Merhaba arkadaşlar! bu bölümü yazarken aklımda az çok kurgu oluştu. umarım sıkılmadan okursunuz. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar :))
Bu okulun kurucusu acaba burası yapılırken ne düşünüyordu? Ailem zengin olmasına rağmen kolejde okuma fikrini hep es geçmiştim ama hiçbir kolejin bu kadar büyük olmadığına bahse girebilirdim. Müdür odasını bulana kadar on dakika geçmişti. En sonunda bulduğumda kapıyı çalmıştım ama içerisi boştu. Ben de kapıda beklemeye karar vermiştim. Sağ taraftaki duvara baktığımda okulun planının olduğunu gördüm ve hemen o tarafa doğru ilerledim. Okul bodrum katı dışında üç katlıydı. Bodrum katı denilince küçük bir oda falan düşünülmesin çünkü kocaman iki sınıf vardı. İlk katında dokuzuncu sınıflar ve kocaman bir basketbol sahası vardı. Kantin ve yemekhane de bu kattaydı. İkinci katta, yani bu katta, müdür ve yardımcısının odaları dışında on ve on birinci sınıflar vardı. Köşede de müzik odası vardı. Oraya uğramayı aklımın bir köşesine not ettikten sonra üçüncü katın planına baktım. Bir tane on ikinci sınıf vardı. Onun dışında kocaman bir tiyatro salonu, öğretmenler odası, iki tane de konferans salonu diye adlandırdıkları çok amaçlı odaları vardı.
Tabi bir de yan taraftaki bina vardı. O binada da sadece kapalı yüzme havuzu vardı. Bu okul, gerçekten eğitim için değil de bol aktivite için yapılmıştı sanki. Şimdiden hoşuma gitmeye başlamıştı.
- İncelemek uzun sürüyor değil mi?
Sesi duyunca sıçradım ve hemen arkama döndüm. Karşımda benimle aynı boyda, çarpıcı yeşil gözlere ve sarı saçlara sahip, bütün kızları kıskandıracak bir güzelliği olan bir kız vardı.
- Herhalde yenisin?" dedi gülümseyerek. Bu bir cümleden çok soruydu. Kafamı salladım.
- Müdürü bekliyordum, planları da görünce bakmak istedim." Elimle planları gösterdim.
- Ben Didem."deyip elini uzattı. Hemen tuttum "Ben de Yonca. Memnun oldum."dedim gülümseyerek.
- Kaçınıcı sınıfsın?
- 11. Sen?
- 11. Hangi sınıftasın? Belki aynı sınıftayızdır. Öğrendin mi?
- Hayır. Müdür yerinde yoktu. Belki ben bunlara bakarken gelmiştir."deyip müdür odasına yöneldim.
- Ben burada beklerim istersen. Sınıfını gösteririm."deyince kafamı salladım ve kapıyı çaldım. İçeriden "gel" sesini duyunca derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.
İçeride oturan müdür kağıtlara bir şeyler yazıyordu. Beyaz seyrek saçlı, pos bıyıklı, siyah gözlü, hafif göbekli biriydi. Kafasını kaldırıp bana baktı. Sanırım bir şeyler söylememi bekliyordu. Boğazımı temizledim.
- Şey, ben yeni kaydoldum. Sınıfımı öğrenmek için gelmiştim."dedim.
Eliyle oturmamı işaret etti. Yavaşça koltuğa oturdum ve işini bitirmesini bekledim. Biraz sonra kafasını kaldırıp bilgisayarla uğraşmaya başladı.
- İsmin neydi?
- Yonca. Yonca Peyker. 11.sınıfım.
Kafasını salladı ve bir dakika sonra bana döndü. Bir kağıt ve kalem alıp bir şeyler yazdıktan sonra bana verdi.
- Sınıfın ve numaran orada yazıyor. Okullar açılalı bir hafta olduğu için istenilen malzemelerin listesi tamamlandı. Arkadaşlarından alırsın. Hoş geldin okulumuza." Gülümseyince göz çevreleri kırışıyordu ama sevimli birine benziyordu. Ben de ona gülümseyip teşekkür ettikten sonra odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitGüven hayatıma girdiği anda bazı şeyler değişmeye başlamıştı. Bunu ilk zamanlar anlamamıştım ama geriye dönüp baktığımda gerçekler karşımda duruyordu. Kalbime girdiği anda ise ben değişmiştim. Her şekilde... O en umutsuz olduğum zaman karşıma çıkmış...