4.Bölüm

1.7K 71 2
                                    

Zil çalar çalmaz saklandığım tuvaletten çıkıp sınıfa girdim. Sırf Güvenle karşılaşma ihtimalime karşın hemen koşup tuvalete saklanmış, zilin çalmasını beklemiştim. Çınar ayağa kalkmıştı ama beni görünce durdu.

- İyi misin?

- Evet. Eve gitmem gerekiyor. Çantamı alacağım."deyip yanından geçtim. Çantamı toplarken Didem bana döndü.

- Neler oluyor? Nereye?

- Annemin yanına gitmem gerekiyor. Aradı, sanırım bir sorun var. Çok önemli değil." Yalan söylemekten ne kadar nefret etsem de hastalığımı kimsenin öğrenmesine izin veremezdim.

- Boynundaki şişlik sanki artmış." Aylin odaklanmış boynuma bakıyordu. Bunu hatırlatması gerekiyordu sanki.

Hemen bir şey düşünmeye çalıştım ama geçiştirmenin daha doğru olacağına karar verdim.

- Genetik."diye saçma bir şey söyledim. "Yarın görüşürüz."deyip el salladım. Sınıftan çıkınca Çınar kolumu tuttu.

- Nereye?

- Eve gitmem gerekiyor dedim ya." Derken kolumu kurtarmaya da çalışıyordum ama pek faydası olmuyordu çünkü Çınar kolumu sıkıyordu.

- Boynun?" kaşlarını kaldırdı. Anlaşılan o inanmamıştı ama ona gerçeği söyleyecek değildim. Kolumu hızla çekip elinden kurtarmayı başarmıştım.

- Genetik. Şimdi gidebilir miyim? Annem bekliyor." Dedim.

Kafasını sallayıp önümden çekildi. Bu sefer daha dikkatli bir şekilde merdivenlerden indim. Bir Güven vakasıyla daha karşılaşmak istemiyordum. Bahçeye çıktığımda Gülen Grup, Çınar hariç toplanmış yine gülüyorlardı. Güven, gülmüyordu. Bir an düşününce dün gülmeyen kişinin Güven olduğunu fark ettim. Birden kafasını çevirip bana baktı. İstemeden göz göze gelmiştik. Anlık bir şokla yürümeyi bıraktım. Birkaç saniyelik bakışmanın sonunda ne yaptığımın farkına vardım ve gözlerimi kaçırıp yürümeye devam ettim. O gözleri yakından görmüştüm ve gerçekten çok soğuk bakıyordu. İnsanın neşesini kaçıracak türdendi.

Hastaneye geldiğimde hala ela gözleri düşünüyordum. Bu kadar aklımda olması sinirlerimi bozuyordu. Kafamı sallayıp gülümsemeye çalıştım çünkü burada yeterince asık surat vardı. Annemin odasına geldiğimde önce kapıyı çaldım sonra içeri girdim. Annem önündeki defteri inceliyordu. Geldiğimi görünce gülümsedi ve kalkıp yanıma geldi.

- Hoş geldin kızım." Her ne kadar hoş gelmedim demek istesem de gülümsemeye devam ettim. "Hoş buldum anne."

Beni koltuğa oturtup yerine geçti ve telefonu eline aldı. Biraz bekledikten sonra "Mehmet Beyi çağırabilir misiniz?"dedi. Ne Mehmet Beymiş. Daha adamı görmeden ismini duymaktan sıkılmaya başlamıştım. Telefonu bırakıp bana döndü.

- Randevunu bir saat erkene aldık. Şimdi gelecek. Lütfen, anlatırken hiçbir şeyi atlama, her şeyi söyle. İstersen ben çıkarım. Tamam mı?

- Tamam anne.

- Boynundaki şişlik ne oldu? Var mı hala?

Elim istemeden boynuma gitti ve biraz daha şiştiğini fark ettim. Hızlıca elimi çekip dizlerimin üstüne koydum.

- Hala var. Ve sanırım şişmeye devam ediyor."derken annemle göz teması kurmamaya dikkat ediyordum. Çünkü gözlerindeki acımayı görmek istemiyordum. Annemin benim yüzünden üzüldüğünü görmek istemiyordum. Derin bir iç çektiğini duydum ama elimi incelemeye devam ettim.

Kapı çaldı ve içeri uzun boylu, yeşil gözlü, hafif kilolu bir doktor girdi. Sanırım meşhur Doktor Mehmet Bey buydu. Hakkını vermek lazımdı, yaşına rağmen yakışıklıydı. Anneme bir bakış attıktan sonra gülümseyerek bana döndü. Elini uzattı.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin