HERKESE MERHABA :) BİLİYORUM HERKES HİKAYEYİ UNUTTU ARTIK O KADAR ZAMAN GEÇMİŞ Kİ ÜZERİNDEN AYLARDIR YENİ BÖLÜM YOK BAŞLAYIP BİTİREMEMİŞTİM SINAVLAR YÜZÜNDEN. ARTIK İLK ZAMANKİ HEYECANI SİZE VERMEDİĞİNİN FARKINDAYIM HAKLISINIZ VE BUNUN İÇİN ÖZÜR DİLERİM AMA SİZDEN RİCAM BİRKAÇ BÖLÜM DAHA DAYANMANIZ. HİKAYEYİ 40.BÖLÜMÜNDE FİNAL YAPACAĞIM. YEDİ BÖLÜM DAHA OKUYUN SONRA BİTECEK :) HEPİNİZE ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM İYİ OKUMALAR :)
-----------------------------------------------------
Yarım kalmış bir hikayeyi kim tamamlayabilir? Esas kız, esas oğlan, yazar...? Peki ya siz kendi hikayenizi yazamamışsanız, en başından beri benim dediğiniz hayat aslında size ait değilse? Her şeyin çok güzel gittiği bir sürede hiçbir şeyin o mutluluğumuzu bozmasını istemeyiz. Ama en olmadık anda hiç aklımıza gelmeyecek kişiler yüzünden aniden hayatımız alt üst olabilir. O zaman suçlu kim olur, suçu kimde aramak doğrudur? Herkese gözü kapalı güvenen saf, iyi kalpli kişide mi yoksa onun bu saflığından yaralanıp kullanmak isteyen fırsatçı yalancı kişilerde mi?
Peki benim hikayeme bakacak olursak bu hikayenin suçlusu kim? Yazıp oynayan annem ve Güven mi yoksa onlara bu kadar güvenmiş olan ben mi? Artık kafamda milyonlarca soruyla tek başıma mücadele etmeye başlamıştım. Ne Güveni ne annemi görmek istiyordum. Hatta hiç kimseyle görüşmek istemiyordum. Annemle mecburen görüşüyordum sonuçta aynı evdeydik ama çok fazla konuşma geçmiyordu aramızda. Güven'i ise en son parkta konuştuğumuz zaman görmüştüm. O zamanın üzerinden bir ay geçmişti. Havalar artık fazla sıcaktı evde de durulmuyordu dışarıda da. Güvenle ayrıldıktan iki gün sonra eve geri dönmüştüm. Zaten başka şansım da yoktu. Babamla aram zaten iyiydi annem de üzgün olduğunu her fırsatta dile getiriyordu. Artık ilk günkü sinirim kalmamıştı, annemle aram düzeliyordu. Ama Güvenle aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Ayrılıktan sonraki gün kararımı uygulamaya başlamıştım. Kendime gelmiştim. Didemle ve Rüzgarla dışarı çıkıp eğlenmiştim. Sonraki gün de Sedefle buluşup bıraktığım antremanlarıma devam etmek için kursa gidip ismimi yazdırmıştım. Tekrar koşmaya başlamıştım. Tedavime de devam ediyordum. Kemoterapiye başlamışlardı, ilk başlarda yarımşar saatti yavaş yavaş artırmaya başlamışlardı. Haftada iki gün gidiyordum ve sonrasında çok bitkin oluyordum. Kullandığım ilaçlar da cabası. Mehmet Bey, Güvenle durumumuzu biliyordu sanırım çünkü hiç Güven'in konusunu açmıyordu. Her gittiğim zaman Güven orada mı acaba diye düşünmekten kendimi alamasam da sormuyordum. Açıkçası Güvenle ayrıldıktan sonra mesaj atmasını beklemiştim günlerce. Telefonun başında uyuyakalmıştım. Gündüz güçlü görünsem de geceleri yatağa girdiğimde aklıma Güven geliyordu, istemesem de kendimi ağlarken buluyordum. Durmadan bizi anlatan şarkıları bulup depresyona giriyordum. Bu böyle devam edemezdi biliyordum. Onu unutmam gerekiyordu. Bu sene okulda olmayacaktı. Sonuçlarının açıklanmasına çok az kalmıştı, tam tarihini bilmiyordum ama önümüzdeki hafta yerleştirme sonuçlarını öğreneceklerdi ve muhtemelen hiçbiri burada kalmayacaktı. Güven'in istediği bir üniversite yoktu neresi gelirse giderim demişti, eğer kazanamazsa da özele gidecekti. Babası ayarlamıştı bile. Çınar'ın da aynı düşüncede olduğunu biliyordum. Sedefle Çınar çok yakınlardı ama sevgili değillerdi. Sedef, Çınar'a onu sevdiğini söylemişti ama Çınar eğer gidersem bu ilişkiyi yürütemeyiz beni biliyorsun ben ciddi ilişkilere gelemem seni üzerim gibisinden şeyler söyleyip nazikçe reddetmişti. Sedef, bir hafta boyunca Çınarla konuşmamış, sürekli ağlamıştı. Ama sonra madem öyle biz de arkadaş kalabiliriz demişti ve şu an araları iyiydi. Çınarla görüşmemiştim. İkisi birlikte olduğu zaman gitmiyordum çünkü Çınar'ı görürsem kendimi tutamayıp Güven'i soracağımdan korkuyordum.
Şu an odamda oturmuş son sınıfın konularına bakarken kendimi oyalıyordum. Bu sene son sınıf olacaktım ve üniversite sınavı için bir yerden başlamam gerekiyordu. Şimdiye kadar ertelemiştim ama hiçbir şey ertelenmeye gelmezdi. Bunu öğrenmiştim artık. Saçlarımla oynarken çalışmaya nereden başlayacağımı bilmiyordum. Derslerim her zaman iyi olmuştu ama yaz tatili araya girdiği anda hepsini unutmuştum, artık geleceğe dair bir plan bile yapmıyordum. Ama böyle olmazdı, sonuçta ben inanıyordum artık bu hastalığı yenebilirdim. Aşk acısını atlatabildiysem bu hastalığı da atlatabilirdim. Peki aşk acısını atlatabildim mi? Muhtemelen hayır. Her an karşıma çıkacakmış gibi geliyordu ya da her arayanın o olmasını istiyordum. Bunlar kolay vazgeçilecek alışkanlıklar değildi. Değilmiş yani ben de yeni öğreniyordum. Sedef daha önce aşık olmuştu, şu anda da Çınar'a aşıktı bu çok belliydi. Zaten reddettiği bir şey de değildi. Ama ben ilk defa birine karşı böyle hissetmiştim. Duygularım birbirine girmişti, alt üst olmuştu. Değişik bir tatlılığı vardı. Birine ait olduğunu bilmek, birinin seni düşündüğünü bilmek, birinin sana değer verdiğini bilmek.... Her ne kadar ona inanmadığımı söylemiş olsam da içimde bir yerlerde biliyordum ki başlarda değil belki ama gerçekten sevilmiştim. Beni sevmişti. Buna inanıyordum. Çünkü bakışlarında o sevgiyi görmüştüm. Ama bu yaptıklarını unutturmuyordu. Keşke unuttursaydı. Bazı şeylerin telafisi olmuyordu ne yazık ki.
![](https://img.wattpad.com/cover/24482154-288-k313059.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitGüven hayatıma girdiği anda bazı şeyler değişmeye başlamıştı. Bunu ilk zamanlar anlamamıştım ama geriye dönüp baktığımda gerçekler karşımda duruyordu. Kalbime girdiği anda ise ben değişmiştim. Her şekilde... O en umutsuz olduğum zaman karşıma çıkmış...