14. Bölüm

1.4K 50 9
                                    

Merhaba arkadaşlar :) Fırsat buldukça yazıp yayınlamayaçalışıyorum ama kurgum olmadığı için haftada bir bölüm atabiliyorum. Umarım beğenirsiniz. iyi okumalar :) Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Multimedya:Orkun

-------------------------

Sonunda merdivenlerden inip yönümü çevirdiğimde herkes salondaki yerlerini almış, Orkun’la konuşuyordu. Gözlerim Orkun’u bulduğunda ağzım açık bir halde merdivenin son basamağında kalakaldım. Bu gerçekten Orkun muydu, yoksa Orkun kılığına girmiş bir erkek mi? Bu çocuk bu kadar değişmiş olabilir miydi?

-          Gelsene kızım.

Babamın sesiyle kendime geldim. Ağzımı kapatıp bakışlarımı babama çevirerek yanına gittim. Babam elini omzuma attı ve Orkun’un karşısına getirdi. Orkun da şaşkın bakışlarını gizleme gereği görmemişti. O da benim gibi düşünüyordu muhtemelen. Kafasını sallayıp bakışlarını şaşkınlığından arındırdı ve ayağa kalktı.

-          Orkun, Yonca’yı hatırladın mı?

Hafifçe gülümsedi ve bakışlarını bana çevirdi. Elini uzatınca ben de gülümsemeye çalışarak elimi uzattım. Kocaman eli içinde elim kaybolmuştu resmen ama yine de o bırakana kadar çekmedim. Zaten kısa süreli elimi sıktı ve bıraktı.

-          Hatırlamaz olur muyum?” derken sesinde biraz alay vardı. nedenini hatırlayınca istemeden gerildim ama yüzümdeki gülümsemeyi silmedim çünkü o zamanı tamamen unuttuğumu düşünmesi nedense daha mantıklı gelmişti bana.

-          Hadi, oturalım.” Derken babam sırtıma hafifçe vurdu ve yerine oturdu. Ben de Orkun’a bakmayı kesip annemin yanına, Orkun’un karşısına oturdum. Orkun’a tekrar baktığımda benimle ilgilenmediğini dikkatli bir şekilde babama baktığını gördüm. Onlar konuşurken, ben de sıkıntıdan Orkun’u incelemeye karar verdim. Benden yaklaşık on santim uzundu, Saçları kıvır kıvır ve kahverengiydi. Gözleri de galiba kahverengiydi. Kollarındaki kaslar uzaktan bile belliydi. Vücut çalışıp çalışmadığını merak ettim. Ama bunu ona uzun bir süre sormayı düşünmüyordum. Çok yakışıklı değildi ama dikkat çekici bir tatlılığı vardı. Yüzü çok sempatik duruyordu. Annemin adımı söylemesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

-          Hadi kalk da bir şeyler hazırlayalım. Çocuk, uzun yoldan geldi. acıkmıştır.

Çok da umurumdaydı sanki onun acıkıp acıkmaması. Ama bunu söylemek yerine başımı sallayıp ayağa kalktım ve annemi takip ettim.

   ∞    ∞    ∞

-          Annen ne zaman gelecek peki ,biliyor musun?

Yemekler hazır olunca sofrayı kurmuştuk ama o ana kadar acıktığımı fark etmemiştim. Karşımda Orkun olmasa hanımefendiliği bir kenara bırakır rahatça yerdim. Ne yazık ki tam karşımdaydı ve arada bir bana bakıyordu. En azından bir hafta kibar kız rolü oynayabilirdim değil mi?

-          Bilmiyorum teyze. Ama bu hafta sonu veya önümüzdeki hafta gelebilir.  İşlerini düzenleyebilirse tabi.

-          Anladım canım. Abin nasıl? Onunla en son geçen sene görüşmüştük galiba.

-          O da kendi işini kurmaya hazırlanıyor orada. Nasıl olduysa birdenbire bir iş aşkı başladı. Hepimize çok çalıştım falan diye zırvalıyor ama ben biliyorum ki sebebi çalışması falan değil, sarışın yavrunun onu bırakmasını istemiyor.” Derken bir yandan da yemeği sürdürüyordu. “yavru” kelimesini söyleyince annem ve babam bir saniyeliğine birbirlerine bir bakış attılar ve sonra başlarını sallayıp yemeklerine döndüler. Orkun yurtdışında büyümüş olmasına rağmen düzgün bir Türkçeyle konuşuyordu, hatta yersiz kelime seçimleri olmasa benden bile daha iyi konuştuğunu söyleyebilirdim.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin