36.Bölüm

442 23 2
                                    

HEPİNİZE İYİ OKUMALAR :)

Rüyalar bilinçaltımızın ortaya çıkardığı şeylerdir diye birçok yerde söylerler. Hatta böyle olduğunu psikologlar kanıtlamıştır. Bana çoğu zaman saçma gelmiştir. Rüyanda savaş görüyorsan bilinçaltında savaşı mı düşünüyorsun yani? Ya da herkesle kavga ettiğini görüyorsun, kavgacı biri misin yani? Hep böyle düşünürdüm. Ama son zamanlarda böyle olmadığına inanmaya başlamıştım.

Çünkü Mehmet Bey'le konuştuğumdan beri rüyamda Güven'i görüyordum. Onu düşünerek uyuyordum, onu düşünerek uyanıyordum. Fiziksel sağlığımı düzeltirken ruh sağlığımı bozacaktım. O konuşmamızın üzerinden dört gün geçmişti ve ben bugün hastaneden çıkıyordum. Bu ameliyatın faydalı olduğunu söylemişlerdi. Kemoterapinin de bitmesine daha vardı. Ve evet, saçlarımda hala bone vardı ama çıkarılması gerekiyordu. Her an böyle gezemezdim. Buraya yatırıldığım günden beri aynaya bakmamıştım. Zaten bakabilecek gücü kendimde bulamamıştım. Ama artık zamanı gelmişti. Zayıfladığımı söylüyorlardı. Bakalım bir ayda neler değişmişti?

Sedef annemin yanında durmuş aynayı yavaşça kaldırıyordu. Sonunda kendime baktığımda şaşkınlıkla üzüntü arasında gidip geldim. Göz altlarım morarmıştı, yüzüm resmen içine çökmüştü. Elmacık kemiklerim belirginleşmişti. Gözlerimin maviliği bile sönmüştü. Kollarıma baktım, zaten delik deşikti iğneler yüzünden. Ben şaşkınlıkla sessizce kendimi incelerken annem konuştu.

- Güzel kızım, bunlar geçici biliyorsun. Kendini toparlamana az kaldı. Bu hastalık geçiyor, biliyorsun değil mi?

Ona baktım. Gözlerindeki belirsizlik aslında onun da bu söylediklerine çok inanmadığını gösteriyordu. Sedef de gülümsüyordu. Odada başka kimse yoktu. Didem her gün gelmek istemişti ama ona artık tatil yapması gerektiğini söyleyip kovmuştum. Kız, benim yüzümden ne Rüzgarla vakit geçiriyordu ne Tunçla doğru düzgün takılabiliyordu ne de tatil yapabilmişti.

Derin bir nefes alıp elimi boneme attım.saçlarımın son halini görmek istiyordum. Yavaşça boneyi çekerken annemle Sedef nefeslerini tuttu. Gözlerimi kapadım. Tam boneyi tamamen çıkaracakken biri elimi tuttu. Gözümü açtım.

- Tatlım, bunu istersen sonraya bırak." Annemin elinden elimi kurtardım. Ona karşı yumuşuyordum ama yine de kızgınlığım geçmemişti.

- Bıraksam ne olacak, bir gün göreceğim.

Aynaya döndüm. Gözlerimi kapadım ve boneyi tek hareketle başımdan çıkardım. Sedef'in şaşkınlıkla çıkardığı sesi duydum. Annem saçımı görmüştü ama Sedef hep boneyle görmüştü. Gözlerimi açtım ve başıma baktım. Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Saçlarımın döküldüğünü biliyordum ama bu kadar döküleceğini düşünmemiştim. Normalde belime kadar uzanan gür saçlarım yerini kulaklarımın hemen altında biten yer yer seyrelen saç tellerine bırakmıştı. Gözlerim doldu. Saçlarım her zaman çok önemli olmuştu benim için. Yavaşça saçlarıma, kalan saçlarıma, dokundum. Elimi çektiğimde birkaç tel parmaklarım arasında kalmıştı. Gözlerimi kapatıp açtım. Annem yanıma otururken aynayı kaldırdılar. Sırtımı sıvazladı ve başını başına dayadı. Sedef'e baktım. Onun da gözleri dolmuştu. Ben bir keresinde ona saçımı kestirmem gerektiğini düşündüğümü söylemiştim o da karşı çıkıp "Asla kestiremezsin, izin vermiyorum bu saçlara kıyamazsın." Demişti. Benim saçlarımı benden çok seviyordu. Şimdi böyle görmek eminim benden çok ona dokunmuştur.

- Bu saçlarımın tamamen dökülmesi gerekiyor değil mi?" diye sordum anneme. Başını sallamakla yetindi. Parmaklarımdaki saç tellerini yere bıraktım. Elimi saçlarıma götürdükçe parmaklarımın arasında kalıyordu. "Gidelim artık anne."

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin