Derin
O gün anne ve babamın ölüm yıldönümüydü. Onları kaybetmemin üzerinden tam beş koca yıl geçmişti. Sanki daha dün gibi acısını içimde yaşıyordum. Onları benden alan şey bir trafik kazasıydı. Sonradan öğrendiğime göre annem ve babam o köprüden aşağı uçtuklarında babam zaten çoktan bilinci kaybetmişti. Annem ise araba suyun altında kaldıktan sonra boğularak ölmüştü. Muhtemelen istese arabadan çıkabilirdi ama babamı kurtarmaya çalışmıştı. Belki de babamı oradan çıkaramayacağını anladığında artık çok geçti. Belki de beni düşündüğünde yani benim sonsuza kadar anne babasız kalacağımı düşündüğünde her şey için çok geçti. Ama ne olursa olsun annemin babamı bırakıp oradan çıkmayacağını biliyordum. Birbirlerine o kadar aşıklardı ki. Tam tersi olsa babam da onu asla bırakmazdı.
Ölüm sebebi olarak babamın kalp krizi geçirdiği ve bu yüzden arabanın kontrolünü kaybedip köprüden aşağı düştüğü kayıtlara geçirildi. Ama bazı aile dostlarımız bunun komplo olduğunu düşünüyorlardı. Hatta bazıları bana bunun için yardım etmeyi teklif etmişlerdi. Ama her ne olduysa sonra hepsi bir bir yanlış anladıklarını söylediler ve benim de bu işin peşini bırakmamı tavsiye ettiler.
Babam ve eski ortağı Selim amca birlikte çalışıyorlardı. Selim amca babam ve annem o kazayı yapmadan yaklaşık iki ay önce hapise girmişti. Kaçakçılık, cinayet ve kara para aklama gibi suçlardan ömür boyu hapis cezası almıştı. Selim amcayı kazadan sonra ara ara ziyaret etmiştim ama her gittiğimde çok fazla konuşmayı tercih etmiyordu. Onun için de hiç kolay değildi. O hem iş ortağını hem de oğlunu kaybetmişti. Kerem, Selim amcanın tek oğluydu. Kerem'i ilk tanıdığımda henüz ikimiz de daha çocuktuk. Ailecek birlikte tatillere giderdik. Bana küçük kız kardeşi gibi davranırdı. Ta ki o kayak tatiline kadar.
6 yıl önce:
Ailecek kayak yapmak için en sevdiğimiz kayak merkezine gelmiştik. Çocukluğumuzdan beri her kış tatilinde benim ailem ve Kerem'in ailesi hep birlikte burada bir hafta kalıyorduk. Kayak tatilinin ikinci gününde kötü bir şekilde düşerek ayağımı kırmıştım. Olabilecek en kötü şeylerden biri başıma gelmişti. Kerem ile birlikte kayıyorduk. Aramız çok az açılmıştı. Başka biri çok hızlı bir şekilde arkadan gelip bana çarpınca bir anda yere yığıldım. Kerem yerde yuvarlandığımı farkedince durup kayaklarını çıkarttı ve yanıma doğru yokuş yukarı koşmaya başlamıştı. Beni kaldırmak için uzandığında ayağımdaki acıdan dolayı kıpırdayamadım. Bana çarpan bizim yaşlarımızda bir çocuktu ve o da bana yardım edebilmek için başımda duruyordu. Kerem bir yandan bana yardım etmeye çalışırken bir yandan da çocuğa delicesine bağırıyordu. Sağlık çalışanları beni sedyeye alıp revire götürdüklerinde ayağımın kırıldığını öğrenmiştik. Kerem gözlerinden ateş fışkırarak bana çarpan çocuğun boğazına sarılmıştı. Doktor onları ayırıp Kerem'i odadan dışarı atmıştı. Aslında Kerem benden yalnızca bir yaş büyük olmasına rağmen inanılmaz korumacı davranırdı. Kendisi bir sevgiliden diğerine geçerken ben henüz arkadaşlarım dışında tek bir erkekle bile konuşmaya kalksam hemen onun kötü kişiliği ve davranışlarına dair bahaneler uydurur, beni onla görüştürmemek için elinden geleni yapardı. Bu çok sık olmuyordu çünkü zaten gözüm Kerem'den başkasını görmüyordu. Ama bu tavırları kendimi onun gözünde önemli hissettiriyordu. Bu yüzden arada sadece onu kızdırmak için bile olsa erkekler ile flört ediyordum. Ayağım alçıya alındıktan sonra aileme tatile devam etmek istediğimi tüm gün şömine başında dizi izleyip, sıcak çikolata içeceğimi söylemiştim. Onlar da tatile devam etmeye karar vermişlerdi.
Ertesi gün oteldeki büyük salonda otururken Kerem kayak yapmak yerine yanıma gelmişti. Normalde kayak yapmayı çok sevdiği için onu orada görmek beni çok şaşırtmıştı. "Benimle burada durmak zorunda değilsin biliyorsun değil mi? Ben kendi başıma burada takılırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik
RomanceDerin aynı anda hem ailesini hem de sevgilisini kaybetmiştir. Yalnız başına geçirdiği seneler sonunda hayatını aşka kapatmıştır. Beklemediği bir zamanda gizemli bir adam karşısına çıkar ve ona hayatı ile ilgili bilmediği bir gerçeği anlatır. Bu adam...