7. Bölüm

10 2 0
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda "su" dedim, fısıltıyla.

Gün aymıştı, gözüme güneş geliyordu.

Birinin anladığım kadarıyla Alptuğ'un sesiydi birine su getir dediğini duydum.

"Güneş, iyi misin?" Dedi, Alptuğ tedirginlikle.

"Ben," derken Alptuğ sözümü kesti.

"Biliyorum ne olduğunu, sen iyi misin?" Dedi, tekrar aynı soruyu sorarak.

"Hı hı" demekle yetindim.

Yabancı suyu bana doğru uzattığında aniden ayağa kalktım ve "uzak dur benden!" diye bağırdım. Işık ve Kaan bana bakarken, Alptuğ ise yabancıya bakıyordu.

Bir şey demediğine göre yabancıyı tanıyordu.

Alptuğ derin nefes alıp gözlerini kapattı, 5 saniye sonra geri açıp bana döndü. "O benim arkadaşım, merak etme bir şey yapmaz sana." Dedi, sinirle ama siniri bana değil yabancıyaydı.

Ardından adını bilmediğim yabancı konuştu. "Aynen merak etme zarar vermem sana, evcilim ben." Dedi. Ardından gözleriyle Alptuğ'u göstererek "sağ olsun evcilleştirdi beni." Dedi, yapmacık ciddiyetle.

Alptuğ umursamadı.

"Bu arada adım Barış." Dedi, elini bana doğru uzatarak.

Tutup tutmamak arasında kalırken Alptuğ'a baktım. Kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı.

Elini sıkarak "ben de Güneş, memnun oldum" dedim, gülümseyerek.

Elini elimden çekip "ben de." Dedi, göz kırparak.

Alptuğ artık dayanamamış olacak ki Barış'a sert bir şekilde bakarak "Niye gece gece geliyorsun, bir de üstüne gizli gizli giriyorsun! Ama ben o kapıda ki korumalara gösteririm onların işi ne!" Dedi.

Ayağa kalkıp korumaların yanına gidecekken Barış onu kolundan tuttu. "Onların suçu yok sürpriz yapıcam diyerek girdim içeriye."

Beni kastederek "aman ne güzel sürpriz!" Dedi, iğneleyerek.

"Böyle bir planım yoktu! Zaten ne ara bu güzel kızı eve attın anlayamıyorum!" Dedi Barış.

Anlaşılan bugün benim burada olduğum unutan bir kişi daha vardı.

"Hala burdayım." Dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Kızı eve attığım yok amına koyduğum!" Dedi, Alptuğ dayanamayarak. Barış tekrar konuşmaya başlayacaktı ki Alptuğ onun sözünü kesti. "Yeter!"

"Abime nasıl bi sürpriz yapacaktın?" Dedi Işık merak etmiş olacak ki az önce Barış'ın 'sürpriz' diye kastettiği şeyi merak etmişti.

Barış sırıtarak Alptuğ'a baktı ve "Geçen gün geldiğimde yine Alp'e sürpriz yapmak istemiştim," Barış anlatırken Alptuğ ne anlatacağını anlamış olacak ki sözünü kesti.

"Kes sesini!" Diye bağırdı. Fakat bir etki olmadığını anlayınca ayağa kalktı ve dışarı çıktı.

Barış daha da gülerek bize döndü. "Boşverin onu, takmayın. Ben takmıyorum mesela." Dedi, hala gülerken. "Neyse devam edeyim. Buraya gelirken çiçekçiye gidip buket yaptırmıştım. İçinde de gülün her rengi vardı. İçine de bir kart yerleştirdim; beni seviyorsan dikenime de katlanmak zorundasın, tabii tatlı dikenim ama olsun acıtırım, yazdım." Tekrar gülmeye başladı. Ben de, hatta herkes gülüyordu.

Biraz olsun gülüşünü durdurarak tekrar anlatmaya devam etti. "Sonra bu buketi gece gizli gizli girerek odasına gittim ve Alp'i yanağından öperek uyandırdım ve elimde ki buketi ona pat diye uzattım ardından al dedim. O da şaşırarak bana baktı ardından sanki benden daha yakışıklı birini bekliyormuş gibi gözlerini ovuşturdu ardından bana küfürler sayarak elimde ki buketi aldı fakat içine koyduğum kartı görmeyince karta bak kart var orada dedim. Kartı alıp okuyunca bana bakarak bir de yatağıma yatsaydın amına koyayım dedi, tabii o hali o kadar komikti ki anlatılmaz yaşanılır o derece!" Deyip gülmeye devam etti.

KARANLIĞIN GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin