Alptuğ elinde iki şişeyle gelince ne olduğunu bilmiyordum.
"Olum bu iki şişe şarap yetecek mi bize?" Diye sordu Emir.
Açelya, "biliyorsun ben sadece içiyorum." Dedi.
"O zaman sen de boğazını kapatıp, ağzını açıp birkaç kelime etmeyi dene." Dedi Alptuğ. Açelya kahkaha attı. "Bütün deliler beni mi buluyor ya?"
Açelya, Aras'a dönerek yalandan üzgün ifadesiyle "aşkım, arkadaşın bana deli dedi." Söyledi. Alptuğ ve ben dışında herkes gülmeye başladı. Birinin taklit etmiş gibiydi. Ama kim olduğunu anlayamadım.
"Açelya! Yapma şunu!" Dedi Alptuğ. Şişeleri orta sehpanın üzerine koydu.
Herkes orta sehpanın etrafına toplanırken ben de Alptuğ'un tam karşısına geçtim. "Oyunun zevki böyle oluyor." Dedi Alptuğ. Sehpanın kenarında duran plastik şişeyi alıp çevirmeye başladı. "Kapaklı kısım soru, alt kısmı cevap."
Herkes şişeye pür dikkat bakarken, şişenin kapak kısmı Emir de diğer kısım ise Alptuğ da durmuştu.
Emir büyük bir ciddiyete bürünerek Alptuğ'a baktı. "Ben mi Barış mı?"
Alptuğ göz devirip "doğruluk dediğimi hatırlamıyorum ayrıca sürekli aynı soruyu sormaktan vazgeç gerizekalı." Dedi.
"Söyle, beni seçtiğini söyle bebeğim." Dedi, Barış.
Alptuğ cevap vermeden sehpanın üzerinde duran şarap şişesini eline alıp kapağını açtı. Emir, kolunu tutup içmesine engel oldu. "Ben..." derken Alptuğ sözünü kesti. "Kardeşim gibi gördüğüm hiç kimseyi ayırmam Emir! Bunu benden isteme." Kolunu geriye çekip Emir'in elinden kurtuldu ve elindeki şarabı bardağa doldurup içti. "Kaç kere dedim size sormayın bana şöyle sorular diye!"
Alptuğ şişeyi alıp çevirdi. Bu sefer soru soran kişi ben, cevaplayan ise Barıştı.
Ben sormadan Barış "cesaret, canısı." Dedi.
"Emin misin?" Dedim gözlerimi kısarak.
Alptuğ'a bakarak "doğruluk mu desem?" Diye sordu.
"Değiştirmek yok." Dedi, Alptuğ.
Barış üzgün üzgün bana baktı. "Gönder gelsin."
Mükemmel! Aklımda bir şey yoktu ki! Hepsini yeni yeni tanıyordum ve haklarında en ufak bir fikrim yoktu.
Ben düşünürken Alptuğ arkadaki koltuktan telefonumu alır gibi yaparak bana doğru eğildi "Barış, köpeğimden çok korkar. Onu kucağına almasını söyle." Dedi. Telefonumu alıp bana uzattı. "Biri aradı galiba bir bak istersen?" Dedi, yalandan.
"Öyle mi? Oyundan sonra geri dönüş yaparım." Dedim.
Barış'a döndüm. "Aha geliyor bomba!" Dedi. Güldüm.
"Alptuğ'un bi' köpeği var biliyorsundur illaki." Dedim, devam edecekken sözümü kesti.
"Sen nereden biliyorsun Allah aşkına yaa?" Diye isyan etti.
"O köpeği kucağına almanı istiyorum." Dedim.
"Ben de bunu yapmak yerine şarap içmek istiyorum." Dedi, kaşlarını kaldırarak.
"Ama ben dediğimi yapmanı istiyorum. Hem beni mi kıracaksın Barışcığım?" Dedim ve gözlerimi kırptım.
Barış oflayarak "lanet olsun içimdeki şu yenge sevgisine!" Söylendi.
Alptuğ kahkaha atarken aras ve açelya da şaşkındı. "Yenge mi?" Diye sordu. "Evet tatlım yengem o benim." Dedi Barış bana öpücük atarak.
"Kaşınma istersen Barış!" Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
Teen FictionÇocuklarla; oyun oynamayı, gençlerin; şikayetlerini dinlemeyi, yetişlinlerin; sorunlarını çözmelerine yardım etmeyi, yaşlılarla; konuşmayı seviyordum... Küçüklükten bu yana insanların sorunlarını onları dinleyerek, çözüme ulaştırmayı severdim. Lised...