Emir
Babam gelip seneler önce yaptığı bir anlaşma yüzünden evlenmem gerektiğini söylediğinde sinir krizi geçirmiştim. Babam tüm işleri beş sene önce üzerime yıktıktan sonra şimdi gelip evlenmek zorunda olduğumu söylüyordu. Beş senedir köpek gibi çalışıyordum. Gecem gündüzüm olmadan hem de. Tek keyfim gün sonunda farklı bir kadınla birlikte eğlenmekti. Şimdi evlilik nereden çıkmıştı ki?
"Neden evlenmek zorundayım bari bunu açıkla."
"İşlerimizi riske atmak istemiyorsan evlenmek zorundasın. Beş yıl önce ailemizi kurtarmak için böyle bir anlaşma yaptım. Şimdi sana söylediğim kızla evlenmek zorundasın. Böylece onun ailesinden kalanları da ailemize katarak güçleneceğiz. Her şey bizim çıkarımıza olacak."
Telefonunu uzattı. Ekranda bir kızın fotoğrafı vardı. 20li yaşlarda siyah saçlı beyaz tenli bir kız, bir okulun bahçesinde yürüyordu. "Bununla mı evleneceğim yani?"
"Evet beğenmedin mi?"
"Hayır beğenmedim." Normal sıradan bir kızdı. Ayrıca evlenmek son istediğim şeydi.
"Beğenip beğenmemen önemli değil. Nikah olduktan sonra hayatını yaşamaya devam edebilirsin."
"Neden ben evleniyorum. Benim yerime Sarp evlense ya?"
"Olmaz. İşlerin başında da sen olduğun için doğrusu senin evlenmen."
"Kızın yalnızca bizim ailemizden biriyle evlenmesi yeterliyse Sarp'ın evlenmesini uygun görüyorum."
Babam sinirlenmişti. Her ne kadar artık işlerin başında ben olsam da yaptığı eski salak anlaşmalara da uymak zorunda olduğumu biliyordum. Daha fazla karşı çıkmadım. Babam haklıydı. Bunu bir iş olarak görmeliydim. Evlensem bile hayatımı yaşamaya devam edebilirdim.
"Kız biliyor mu anlaşmayı?"
"Hayır bilmiyor."
"Kız nerede?"
"Barcelona'da yaşıyor tek başına."
"Ne diyeceğim? Benimle gelmez ki?"
"Ne dersen de. Gelmek zorunda. Her şeyini kaybetmek istemiyorsa o da bu anlaşmaya uymak zorunda. Gelecek hafta 22 yaşına giriyor. Sonra tüm parası bankada dondurulacak. Anlaşma böyle. Paraya erişmek için onun da sana ihtiyacı var."
Kafamla onayladım. Her şeyi planlamak için adamlarıma haber verdim. Kızı doğum gününde paketleyecektik. Birkaç gün sonra arkadaşlarının onun için bir parti düzenlediğini öğrendim. Parti için yat aradıklarını da öğrenince marinedeki yat brokerına para vererek benim teknemi tutmalarını sağladım.
Her şey planladığı gibi gidiyordu. Doğum günü gününde bir sürü saçmasapan tip yata doluşmuşlardı. Güzel kızlar da vardı. Adamlarımla biraz güvertede takıldık. Üniversiteli kızlar çevrelerindeki oğlanlardan sıkılmış olacaklar ki üzerimize atlıyorlardı. Kargaşadan bunalıp doğum günü kızı gelene kadar odamda çalışmaya karar verdim.
Odama girdiğimde yatağın yanındaki aynanın önünde esmer bir afet duruyordu. Daracık elbisesinden taşan göğüslerinden gözlerimi bir süre alamadım. Bu kadın her kimse bu odadan sağlam çıkabileceğine söz veremezdim.
"Sen kimsin? Ne işin var burada?"
"Asıl sen kimsin? Burası benim odam." diye çıkıştım. Kaşar odama girmiş benden hesap soruyordu.
Cevabım karşısında şaşkınlıkla dudağını ısırdı. Demek buraya girmemesi gerektiğini biliyordu. Partidekilerin büyük çoğunluğu türk olduğu için türkçe konuşmasına şaşırmamıştım. Yavaşça yanına yaklaşıp onu yakından incelemek istedim. Ben ona yaklaştıkça o geriye doğru hareket ediyordu. Korkmuş küçük bir serçe gibiydi.
"Korkuyor musun?"
Cevap vermedi. "Sana korkuyor musun dedim." Artık yükselen sesimden daha çok korkmuş görünüyordu. Ama yine de büyük ihtimalle cesur görünmek isteyerek "Hayır" dedi.
"Lütfen." Bu kadar mı? Bana yalvarmaya başlamıştı. Cümlesini tamamlaması için onu biraz itelemek zorunda hissettim.
"Lütfen ne? Lütfen beni öp mü yoksa lütfen beni sik mi?"
Sözlerim korkusunu körükledi. "Lütfen, beni bırak." Sesi oldukça kırılgan çıkmıştı. Ona zorla bir şey yapacak değildim.
"Seni bırakmamı istediğini söylüyorsun ama bedenin farklı bir şey söylüyor. Farkında mısın?"
Parmaklarımı göğüsleri üzerinde gezdirdim. Bırakmamı istese de benden etkilendiğini gizlemekte zorlanıyordu. Parmaklarımın altında kabaran göğüs uçlarını hissedebiliyordum.
Sonra asıl amacımın müstakbel eşimi bulmak olduğunu hatırladım ve onu serbest bırakmaya karar verdim. Yukarıda üzerime atlayacak bir sürü kadın vardı. Bu kadının tanımadığı bir adamla yatacak kadar rahat olduğunu sanmıyordum.
Kadın tam odayı terk edecekken içeri Ali girdi.
"Kızı bulamadım."
"Her yere baktın mı? Kendi doğum gününe gelmeyecek hali yok."
O an odadaki kızın yüzündeki değişim dikkatimi çekmişti. Bir şeyler saklıyor gibiydi. Doğum günü kızını tanıyor olabilirdi.
"İyi de sen kızı bulmuşsun işte."
Karşımda duran afet müstakbel karım olabilir miydi? İyi de babamın gösterdiği fotoğrafla karşımda duran kadının alakası bile yoktu. Gerçi ikisi de esmer ve hemen hemen aynı kilolardaydı. Ama karşımda duran kadın kıvrımlı vücudu ve o ilgi çekici kalçalarıyla bambaşka bir şeydi.
Emin olmak için "Derin sen misin?" diye sordum.
"Hayır ben Derin değilim." Kesinlikle yalan söylemeyi beceremiyordu.
Ali ile aynı anda bir kahkaha patlattık. Aradığımız kişiyi bulmuştuk.
Her şey plana göre işliyordu. Partiye gelen elemanları yeni gelen tekneye sevk ettik. Derin'in arkadaşlarını da adamlarım baştan çıkarıp deli gibi sarhoş etmişlerdi. Kimsenin şu an doğum günü kızını arayacak durumu olduğunu sanmıyordum.
Derin şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Ona her şeyi akşam yemeğinde anlatacağımı söyledim. Ali'ye onu yan odaya götürmesini emir verdim. Karşı çıksa da çaresizce Ali'yi takip etti.
Bir süre sonra Ali yanıma döndü. "Patron kızı yan kamaraya yerleştirdim."
"Kapısını da kilitleseydin. Şimdi kaçmaya kalkar kendine bir zarar verir falan uğraşmayalım."
"Ooo patron daha ilk günden yenge için endişeleniyor musun?"
"Kapa çeneni de kafanı patlatmayayım." Tek istediğim ben işlerimi yaparken orada uslu uslu oturmasıydı. Ya da ben onu oturtmasını bilirdim.
...................................................................................................
Sizce Emir'in Derin'e aşık olmasına kaç bölüm vardır? :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik
RomanceDerin aynı anda hem ailesini hem de sevgilisini kaybetmiştir. Yalnız başına geçirdiği seneler sonunda hayatını aşka kapatmıştır. Beklemediği bir zamanda gizemli bir adam karşısına çıkar ve ona hayatı ile ilgili bilmediği bir gerçeği anlatır. Bu adam...