Emir
Bir sonraki gün adamlar beni almaya geldiklerinde ayağa kalkmak için kendimde kuvvet bulamadım. Beni sürükleyerek ringe bıraktıklarında Theo'nun mikrofondan kavganın başladığını anons ettiğini zor zar duydum. Kalabalık coşku ile bağırıyor, isimlerimizi haykırıyordu. Karşımdaki adamı tanımıyordum. Bir gece öncekinin aksine oldukça iri yarı bir tipti. Dövüşmek için kendimi toplamak zorundaydım. Ama ilk darbeyi alıp ringin sağ köşesine savrulana kadar kendime gelemedim.
Toparlanmak için kafamı kaldırdığımda gözlerim tanıdık bir çift gözle buluştu. Karşımda duran kişi Derin olabilir miydi? Sarışın bir kadın korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamak için yanındakilere göz attım. Yanında oturanlar o şerefsiz prens ve kılık değiştirmiş Ali'ydi. Prensi konuşturup buraya gelmiş olmalıydılar. Derin'in burada olması çok tehlikeliydi. Korku ile ona geri baktığımda dudaklarından dökülen sözleri farkettim.
"Emir, lütfen kalk." Kalkıp dövüşmemi istiyordu. Ama bir kelime daha ederse Theo fark edebilir ve kendini ele verebilirdi. Rakibim arkamdan yaklaşırken tüm gücümle ayağa kalktım.
Derin'in karşısında nasıl dövüşebilirdim ki? Derin'in bir canavara dövüşmemi izlemesine izin vermezdim. Rakibim boşluğumdan tekrar yararlanarak suratımın ortasına bir yumruk geçirdi. Burnumdan oluk oluk kanlar akmaya başladı. Derin'in bulunduğu yere tekrar baktığımda gözlerinden dökülen yaşları farkettim. Eğer dövüşmezsem ikimiz de ölecektik. Derin için kendimi toparlayıp karşımdaki adamı öldürmekten başka çarem yoktu.
Karşımdaki adam kazandığına inandığı bir anda iki elimi açıp beline sarıldım. Onu yere indirip ardı ardına yumruklarımı geçirmeye başladım. Yüzünden boşalan kanlar yerleri kaplamıştı. Adamı öldürmeden ama kendini toparlayamacak bir hale geldiğinden emin olduktan sonra üzerinden kalktım.
Derin dönüştüğüm canavarı gördüğünde benden nefret ediyor olmalıydı. Karşımdaki adamları öldüresiye dövdüğüm ellerimle tekrar ona dokunmama izin verebilir miydi?
Beni ringe getiren adamlar tekrar kollarımdan tutarak geri götürdüler.
"Yüzünü şurada yıka. Sonra da üzerine şunları giy. Patron seni kumarhanede görmek istiyor."
Söyledikleri gibi üzerimdeki kanları temizleyip getirdikleri kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra beni tekrar zincire bağlayıp kumarhaneye geri götürdüler. Gösterdikleri yere bitik bir şekilde oturdum. Gözlerim Derin ve Ali'yi arıyordu. Sonra onları kumar masalarının birinin başında gördüm. Derin sarı saçları ile bambaşka bir insan gibi görünüyordu. Üzerinde dar ve sırtı açık bir elbise vardı. Yanından geçen herkesin gözlerini onun üzerinde gezdirdiğini görmek canımı sıkıyordu. Yanlarında Jos ve Theo da vardı. Jos'un eli Derin'in belindeydi. Dişlerimi sinirle sıktım. Zincirlerimden kurtulup o adamı ellerimle parçalamak istiyordum.
Theo konuşma yapmak için elindeki kadehe vurdu. "Değerli misafirlerim. Bu gece özel bir gece. Prens beni bu geceki bahisleri arttırmam için ikna etti. Kazanan alacağı para ödülünün yanında en değerli dövüş esirimi de alacak. Emir Çetinkaya bu gece kazanan kişi ile eve dönecek."
Derin
Emir'i günler sonra ilk gördüğümde rahatlamış olmalıydım ama saniyeler sonra üzerindeki kanı fark ettiğimde endişe ve korkudan başka hiç bir şey hissetmedim. Çok fazla yara almıştı. Gözleri benimle buluştuğunda farklı görünmeme rağmen ben olduğumu ilk saniyeden anlamıştı. En az benim onun için olduğum kadar o da benim için endişeliydi. Ona koşup sarılmak istedim. Ama düştüğü yerden bile kalkamazken canı tehlikedeydi. Yüzüme bakarken ona sessizce yerden kalkmasını söyledim. Canı için dövüşmek zorundaydı. Hayatta kalmak için dövüşmesi gerekiyordu.
Tabi ki onu başka birini gözlerimin önünde öldüresiye döverken görmek zordu. Ama eğer onu bu hayatta tutacaksa buna katlanmak zorundaydım. Dövüş bitip Emir geldiği gibi gittikten sonra Theo yanımıza gelip kumar için ana salona geçmemizi söyledi. Theo gittikten sonra Jos'un kulağına eğilip konuşmaya başladım.
"Planlar değişti Jos. Bu gece Emir bizimle gelecek?"
"Nasıl olacak bu Derin? Kendini öldürtecek misin?"
"Hayır ama sen ölmek istemiyorsan Theo'yu kumarda kazananın paranın yanında en iyi dövüşçüyü de alıp gitmesi için ikna edeceksin."
"Derin ben bunu yapamam. Theo şüphelenir."
"Şüphelenmemesini sağla o zaman. Eğer hayatta kalmak istiyorsan."
"Derin farkında değil misin? Eğer ağzımı açarsam burada ilk ölecek kişi sensin."
"İkinci kişi de sensin Jos."
"Bunca şeyi riske attığıma değmezmişsin. Ama seni hala istiyor olmama engel olamıyorum. Eğer Theo'yu ikna edersem, buradan ayrıldığımızda benimle geleceksin. Eğer bana bir yanlış yaparsan Theo Emir'i serbest bıraktığı saniye her şeyi ona anlatırım. İkiniz de ölürsünüz."
Eğer Jos ağzını açarsa bunca şey boşa gidecekti. Onunla bir anlaşma yapmak zorundaydım. "Anlaştık."
Jos ve ben önde, Ali arkada kumar oynanan salona geçtik. Poker masalarının birinin başında duruyorduk. Jos, dakikalarca dil döktükten sonra elinden geleni yapıp Theo'yu ikna ettiğinde planın ilk adımı başarıya ulaşmıştı. Theo'nun sözleri karşısında Ali neler olduğunu anlayarak kulağıma fısıldadı.
"Seni korumam için plandan bana da bahsetmen gerekir."
"Her şey çok hızlı gelişti. Bu gece Emir'i buradan çıkartacağız."
"Bunu başaracağımıza emin misin?"
"Eminim." Emin değildim. Sadece emin olmak istediğim için öyle söyledim. Emir salona getirilmişti. Zincirlere bağlı bir sandalyede oturuyordu. Theo tekrar yanımıza geldiğinde tüm dikkatimi verip oyuna dahil olmak istediğimi söyledim.
"Ah bu kadınlara uygun bir oyun değil ama güzelim. Neden yanımda durup bana şans getirmiyorsun?" Theo lakayt bir şekilde elini omzuma doladı.
"Gerçekten bu söylediklerin çok saçma. Kumarhanende sadece erkekler oynayabiliyorsa neden beni buraya davet ettin?"
"Bu sert yanını çok sevdim. Nasıl istersen güzelim. Gel yanımdaki koltuğa geç." Theo cebinden yüklü miktarda para çıkartıp masanın ortasına attı. Ben de ondan sonra çantamdan benzer miktarda bir para çıkartıp masaya koydum.
Dağıtıcı önüme iki kart koyduğunda önümde as ve bir maça dört vardı. Dağıtıcıdan başka bir kart istedim. 21'i elde ettiğimde Theo şaşkınlık içinde bana döndü. "Acemi şansı diyebilir miyiz?" Şüphesini çekmek istemediğim için kafamı salladım. Acemi şansı falan değildi. 21 sevdiğim ve oynadığım bir oyundu. Kazanacağıma inanarak oynamaya devam ettim. Ben birkaç kez daha kazandıktan sonra Theo'nun ne sabrı ne de parası kalmıştı.
"Bak sana ne söyleyeceğim. Bu son oyun olsun. Ya kazandıklarının yanında en büyük ödülü alırsın, ya da kazandığın her şeyi geri verirsin ve oyunu burada bitiririz. Ne dersin?"
Aradığım şans karşıma gelmişti. Ama kaybetmem demek Emir'i burada bırakıp gitmem demekti. Yine de şansı kullanmak zorundaydım. Elini sıkıp teklifini kabul ettiğimi söyledim.
Kartlar tekrar dağıtıldığında önümde kraliçe ve bir beşli vardı. Elimdekiler iyi değildi. 21'i geçme ihtimalim de oldukça yüksekti. Emin olmayarak dağıtıcıdan tekrar bir kart istedim. Gelen kart altıydı. Toplam 21 ediyordu. Yine kazanmıştım.
Theo mutsuz bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Ben sözünün eri bir insanımdır. Bu gece sen kazandın güzellik."
Emir'i yanımıza getirip zincirlerini açtılar. Hemen yanımda şok içerisinde duruyordu. Ona bu kadar yakın olduğum için kendimi kaybetmek üzereydim.
"Seni tanımak güzeldi. Buraya daha sık gelmeni bekliyorum." Salonun kapısından Emir ile birlikte çıktık. Jos ve özel koruması olarak tanıttığımız Ali arkamızda kaldılar.
Asansörü beklerken Emir de ben de kimliklerimizi son saniyeye kadar belli etmemek için kendimizi tutuyorduk. İçeriden aniden silah sesleri gelmeye başladığında Emir üzerime kapandı. Birkaç saniye sonra karşımızda Theo silahını bize doğrultmuş duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik
RomanceDerin aynı anda hem ailesini hem de sevgilisini kaybetmiştir. Yalnız başına geçirdiği seneler sonunda hayatını aşka kapatmıştır. Beklemediği bir zamanda gizemli bir adam karşısına çıkar ve ona hayatı ile ilgili bilmediği bir gerçeği anlatır. Bu adam...