8

2K 43 2
                                    

Derin

Emir'in dediklerini yapmaktan başka çarem yoktu. Gitmeme asla izin vermeyecekti. Zaten ne beni bekleyen bir ailem ne de kaybedecek bir şeyim vardı. Bu zorunlu evliliğe sürüklenmekten başka hiç bir seçeneğim yoktu.

Emir öğleden sonra Monte Carlo'dan ayrılırken bana bir nişan yüzüğü verdi. İtiraf etmekten nefret etsem de hayatımda gördüğüm en harika şeylerden biriydi. Hiç bir zaman materyalisttik bir insan olmamıştım. Ama yüzük tek kelimeyle nefes kesiciydi. Kocaman oval bir pırlanta, daha küçük pırlanta taşlarla sarılı bir banda oturtulmuştu. Parlaklığı bakan kişinin kilometrelerce öteden bile gözünü alabilirdi.

Yine de onun karısı olma fikrine ısınamamıştım. Sanki kardeşi ile evlenmek daha kolay olurdu. O delici bakışlarından yakında kurtulacağımı düşünüyordum. Ama hayatım yakında hiç de düşündüğüm gibi olmayacaktı. Yüzüğü takmam konusunda ısrarcı olunca onu daha fazla kızdırmak istemedim. Okulumdan mezun olmama izin vermişti ve daha fazla ona ters düşüp hayatımı karartmasını izlemek istemiyordum.

Kutuyu açıp yüzüğü geri çıkarttım. Tekrar ışıl ışıl karşımda duruyordu. Yüzüğü parmağıma taktım.

"Aferin kızıma." Sanki itaatkar bir köpekmişim gibi beni telkin ediyordu.

Yanımıza Ali geldi. Çalışmaları gerektiğini söyleyerek Emir ile çalışma odasına geçtiler. Ben de ana salonda tek başıma kaldım. Oldukça fazla boş vaktim vardı ve yapacak bir şeyim yoktu. Biraz kafamı dağıtmak için mutfağa gitmeye karar verdim. Belki en sevdiğim çikolatalı kurabiyelerden yaparım diye düşündüm.

Teknenin mutfağı da geri kalan yerleri gibi mükemmel bir tasarıma sahipti. Normal bir evin mutfağından katbekat güzeldi. Mutfakta çalışan görevliler beni görünce şaşırdılar. "Sizin için ne yapabiliriz Derin Hanım?"

Gülümseyerek cevap verdim. "Hiç bir şey. Ben sadece çok sıkıldım ve burada annemin çikolatalı kurabiyelerinden yapabilir miyim diye soracaktım." Onlar da gülümseyerek bana cevap verdiler. "Derin Hanım bize hiç bir şey sormanıza gerek yok. Ne isterseniz yapabilirsiniz." dedi içlerinden biri. Malzemeleri bulmam için bana yardım ettikten sonra akşam yemeği için hazırlanmaya başladılar. Ben de her zamanki tarifi uyguladım. Bu kurabiyeyi annemle birlikte küçüklüğümden beri yapardık. Annem muhteşem bir aşçıydı. Tabi bana her şeyi öğretecek kadar zamanımız olmamıştı. Bu tarifi de onunla birlikte yapa yapa öğrenmiştim. Bana miras bıraktığı bir hediye gibiydi benim için.

Kurabiyeleri fırına soktuktan sonra zamanlayıcıyı 10 dakikaya ayarladım. Dağıttığım malzemeleri toplamak için tezgaha geri döndüğümde zaten çoktan hepsi toplanmaya başlamıştı. "Siz keyfinize bakın zaten yoruldunuz."

"Hiç yorulmadım çok kolay bir tarif bakalım beğenecek misiniz?"

"Şimdiden çok güzel kokuyor Derin Hanım. Bize de yetecek kadar var mı?"

"Evet herkese yetecek kadar var." diyerek gülümsedim. Fırını kontrol etmek için yanına geri döndüm. Kurabiyelerin rengini kontrol etmek için yere kadar eğildim. O ara mutfağa birinin geldiğini duydum. "Derin Hanım kaçmış sanırım. Her yerde onu arıyorlar ama yok. Emir Bey yine çok sinirli." Konuştukları kişi tezgahın arkasında kaldığım için benim orada olduğumu görmemişti. Mutfaktakiler hep bir ağızdan gülmeye başladılar. "İyi de Derin Hanım burada."

"Nerede?" Ayağa kalktığımda haberi veren görevlinin yüzündeki hafif şok ifadesini gördüm.

"Buradayım."

"Derin Hanım her yerde sizi arıyorlar. Ben gidip hemen haber vereyim."

"Gerek yok. Ben şimdi gidiyorum." Benden önce gitmesine engel oldum. Mutfaktakiler sıcak kurabiyeleri bir tabağa dizmeme yardım ettiler. Geri kalanları çalışanlara bırakıp merdivenlerden yukarı ana salona çıktım. Emir ve Ali telefonla konuşuyordu. Emir sinirli ama daha çok endişeli görünüyordu. İkisi de beni görünce hayalet görmüşe döndüler.

Zorunlu EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin