyraza kısa mesaj bırakıp gülümsüyordu. Kendisi gibiydi yeniden.

Demir arkasından gelip kolunu tuttuğunda onu geri itti “şişşşş ağır ol!” dedi Demire.

Demir kafa kafaya verip Doruk’a tos attı ve “geldiğinden beri okulun düzeninin içine ettin!”

“düzeniniz mi vardı lan!” dedi Doruk ters bir şekilde.

“bak seninle iyi geçinmeye çalışıyorum.”diyen Demir daha fazla kendini tutmakta zorlanıyordu.

“geçinme! Geçin diyen mi var?!” dediğinde Doruk gözlerinin karardığını hissetti. Buz gibi terlemeye başlamıştı. Hocaların gelmesiyle ayrılan çocuklar tek tek sınıflarına yönlendirilmişti ama Doruk sınıfa girmektense lavaboya gitmişti.

Derste Demir Erdem’e dönüp “Doruk’un yüzünü gördün mü?” diye sordu.
“hı hı , gördüm. Adamın gözünden alevler çıkıyordu”dedi ama Demir başını salladı.

“öyle değil. Sanki bir şey olmuş gibiydi. Terlemeye başladı birden.” Diyince Erdem’e döndü ve “bağımlı olmasın.” Dedi.

Erdem , Demir’e bakıp “olabilir mi?”

Demir gözlerini kararttı ve “bir dahaki teneffüs bir soralım bakalım!” dedi.

***

“ah hoş geldin kızım?” dedi Seçil..

“hoş buldum!” dedi genç kız siyah saçlarını havaya savururken.

“seni özledik!” diyen Çilem kendisine bakmakta olan mavi gözlere bakıp “iyi oldu geldiğin!” dedi.

Genç kız eve girdiğinde çantasını görevli kadına verdi ve şapkasını komidine astı. Kızlara dönüp “duyduğuma göre Doruk Pehlivan Hazretleri buraya teşrif etmiş!” dedi.

Seçil koltuğa oturarak “görmelisin kızım. Çocuk taş!”

“gördüm!” dedi. Evet görmüştü. İstanbul da ailesi için verilen kokteyl de görmüştü hem de. Nasıl unutabilirdi ki.. Eldivenlerini çıkarıp masaya koydu ve kızlara döndü “Demir nasıl?” diye sordu.

“unut gitsin.” Dedi Seçil.

Genç kız gülümsedi. O çocuktan nefret ediyordu,merdivenlere yönelirken Seçil arkasından bağırdı “Derin?” dedi.

“efendim?”

“burada ne kadar kalacaksın?”

“çok değil!” dedi genç kız seçile bakarak “sadece Doruk Pehlivan ile görüşüp gideceğim! Çok kalmayacağım!” dedi ve arkasını dönüp gitti. Odasına girdiğinde aynadaki aksine baktı. Simsiyah saçlarına ve masmavi gözlerine dikkatle baktı. Doruk denen o çocuğu İstanbul da kendisini pistte bırakmak neymiş gösterecekti…

O Derin'di ve Doruk o derinler de kaybolup gidecekti..

“Alo ben Derin Kohen!”

TUTKU OYUNU (ESMER SERİSİ-4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin