26. Bölüm

0 0 0
                                    

Yaklaşıyordu, bana yaklaşıyordu. Küçük adımlarımla geriye gidiyordum ancak onun dev adımları hemen yetişiyordu bana, ben geri gittikçe o da benimle beraber ileri doğru gitmye başladı ve kapı kapanma sesi geldi. Ne zaman bi odaya girmiştik ve kapıyı kapatmıştı, bir de kilitledi tabi.

Ondan 2 adım ilerde dikildim ve ona, babama bakmaya başladım. 6 yaşındaki benden ne isteyebilirdi ki? Niye bırakmıyordu beni?

Elerini pantolunun fermuarına götürdüğü an gözlerimi sıkıca kapattım ve derin nefesler almaya başladım. Ses geliyordu, fermuar sesi.

Artık ses gelmeyince gözümü açmaya karar verdim. Keşke açmasaydım... çıplaktı... lanet olası çıplaktı!

Özel bölgesini ovalıyordu, ayrıca baya da dikti. Neden dikti. Fazla düşünmeyip ileri adım attım "sanırım gitmem lazım." Dedim.

Aniden kolumdan tutup "hiçbir yere gitmiyorsun küçük hanım." özel bölgesini gösterdi, "görmüyor musun ne kadar da dik, rahatlatmak istemez misin?"

Yan yan oraya baktım, gerçekten de dikti. "nasıl rahatlatabilirim ki?"

Gülümsedi ve "göstermemi ister misin?" Diye sordu. Onayladım.

Yaklaştı bana, biraz daha ve biraz daha... artık o kafamla aynı hizadaydı.

"Şimdi yavaşça eline al ve dokun ama fazla sıkma." Dedi.

Elimi uzatıp tam tutacakken kapıyı bir tıklattı. "Ahmet ne yapıyorsun?" Dedi anneannem.

"Hiç anne. Sen git içeri gelicem az sonra." Dedi babam. "Tamam oğlum"

Ardından bana döndü ve "hadi hızlı hallet!" Diye bağırdı.

"Ben... ben istemiyorum." Dedim.

"Ne demek istemiyorum! Rahatlat beni! Derhal!"

"İsteyorum." Dedim titreyerek.

Anında eliyle elimi tuttu ve orasına yakınlaştırmaya başladı.

"Yapma..."

"Yapma, nolur yapma."

"Yapma!" Diye bağırdım.

"Güneş uyan!" Diyen bir sesle derin nefeslerle aniden kalktım. Alptuğ...

"İyi misin güzelim?" Diye sordu endişeyle

Bir şey demeyip alptuğa sarıldım ve ağlamaya başladım. "Çok korktum..." diyebildim sadece

Böyle bir şey yaşamadığım halde ne alakaydı bu kabus?

Bir eli belimdeyken diğer eli saçlarımdaydı. "Korkma bir tanem, burdayım ben."

Birkaç dakika daha sarıldıktan sonra ağlamam dinmişti ve yavaşça alptuğun kollarının arasından çıktım. "Şimdi daha iyi misin?" Dedi saçlarımı düzeltirken.

"Sormayacak mısın?" Dedim.

"Neyi?" Dedi

"Ne gördüğümü" diye cevapladım.

"Sonra konuşuruz bunu, eğer iyiysen gel uyuyalım çünkü henüz sabah olmadı, uykusuz kalmanı istemiyorum." Dedi saçlarımla oynarken.

"Ya tekrar kabus görürsem?" Dedim korkarak çünkü bir kere daha kaldıramazdım.

"Söz veriyorum görmeyeceksin." Niye bilmiyorum ama sözüne çok güvenmiştim.

Yatağa yattığında bende yanına yattım. "Sarılabilir miyim?" Dedim.

Gülümsedi. "Gel buraya" deyip beni kendisine doğru çekti ve sarıldı. Başımı göğsüne koyup bende sarıldım.

"İyi geceler tatlı rüyalar bir tanem." Dedi saçımı öperek.

KARANLIĞIN GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin