MERHABA ARKADAŞLAR :) ÖNCELİKLE OYLARINIZ VE YORUMLARINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. 15 OYDAN SONRA YAYINLAYACAĞIMI SÖYLEMİŞTİM VE İŞTE YENİ BÖLÜM :) BEN KONUŞMAYAYIM DAHA FAZLA HEPİNİZE İYİ OKUMALAR.
OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. +15 VOTEDEN SONRA YENİ BÖLÜM GELİR. :)
————————————-
Herkes değişken ruh haline sahiptir. Bir anda mutlu olup bir anda üzülenler, bir anda gülerken bir anda ağlamaya başlayanlar... Bunların arkasındaki sebeplerin insanları yavaş yavaş delirttiği düşünülür, ama bence bunların hepsi bir insanın aklının başında olduğunun belirtisidir. Tabi bir yere kadar. Sadece bu tarz duygu değişimleri insanı delirtmek için yeterli değildir ama zamanla bunlar davranışlara da yansıyorsa hemen o kişiye "deli" teşhisi konur.
Bunların doğru olduğunu düşünmüyorum. Eğer öyle olsaydı Güven'i şimdiye kadar çoktan bir deli hastanesine kapatmaları gerekirdi. Çünkü bir insan dakikalar içinde altı yedi duygu arasında geçişler yapamazdı. Yani bu normal değildir değil mi?
Bana sevgiliyiz dememişti, evet cevap vermediği için üzülmüştüm anında aklımda bir sürü şey dolanmaya başlamıştı, çeşitli senaryolar kurmaya başlamıştım ama sonrasında söyledikleriyle birlikte bütün düşüncelerim endişelerim yok olmuştu. Kendi içinde nasıl bir savaş veriyordu bilmiyordum ama bilmeyi çok isterdim. onu bu kadar soğuk, mesafeli, anlaşılmaz, gizemli ama bunlara rağmen bir o kadar da çekici yapan şeyleri çok merak ediyordum. Onun da herkes gibi sırları vardı bu çok belliydi. Herkesten gizlediği, belki kendisine bile hatırlatmak istemediği, kabullenemediği olaylar vardı. şu anki umudum bir gün bana güvenip bunların hepsini kendi isteğiyle anlatmasıydı.
Aslında şöyle bir düşününce o benim hakkımda gereğinden fazla şey biliyordu ama ben onun hakkında sadece birkaç şey biliyordum. Eve gittiğimde bunları bir liste halinde yazmam gerektiğini düşünüp şu ana döndüm. Yani Güven'in bacağında yattığım ana...
- Sana çok sinirliydim ama o söylediklerinin şaşkınlığını hala üzerimden atabilmiş değilim.
Güven'e baktım. Dolgun dudakları, ela gözleri, gözlerine kadar inen saçları... Kusursuzdu, mükemmeldi. Onu hak etmek için ne yapmıştım? Bu yakışıklı çocuk gerçekten benim sevgilim miydi?
- Bu kadar şaşıracağını bilseydim söylemezdim." Deyip saçlarımı okşamaya başladı.
- Sen böyle şeyler söyle ben şaşırmaya razıyım." Deyip gülümsedim. O da gülümsedi. Ah o gülümsemesi...
"Sen benim Ay Işığı'msın." Dedikten sonra şaşkınlıktan kıpırdayamamıştım bile. Saçlarımı öptükten sonra elimden tutup arabaya bindirmişti. Ben konuşana kadar yarım saat geçtiğinden emindim. Annemi aramam gerektiğini Güven söylemese onu bile unutmuştum.
Şimdi karşımızda sonsuz bir orman görüntüsü vardı. Bu çocuğun orman sevgisi nereden geliyordu bilmiyordum ama hoşuma gidiyordu. Sessiz, sakin ve ıssız. Kimse sizi rahatsız edemez. Tabi küçük canlılar dışında. Mesela şu an kolumdaki solucan gibi.
Solucan mı?
- Ayyy!!" diye bağırıp kolumdaki solucanı fırlattım ama aynı anda ayağa da kalkmıştım. Hatta kalkarken Güven'i de ittirmiş olmalıyım ki düşerken küfür etmişti.
- Yonca, ne yapıyorsun? Ne oluyor?" diye sorarken ayağa kalkıp hırçınlaşmış halimi sakinleştirmeye çalışıyordu. Kollarımı tuttu ama yine de o hızla geri çekilip kaşınmaya başladım. Arkamı döndüm.
- Baksana bir boynuma sırtıma falan. Bir şey gelmiş mi?" diyerek boynumu gösterdim.
Güldüğünü duyabiliyordum. Yaklaştı ve boynuma hızlı bir öpücük kondurdu.sonra ellerimi göbeğimde hapsederek belimden sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitGüven hayatıma girdiği anda bazı şeyler değişmeye başlamıştı. Bunu ilk zamanlar anlamamıştım ama geriye dönüp baktığımda gerçekler karşımda duruyordu. Kalbime girdiği anda ise ben değişmiştim. Her şekilde... O en umutsuz olduğum zaman karşıma çıkmış...