39.BÖLÜM

509 22 9
                                    

FİNALE SON 1!! OLAYLARI HIZLI BİR ŞEKİLDE BAĞLIYORUM AMA UMARIM BEĞENEREK OKUYORSUNUZDUR KALAN OKUYUCULARIMA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM:)) HEPİNİZE İYİ OKUMALAR FİNAL DE EN GEÇ İKİ HAFTAYA YAYINLANMIŞ OLACAK :))
VE LUTFEN BU BOLUME YORUM BEKLİYORUM GUVENİN HİC GOSTERMEDİGİ BİR YUZUNU GORECEKSİNİZ 😉

Hayat senin için bir çizgi belirliyor ve sen bu çizgiden yürümek zorunda kalıyorsun. Bu çizgi kaderle kederi birbirinden ayıran çok ince bir çizgidir. Tek bir yanlış hareketinde tek bir tökezlemende kaderin seni kedere boğabilir. Sanırım bendeki durum tam olarak buydu. Kaderim değişiyordu ve kedere boğulmama ramak kalmıştı. Kendimi kaybetmemek için savaşmam gerekiyordu adeta.

Bazen kenara çekilip kendimi başkalarının gözünden görmek istiyordum. Herkes beni nasıl görüyor ya da en önemlisi benim değer verdiklerim bana ne kadar değer veriyor onların gözünde neredeyim? Çoğu şeyi boş yere takıyor olabilirim belki ama beni böyle yapan şey yaşadıklarım oldu. Hiç kimse durduk yere değişmez, değişemez. Bunu artık çok iyi anlamıştım.

Elimdeki paketle bir buçuk saat sonra evime gelmiştim. Oradan araba geçmiyordu çok ıssız bir yerdi. Yürümem gerekmişti. Beni bu halde nasıl orada tek başıma bırakıp arkasına bakmadan gidebilmişti hala anlamıyordum. Ben onu affetmiştim ama kendisini affetmediği için vazgeçmişti. Pes etmişti. Ben savaşmaya hazırken o bırakmıştı. Üstelik beni doğru düzgün konuşturmamıştı bile. Dudaklarının yumuşaklığını ellerinin sıcaklığını hala hissediyordum. Neden böyle davranmıştı ki? Üstelik benden asla vazgeçmeyeceğini defalarca söylemişken...

- Yonca, nerelerdeydin kızım? Aradım ulaşılamıyordu telefonuna.

Bir yere mi gitmeyi düşünüyordu? Yoksa kendine zarar mı verecekti?

- Yonca!

Karşıma annemin dikilmesiyle sıçradım. Bana endişeyle bakıyordu. Her zamanki gibi.

- Duymadın mı? Deminden beri sana sesleniyorum.

- Duymamışım. Yorgunum zaten, uyuyacağım biraz.

Yanından geçip gidecektim ama kolumdan tuttu.

- İyi misin? Ne oldu?

- Yok bir şey. Yoruldum sadece.

- Orkun geldi.

Anneme baktım. Bu çocuk beni iyice sinir ediyordu.

- Odamda mı?

- Evet. Aşağıda beklemesini söyledim ama odanda beklerse daha iyi olacağını söyledi.

Cevap veremeyecek kadar yorgundum. Başımı sallamakla yetindim ve merdivenlerden çıktım. Annemin şaşırdığını biliyordum çünkü konu Orkun olduğunda özellikle son zamanlarda hırçınlaşmaya başlıyordum. Nedenini bilmiyordu ve anlamıyordu ama bu sefer sessiz kalmamın sebebinin başka bir şey olmuş olacağını anlayacak kadar farkındaydı bazı şeylerin. Odamın kapısı açıktı. Çalışma masamın üzerindeki defterleri karıştırırken kendi odasındaymış gibi rahat oturmuştu. Kapımı sertçe kapattım. Sese dönüp baktı. Saçları dağınıktı, sanki yataktan kalkar kalkmaz ilk aklına gelen şey benim odama girmek olmuştu.

- Ooo, kimler gelmiş." Diyerek gülümsedi ve ayağa kalktı. Siyah yarım kollu tişörtü ve jean pantolonuyla havalı görünüyordu. Ama bana çok itici geliyordu. Sebebi ise malumdu zaten. Ona ters bir bakış atıp yanından geçtim ve yatağıma oturdum. Telefonumu yatağın üzerine attım. "Saçların..."

- Evet, kestirdim. Beğenmediysen çıkıp gidebilirsin.

- Tamam tamam terslenmene gerek yok. Yakışmış.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin