34.BÖLÜM

498 26 2
                                    

TUNÇ'TAN....

Kaç saat olmuştu Yonca ameliyata gireli? Didem oradaydı ben de gitmeyi düşünmüştüm ama sonuçta benim o kızla toplam ne kadar konuşmuşluğum vardı ki? Hem Çınar ve Güven de oradaydı. Ve şu an daha farklı bir işim vardı. Annemin yanında çalışmaya başladığından beri bu kıza kafayı takmıştım. Bazen ısrarla beni tersliyordu, bazense kendi flörtez davranıp gidiyordu. Kafamı karıştırmaktan zevk alıyor gibiydi. İlk başlarda utangaçlığı dikkatimi çekmişti üstüne gittikçe eğlenirim demiştim ama zaman zaman öyle cesur giyindiğini görmüştüm ki dilim tutulmuştu. Bir kız ya ağırbaşlı olur ya çılgın. Bu kız her ikisi de oluyordu. Kesin bir karara varmak mümkün olmuyordu. Ve bu ona olan merakımı artıyordu. Takip edip evini öğrenmek istemiştim ama bir dönemeçten sonra kaybetmiştim. Annemin çalışanlarının geçmişlerinin olduğu dosyaları teker teker arayıp Ada'nın dosyasını bulmaya çalışmıştım ama yoktu. Eğer soyadını öğrensem veya hatırlasam belki işime yarardı diyordum kendi kendime ama Ada isimli kimse yoktu. Annemle bir olup beni mi kandırıyor bunlar diye düşünmeden edememiştim. Didem tam arayıp Yonca'nın durumunu söylediğinde işten çıkan Ada'yı takip ediyordum. Ama bu sefer iyi kamufle olmuştum. Gözlükler ve şapkayla çok dikkat çekmeyeceğimi umuyordum. Bugün arabasıyla gelmemişti. O yüzden yürüyerek gitmesi benim işime gelmişti. Konuşmamı bitirip telefonu titreşime aldım ve Ada'yı gözden kaçırmamaya çalıştım. Bir apartman dairesine girince biraz bekledim ve kapıya gittim. Daire zillerinin üzerinde yazan isimlere baktım ama Ada yazan yoktu. Bu kızın soyadını bulmam gerekiyordu. Birkaç saniyelik kararsızlıktan sonra annemi aradım ve açmasını bekledim.

- Efendim?

- Aa, şey, anne nasılsın?" diye geveledim.

- İyiyim tatlım. Bir şey mi oldu?

- Şeyy,,," dedim ama nasıl isteyeceğimi bilmiyordum.

- Söylesene oğlum. Acelem var, işlerle ilgili bir sorun çıkmış, Ada'yı aramam lazım.

- Hah. Tamam o zaman sen ara onu." Kapatacakken aklıma bir yol geldi. "Dur kapatma. Tamam dedim de Ada kimdi?"

- Oğlum sen iyi misin? Ada vardı ya yanımda çalışan tanışmıştınız sonra da karşılaştınız?

- Haıtrlıyor gibiyim. Soyadı neydi?

- Bilgeç.

- Hah tamam hatırladım. Sen onu şey yap o zaman görüşürüz." Deyip kapattım. Hemen zillerin oraya döndüm ve soyadı Bilgeç olan birini aradım ama yoktu. Belki de burası evi değildi. Şimdi annem onu ararsa zaten inecekti görülmemek için hemen apartmanın köşesine sindim. On dakika sonra kapı açıldı ve Ada altında bir kumaş pantolon, üstünde yarım kollu beyaz bir gömlekle çıktı. Gözünde gözlük vardı ve saçları at kuyruğu yapılmıştı. Demin girerken bu halde miydi bu kız. Bir de kızlar hemen hazırlanamaz derdim. Etrafa baktıktan sonra sokağın karşısına geçti ve yürümeye başladı. Muhtemelen şirkete dönüyordu.

Yaklaşık on beş dakikadır yürüyordu ama şirkete gitmiyordu. Belki de şirkete gitmesini gerektirecek bir şey yoktu. Sıkılmaya başlamışken kendi kendime söz verdim. Bugün sondu, bir daha takip etmeyecektim bu kızı. Bunun yüzünden kaç kızı reddetmiştim hatırlamıyordum bile. Ve elime geçen hiçbir şey yoktu. Telefonumu çıkardığım sırada bir mekana girdi. Mekanın ismine baktığımda buranın kafe olduğunu gördüm. Rehberden geçen gün reddettiğim kızı buldum ve gözlerimi mekadan ayırmadan aradım. Tam kapanacakken açtı.

- Alo?

- Selam Ayselciğim nasılsın?" diye tatlı bir şekilde sordum.

- Aysel mi? Daha kim olduğumu bile bilmiyorsun. Bir daha sakın bu numarayı arama.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin