15. Bölüm

5 1 0
                                    

Alptuğ beni sakinleştirmek için bir kolunu uzattı ve elini sağ kolumun üzerini ovaladı, diğer kolum on yaslıydı. Diğer eliyle de iki elimi tutuyordu. Sinirden nefes nefeseyken aynı zamanda geçmişi düşünerek de ağlıyordum.

Arabaya binmemiz için birkaç adım kalmıştı ki aramızdaki sessizliği Barış böldü. Alptuğ'un onun tarafında olan kolunu dirseğiyle dürtünce Alptuğ umursamadı ki ben de umursamamış ona doğru dönmemiştim. "Abi yenge de biraz haşin çıktı. Şahsen benimki bile acı-" derken aniden aynı anda ona dönmemizle duraksadı. Ve fısıltıyla cümlesini tamamladı. "...dı."

Arabaya yaklaştığımızda Barış'ın diğer tarafa yürümesi gerekiyordu çünkü onun arabası daha ilerdeydi. Evet arabası buradaydı kafe de otururken adamlar getirmiş olmalıydı.

Önümüze geçip önce Alptuğ'a sonra bana baktı. "Aslında çok yakışıyorsunuz ama farkında değilsin Güneş, bu andaval bile farkında." Dedi. Alptuğ'a dönüp "gerçi bende böyle haşin bir kızla özellikle malum yerine vururken gözünü kırpmayan bir kızla ben de olmak istemezd-" derken bakışlarımı ona diktiğim için bana çevirdi gözlerini.

"Kaç barış." Dedim sakin sesimle.

"Ne?" Dedi şaşkınlıkla.

"Barış. Kaç." Derken kelimelere vurgu yapıyordum.

Barış koşmaya başladığında ben de Alptuğ'dan ayrılarak Barış'ın peşinden koşmaya başladım.

"Ben bir şey yapmadım! Lütfen vurma o yerime!" Diye bağırırken daha da hızlanmıştı.

"Seni öldüreceğim Barış!" Diye var gücümle bağırdım.

Arabasının yanına geldiğinde durdu ve sırtını kapıya yasladı. Ben de ona yetişirken "Gel ateşkes imzalayalım." Diye bir fikir sundu. Ona yetişip karşısında durduğumda tek kaşımı kaldırdım. "Ben sana buraları gezdireyim sende bana vurma?"

"Buraları gezince elime ne geçecek?" Dedim.

"Bilmem aklıma ilk bu geldi. Ne dersin?" Göz kırptı.

"Olabilir aslında." Dedim ama pekte emin değildim çünkü birkaç gün önce saldırıya uğramıştık ve benzeri şey dışarıda yaşanırsa ne yapardık?

"Fazla düşünme" diyerek düşüncelerimi böldü. "Hadi gidelim." Neşeyle beni yolcu kapısına dığru ittirmeye başladı.

"Alptuğ..." dedim devamını getiremedim çünkü sözümü kesmişti.

"Kudursun pislik! Asla bir şey söylemiyorsun ona anladın mı?" Dedi. Bu sırada ben arabaya binmiştim Barış'ta binmişti. "Biraz sevdiceğinden uzak kalsın. Acı çeksin! Gebersin!" Dedi hırsla ve arabayı çalıştırdı.

"Senin Alptuğ ile sorunun ne?" Dedim.

"Hiçbir şey" dedi ve Alptuğ'un arabasının önünden geçerken "Bak bak nasıl kuduracak!" Dedi. Korna çaldı ve açık penceresinden ona "Kudur!" Diye bağırdı. Caddeye çıktığımızda "1..." dedi. Ardından "2..." dedi ve telefonu çaldı. Kahkaha attı. "Bak görüyor musun daha 3 olmadan başladı aramaya."

Barış, Alptuğ'un aramasını cevaplayarak hoparlöre aldı. "Nereye gidiyorsunuz lan!" Dedi anında.

"Abiciğim bi sakin ol. Deriinn nefes al." Dedi barış ve anında cevabını aldı. "Başlarım lan nefesine!"

"Abi git bi bak bakalım biz evde miyiz?" Dedi kahkaha atarak.

"Sikerim lan seni! Duydun mu!?" Dedi adeta hırlayarak.

"Öyle bi bağırdın ki tabii duydum ama Güneş de duydu. Ayıp değil mi be abi. Herkes bizi mükemmel ikili olarak biliyor." Barış adeta dalga geçiyordu.

KARANLIĞIN GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin