Kucağından kalkacağım an belimdeki elini sıkarak beni kendisine çekti. Başım kalbine çarptı. Kokusunu böyle daha net alıyordum. Ne kokuyordu bilmiyorum ama aşırı güzeldi.
"Kalbim güneş, güneş, güneş diye atıyor duyuyor musun?" Diye sordu.
"Hı hı," dedim sadece. Kokusundan mest olmuştum.
"Senin kalbin de benim adımı sayıklıyor mu?"
Onaylayıcı mırıltılar çıkarırken gözlerimi kapattım. Güldü fakat neden güldüğünü anlayamadım bu yüzden fazla umursamadım.
"O zaman seni öpebilirim?" Dedi.
Hızla gözlerimi açıp başımı göğsünden kaldırdım. "Ne?"
"Kokum aklını başından alıyor galiba," deyip güldü.
"Yoo ne alakası var?"
Biraz bana doğru eğilince aramızda fazla bir mesafe yoktu. "Öpüyorum. Sonra benden izin almadan beni öptün falan deme." Dedi.
Kaşlarımı çattım. "Ne zaman dedim öyle bir şey?"
"Öpmemi istiyorsun yani?" Diyerek burnumun ucunu öptü daha sonra dudağımın kenarını ve en sonunda dudakları dudaklarıma kapandı.
Ellerimi boynuna attım o da iki elini belime doladı. Birkaç saniye öpüştükten sonra dillerimizi devreye sokmaya karar verdik. 2 saniye sonra Alptuğ'un telefonu çalarken bana da bildirim geldi.
Güç bela birbirimizden ayrıldık fakat hala kucağındaydım. Alptuğ telefonla konuşurken ben de telefonumu çıkardım. Bildirim sosyal medya hesabımdan gelmişti. Hesabın adı harflerle doluydu okunacak bir adı yoktu.
"Benimle taşşak mı geçiyorsunuz lan!?" Yine sinirlenmişti.
Gözlerimi tekrardan telefonuma çevirdim. Mesajda "seni bulduğuma sevindim kızım." Yazıyordu.
Birkaç saniye öylece kalakaldım ardından kendime gelip parmaklarımı oynattım. "Başka biriyle karıştırıyor olmalısınız?" Dedim.
Halbuki karıştırma imkanı yoktu çünkü profil fotoğrafım da kendi resmim vardı. Fakat bir ihtimal de olsa yazdım.
Alptuğla olan fotoğrafları bana atıp "bu fotoğraftaki kız sensin kızım." Yazdı. Gönderdi ardından tekrar bir mesaj yazdı. "Biz çok özledik seni, lütfen artık sakladığın yerden çık ve yanımıza gel."
"Yalan söylüyorsunuz! Kim olduğunuzu demeden inamam." Yazıp gönderdim.
"Baban ben, ahmet kara."
"Hayır, hayır, hayır." Diye mırıldandım.
"Kapat selim." Dedi alptuğ.
Ellerimi saçlarıma geçirdim. "Hayır, olamaz! Olmamalı! Beni bulmuş olamaz!" Sonlara doğru biraz yükselmiştim.
"Ne oldu bir tanem." Dedi endişeli sesiyle. Elleriyle ellerimi tutarak yavaş yavaş aşağı indirdi ve sıkı sıkı tuttu.
Kucağıma düşen telefonu elimle kavrayıp ekrana baktım. "İzmirdeyiz kızım, ailecek seni bekliyoruz. Ben annen ve kardeşin de çok özledik seni. Lütfen daha fazla arayı açma." Yazıyordu.
Sinirle telefonu daha da sıktım ve en sonunda dayanamayarak telefonu yere doğru fırlatıp "Allah belanızı versin!" Bağırarak alptuğun göğsüne gömdüm yüzümü ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Alptuğ saçlarımı okşayarak "ağlama bir tanem, ağlama." Dedi. "Ne oldu? Anlat bana birlikte çözelim." Başımın üstünü öptü.
Hıçkırarak "Alptuğ," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
Teen FictionÇocuklarla; oyun oynamayı, gençlerin; şikayetlerini dinlemeyi, yetişlinlerin; sorunlarını çözmelerine yardım etmeyi, yaşlılarla; konuşmayı seviyordum... Küçüklükten bu yana insanların sorunlarını onları dinleyerek, çözüme ulaştırmayı severdim. Lised...