Yorganımı tekmeleyerek, sinirle gözlerimi açtım. Neden gece yatmadan önce her zaman yaptığım gibi telefonumu sessize almamıştım ki? El yordamıyla telefonu bulup kulağıma götürdüm.
- Alo?
- Saatten haberin var mı? Yoksa bilerek mi gelmedin?
Didem'in cırtlayan sesi karşısında gözlerimi ovuşturup saate baktım. Kahretsin! Dokuza geliyordu ve ikinci dersin başlamasına on beş dakika vardı. Hızla ayağa kalktım.
- Neden beni ilk dersten önce aramadın?
- Nereden bilebilirim, belki gelirsin diye bekledim. Ama dün konuştuğumuzda geleceğini söylediğin için aramam gerektiğini düşündüm.
- Tamam geliyorum.
Telefonu kapatıp yatağa fırlattım ve lavaboya koştum. İşlerimi hallettikten sonra formalarımı giydim ve çantamı kapıp aşağı indim. Annemle babam neredeydi? Beni uyandırmadan çıkmazlardı. Acaba onlar da mı uyuyordu? Onlara bakmak için zamanım olmadığından bunu boş verip ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ama son anda telefonumu unuttuğumu fark edip ayakkabılarımı çıkarmadan hızlıca ve sessizce odama çıkıp parmak uçlarımda telefonumu aldım ve tekrar aşağı indim.
Okula nefes nefese geldiğimde zil yeni çalmıştı. hala nefesimi düzenleyememişken merdivenlerden çıkıp sınıfımın olduğu kata geldim ama buraya kadardı. Tıkanmıştım. Merdivenin kenarına tutunup durdum ve bekledim. Nefes alamıyordum. Kendimi bu kadar yormamalıydım ama bu kadar hızlı davranmasaydım bu derse de yetişemezdim. Titrek adımlarla sınıfın kapısını açtım ve Didem'in arkasına, yerime geçtim. Didem, Aylin ve Lila derin bir tartışmaya girmişlerdi. Nefesim çok az düzelmişti ve belki de konuşmamam lazımdı.
- Neden gelemedin?
Lila'ya kayan bakışlarım dalgındı çünkü bayılacakmış gibi hissediyordum. Elimle bir dakika işareti yapıp gözlerimi kapattım ve ellerimi yüzüme örttüm. Bu biraz iyi gelebilirdi belki.
- Yonca iyi misin?" Aylin kolumu dürterken sakin kalmaya çalışıyordum ama bana bir şey sorarlarken bu mümkün olmuyordu. Neden anlamıyorlardı ki? Bir sussalar da kendime gelsem.
Birkaç dakikanın ardından biraz daha iyi olduğumu düşünerek gözlerimi yavaşça açtım ve karşımda beni merak ve endişeyle süzen üç çift gözle karşılaştım. Nedense bu durum biraz komik gelmişti ve şu anda gülme krizine giremezdim.
- Tamam iyiyim. Sadece uyanır uyanmaz bu kadar adrenalin çok fazla geldi. Ve açım.
- Ooo, ben de diyordum bugün neden bu kadar sıkıcı başladı diye?
Elleri cebinde, tüm tatlılığı ve sempatikliğiyle Çınar yanıma oturdu.
- Günaydın."derken sıraya iyice yayılmıştı.
- Günaydın demeyi çok isterdim ama güne hiç güzel bir başlangıç yapamadım.
- Neden?
- Telefon sesiyle uyandım, on dakika içinde hazırlanmış ve aşağı inmiştim ve derse yetişebilmek için koşucu özelliklerimi zorladım ve hala açım.
Sıralarken fark ettim de gerçekten de bayılmam an meselesiydi ve bayılsam anormal karşılanmazdı herhalde.
- Teneffüste Güven'le birlikte bir şeyler atıştıracağız. Sen de gel benimle.
Güven'in ismini duyunca nedense gerildim. Nedense denemez aslında çünkü sebebi çok belli. Elimde gerilmem için o kadar sebep vardı ki. Zaten bugün çıkışta buluşacaktık ve ne yapacağımızı bilmiyordum. Bu beni daha çok geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
Genç Kız EdebiyatıGüven hayatıma girdiği anda bazı şeyler değişmeye başlamıştı. Bunu ilk zamanlar anlamamıştım ama geriye dönüp baktığımda gerçekler karşımda duruyordu. Kalbime girdiği anda ise ben değişmiştim. Her şekilde... O en umutsuz olduğum zaman karşıma çıkmış...