21. Bölüm

3 1 0
                                    

Üzgün veya kızgın olduğumda kendime bir iş bulur ve yapardım eğer yapacak iş yoksa da ortaya çıkarırdım. Terapi gibiydi...

Şu an ise odamdaki dolabı düzenliyordum. Bütün kıyafetlerimi yatağımın üzerine koymuştum. Renk sıralamasına göre dizmeyi planlıyordum.

Yatağımdaki kıyafetlerime bakarak ilk önce beyazlardan başladım. Beyaz mini elbiseyi ilk olarak koydum sonra diğer beyaz olan elbiseleri alıp koydum. Beyazlar bittğinde krem rengine sıra gelmişti. Yatağımdaki elbiseleri karıştırdım ve iki tane buldum onları da astım.

Neredeyse yarım saat sonra elbiselerim bitmişti ve sıra tişörtlerime gelmişti. Açık renkleri tek çekmeceye, koyu renkleri ayrı çekmeceye koydum. Sıra uzun kollulara gelince onları da aynı şekilde yaptım.

Croplarımı da tek çekmeceye sığdırdım. Eşofmanlarıma sıra gelince onları da renk sırasına göre ayarladım.

...

Bütün işlerim bittiğinde saat artık 13.37'ydi. Aşağıya indiğimde Alptuğ takım elbisesiyle koltukta oturuyordu. Geldiğimi farkettiğin de bana baktı. Tebessüm ederek ayağa kalktı ve ellerini bir kere çırparak "hadi yemeğe çıkalım!" Dedi.

"Ben hazırlarım şimdi bir şeyler, gerek yok." Dedim.

"Sabahtan beri odandan çıkmadın. En son gelip baktığımda kotlarını diziyordun." Dedi ardından kaşlarını çatarak. "Hem o koskoca dolaptaki eşyaları çıkarmak için bile aşırı güç sarfettin, aşırı kıyafetin vardı."

"Evet biraz fazla kıyafet vardı ama inan çok iyi geldi bana."

"Kıyafet dizmenin neresi iyi gelebilir insana?" Büyük bir merakla sordu.

"Terapi denen bir şey var bilmem bilir misin? Benim için de terapi iş yapmak fakat iş bulamayınca dolaba sardım işte." Diye açıkladım kısaca.

Göz devirdi. "Yemek?" Diye sordu.

"Çok da yorulmuştum zaten gidelim." Dedim.

"O zaman sen üstünü giyin bekliyorum seni." Dedi. Başımı sallayıp yukarı çıktım. İşimi bitirdikten sonra duş aldığım için bir daha almama gerek yoktu. Odama girip dolabımı açtığımda elbise giyme kararı aldım.

Siyah vücudumu saran üçgen dekoltesi olan bir elbise seçmiştim. İnce askıları vardı ve boyu diz kapağımın hemen üstünde bitiyordu.

Alıp giyindim ardından yine Alptuğ'un benim için aldırdığı takılardan taktım. Saçlarımı olduğu gibi bıraktım, hiç toplamakla uğraşamazdım. Bağlamalı topuklu giydim ve son olarak da kombinime uygun çanta aldıktan sonra aşağıya indim.

"Hazırım ben!" Dedim. Hızlı giyindiğim için yorulmuştum ve en sonda şiddetle bitirmiştim cümlemi.

Bana dönüp baktığın da yavaş yavaş bana yaklaştı ve elimi tutarak havava kaldırdı. Kendi etrafımda döndürdü beni. Ve elimin üstünü öpüp "çok güzel olmuşsun. Her zaman ki gibi yani," dedi. Göz kırptı.

Nazikçe gülümseyerek "teşekkür ederim." Dedim. Elimi tutarak kapıya doğru yürürken heyecandan ellerim terlemişti. Elimi elinden çekmeye çalışırken bana baktı. "Elim terledi de,"

Elimi çekmeme izin verdi ve sağ elini belime doladı. "O zaman ben de belini tutarım." Dedi.

Yalandan kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Temas bağımlısı mısın acaba?" Dedim.

KARANLIĞIN GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin