Derin
Çok büyük bir hata yapmıştım. Emir'in beni öpmesine izin verdiğim yetmezmiş gibi bir de ona karşılık vermiştim. Beni onla evlenmeye zorlayıp hayatımı altüst eden canavara karşı duygular besliyordum. Hem de hiç hissetmediğim duygular.
Bana her yaklaştığında, nefesini tenimde her hissettiğimde sanki mantığım kendini kapatıyordu. Kerem ile çok farklıydı. Kerem'i safça seviyordum. O bana dokunduğunda böyle şeyler hiç hissetmemiştim. Ama onunla olmak doğru olandı. Çocukluğumdan beri Kerem oradaydı. Ama Emir ile olan şey bambaşkaydı. Kerem de çok yakışıklı bir erkekti ama Emir sanki zehirli kırmızı bir elma gibiydi.
Sanki onun manyetik alanına girince uzak durmak imkansızdı. Onu istiyordum. Deli gibi bana dokunmasını istiyordum. Elleri vücudumun üzerinde gezinirken hissettiklerim hiç bir şeyle kıyaslanamazdı. Onu bu kadar istediğim için kendimden nefret ediyordum. Kerem'e ihanet ettiğim için kendimden nefret ediyordum. Ama ölü bir adama ihanet edebilir miydim ki? Kerem olmasa da Emir bana yaptıkları yüzünden bir canavardı. Ya da hiç kimsesi olmayan bir kız için gelen bir beyaz atlı prens olabilir miydi?
Alıkonulmadan önce hayatım çok mu güzeldi sanki? Tamamen yalnızdım. Tabi ki arkadaşlarım vardı ama kalabalıklar içinde bile yalnızdım. Sadece evden okula gidip geliyordum. Her günüm birbirine benziyordu. Annemle babamın anılarına sarılıp uyuyordum. Ama şimdi burada Emir ile olmak o kadar da kötü değildi. Beni Roma'da gezdirmiş, çok güzel bir pizzacıya götürmüştü. Küçücük bir dükkanda hayatımda yediğim en lezzetli pizzayı yemiştim. Dükkanın sahibi söylediklerini anlamasam bile Emir'i görünce çok sevinmişti. Onu insanlara kaba davranan biri olarak düşünüyordum ama ihtiyacı olan insanlara karşı sevgi dolu ve cömert davranması çok hoşuma gitmişti. Daha önce annemle babamın beni götürdüğü dondurmacıda bana dondurma almıştı. Benim için sabırla turist kuyruklarını beklemişti ki bu onun gibi birinin normalde yapacağı son şeydi.
Ayrıca ona yapışıp duran arkadaşı Ecem'i görünce hissettiklerim neydi? Sapsarı saçlı ve inanılmaz bakımlı bir kızdı Ecem. Her erkeğin aklını başından alabilecek büyüklükteki göğüslerini her giydiği kıyafette sergiliyordu. Kesin Emir ile yatmışlardı. Aralarındaki enerji ve Ecem'in onu tekrar isteyen vücut dilinden bunu söylemek çok kolaydı.
Kesinlikle Emir'e karşı bazı duygular besliyordum. Tekneye geldiğimizde ondan uzak durabilmek için doğrudan kamarama gittim. Yatağıma uzanıp uyumaya çalıştığımda tek düşünebildiğim beni öpüşüydü. Dudaklarımız birbirine ilk değdiğinde onu itmem gerekirdi. Ama yapamamıştım. O kadar güzel hissettirmişti ki kendimi akışa kaptırmıştım. Tüm bu düşüncelerimin arasında uyuyup kalmıştım.
Uyandığımda yeni bir gün olmuştu. Tahminlerime göre de yola çıkmıştık. Tekne hareket ediyordu. Neler olduğunu öğrenmek için güverteye çıktım. Emir bilgisayarı ile masaya oturmuş kahvesini içiyor ve bir şeyler çalışıyordu.
"Günaydın."
Beni görünce yüzüne sıcak bir gülümse yerleştirdi. "Günaydın. İyi uyudun mu?"
'Hayır seni düşünmekten gözüme uyku girmedi. Sonra da uyuyakalmışım.' Tabi ki bunu demedim. Bunun yerine "Evet her zamanki gibi." dedim.
"Kahvaltı için seni bekledim. Hadi yukarı çıkalım."
Birlikte üst kata çıkıp kahvaltı sofrasına oturduk. En son söylediklerimi dinlemişti. Kahvaltı öncekinden çok daha küçük bir masaya hazırlanmıştı. Masada normal iki kişilik bir kahvaltı vardı.
Gülümsedim. "Bu masa çok daha iyi görünüyor."
"Beğenmene sevindim."
Teşekkür edip yemeğe koyuldum. "Buradan uçakla ayrılacağımızı düşünüyordum. Planda değişiklik mi oldu?" Bana buraya gelirken Roma'nın son durak olduğunu söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Evlilik
RomanceDerin aynı anda hem ailesini hem de sevgilisini kaybetmiştir. Yalnız başına geçirdiği seneler sonunda hayatını aşka kapatmıştır. Beklemediği bir zamanda gizemli bir adam karşısına çıkar ve ona hayatı ile ilgili bilmediği bir gerçeği anlatır. Bu adam...