Emir
Semih bıçağı Derin'in boynuna dayadığında bir plana ihtiyacım olduğunu biliyordum. Ama akan kan ve Derin'in çığlıkları karşısında iç güdülerime karşı koyamadım. Derin'e doğru atıldım. Beni tutan adamlardan birini savuşturup boşta kalan elimle diğerinin belindeki silahı aldım. Tek hamlemle kafasına sıktım. Odanın dışında başka silahlar patlamaya başladı. Gelenler adamlarım olmalıydı. Diğer adamlar kapıya doğru koştular. Semih adamlarının onu bırakıp korkak tavuk gibi kaçtığını gördüğünde Derin'i bırakıp diğer yöne doğru koşmaya başladı.
Uzanıp Derin'i kollarımın arasına aldım. "İyi misin?"
"Sanırım." Saatlerdir Semih'ten işkence görüyordu. Bu şartlar altında ne kadar iyi olabilirdi ki?
"Burada beklemeni istiyorum. Sakın kıpırdama. Seni almak için geri geleceğim"
"Lütfen Emir beni bırakma lütfen." Onu bırakmamı istemiyordu ama gidip Semih'i bulmalıydım. Sonra da cezasını vermeliydim.
"Gitmek zorundayım Derin. Lütfen bana güven." Dudaklarımı başına götürüp onu alnından öptüm. Bu kadar cesur olduğu için onunla gurur duyuyordum.
"Lütfen bana güven. Burada benim dönmemi bekle. Bunu benim için yapar mısın?"
Kafasıyla onayladı. "Aferin kızıma." Yerde yatan ölü adamın silahını ona uzattım. "Eğer tanımadığın biri sana doğru gelirse silahı ona doğru tutup tetiği çekmeni istiyorum."
"Emir yapamam. Ben böyle bir şey yapamam." Ondan çok şey istediğimi biliyordum. Ama onu savunmasız bırakmazdım. Bir an önce gitmezsem Semih'i kaçıracaktım.
"Derin. Birazdan eve gideceğiz. Sana söz veriyorum."
Derin
Kalbim korku ile dolup taşıyordu. Emir, Semih'in kaçıp gittiği kapıdan beni yalnız bırakıp kaybolmuştu. Onu öldüreceğine neredeyse emindim. Daha az önce gözlerimin önünde Semih'in adamlarından birini öldürmüştü. Emir soğuk kanlı bir katil gibi adamı tereddüt etmeden alnından vurmuştu. Eğer o öldürmeseydi de Semih boğazımı kesecek bu sefer de ben ölecektim.
Beni elimde silahla bırakıp gitmesinin üzerinden birkaç dakika geçmişti. Yalnızdım. Ama eğer şu kapıdan Semih'in adamlarından biri gelirse ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Gerçekten birini öldürebilir miydim? Birden koridordaki silah sesleri artmaya başladı. Birileri bana doğru yaklaşıyordu. Elimdeki silahla birlikte ellerim titriyordu. Tek isteğim kapının açılması ve gelen Emir olmasıydı. Semih'in katili olup olmaması umrumda bile değildi. Sadece gelip beni buradan çıkarmasını istiyordum.
Birden kapı açıldı ve içeriye daha önce hiç görmediğim, iri yarı bir adam girdi. Bu adam Semih'in adamı mı yoksa Emir'in adamı mı en ufak bir fikrim yoktu. Emir'in verdiği silah ellerimin arasındaydı ve adama doğrultmuştum. "Beni vuracak mısın küçük hanım?" Donup kaldım. Hiç bir şey yapamadım. Yanıma yaklaştı ve beni kolumdan tutup diğer tarafa doğru savurdu. Kesinlikle dost canlısı görünmüyordu. Gücüne karşı koymam imkansızdı yerde kafamı tutarak hayatta kalmaya çalışıyordum.
Adamın arkasından odaya başka biri girdi. Silah sesini sadece birkaç adım ötemde duydum. Önümdeki adam kanlar içinde yanıma düştü. Biri beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Gözlerimi açtım. Beni kaldıran kişi Ali'ydi.
"Seni buradan çıkarmamız gerek."
"Ama Emir. Semih'in peşinden gitti."
"O başının çaresine bakabilir. Seni buradan çıkarttıktan sonra ben de onun peşinden gideceğim. Hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik
RomanceDerin aynı anda hem ailesini hem de sevgilisini kaybetmiştir. Yalnız başına geçirdiği seneler sonunda hayatını aşka kapatmıştır. Beklemediği bir zamanda gizemli bir adam karşısına çıkar ve ona hayatı ile ilgili bilmediği bir gerçeği anlatır. Bu adam...