Birkaç saat sonra Işık da gelince Barış ona da olayı anlattı. O da bizim gibi gülerek karşılık verince Barış en sonunda sinirlenerek evden çıktı. Durdurmaya gidecekken Alptuğ 'Merak etme dayanamaz, az sonra gelir' dedi. Ben de ona inanarak tekrar yerime oturdum.
Şu an ise Barış ile beraber oturuyorduk. Gerçekten de dayanamamış ve tekrardan gelmişti.
Biz aramızda sohbet ederken Barış'ın çok düşünceli olduğunu gördüm hatta gördük.
Alptuğ, dudaklarını aralayıp ne olduğunu soracaktı ki Barış hemen konuştu. "Buldum!" Sevinçle bağırarak bana baktı. "Buldum! Buldum!"
"Ne buldun?" Dedim, merakla.
"Sana nasıl sesleneceğimi!" Dedi, coşkuyla.
Alptuğ hemen atladı. "Daha az önce yen diyordun, niye değiştirdin?"
"Bu seferki daha farklı, daha havalı!" Dedi, Barış.
Kaşlarımı kaldırarak cevap bekledim.
Sevinçle "Güneş!" Dedi.
Gerçekten mi? Bulduğu şey bu muydu!?
"Adı zaten Güneş geri zekalı!" Dedi Alptuğ.
"Evet ama ben Güneş diye seslenmiyordum." Dedi kaşlarını kaldırarak.
"Bu yüzden mi bu kadar heyecanlandın?" Dedim, inanamayarak.
"Evet..." Dedi fakat devam edemedi çünkü telefonu çalmıştı.
Telefonunu açıp kulağına götürdü. "Efendim canımın canı?" Dedi. Alptuğ'un kaşları çatıldı.
Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra cevap verdi. "Şu an Alptuğ ve," bana döndü ardından Alptuğ'a sonra tekrar bana, "Arkadaşımla oturuyoruz. Sen neler yapıyorsun?" Dedi.
Karşı tarafı dinleyip cevap verdi. "Bugün bir şeyler yapsak mı?" Diye sordu.
Cevabını alıp "Tamam o zaman orada buluşuruz." Dedi.
"Görüşürüz." Diyerek telefonu kapattı.
Ben Barış'a kimdi o dercesine bakarken Alptuğ'un da öyle baktığını gördüm.
"Tamam arkadaşlarım kıskanmayın! Biliyorum beni paylaşamazsınız ama sevdiğim bir kız var." Dedi. Ardından üzüntülü bir ifadeyle, "şu anlık flörtleşiyoruz." Dudaklarını büzdü. "Ama olsun ileride sevgili falan oluruz."
"Şu flörtleştiğin kızı bir de biz mi görsek?" Dedi, kaşlarını kaldırarak.
"İsterseniz yarın birlikte gidelim, hem tanışmış olursunuz." Dedi, Barış.
Bir şey demedim, diyemedim. Çünkü bu bana düşmezdi.
"Eğer o da kabul ederse neden olmasın?" Dedi, Alptuğ. Ardından bana bakarak "Gideriz değil mi?" Diye sordu.
Ne diyecektim?
"Aslında ben gelmesem siz takılsanız?" Dedim.
"Tamamdır geliyoruz." Dedi, Barış'a doğru.
"Alptuğ..." Diyecekken sözümü kesip devraldı. "Geliyoruz." Dedi üstüne bastıra bastıra.
"Tamamdır o zaman. Buse'yle konuşurum." Dedi, Barış.
Bir şey diyemedim...
Barış aniden ayağa kalktı. "Hatta ben şimdi konuşayım!" Bana bakarak göz kırptı ve üstte çıktı.
Barış gözden kaybolurken Alptuğ dudaklarını araladı. "Niye böyle yapıyorsun?" Merakla kaşlarını kaldırdı.
Neyden bahsettiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
Teen FictionÇocuklarla; oyun oynamayı, gençlerin; şikayetlerini dinlemeyi, yetişlinlerin; sorunlarını çözmelerine yardım etmeyi, yaşlılarla; konuşmayı seviyordum... Küçüklükten bu yana insanların sorunlarını onları dinleyerek, çözüme ulaştırmayı severdim. Lised...