3. Bölüm: Anıların Esiri

3.2K 146 48
                                    

-A Matter of Trust- Gavin Luke-

"Seni görmek, bir insan gözünün yapacağı en güzel iş.."
-Nazım Hikmet

"-Nazım Hikmet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. Bölüm: Anıların Esiri
Karanlık gecelerin bir sonu olmazdı. Her gün soğuk, kasvetli ve öfkeliydi. Baharın güneşi göğüslediği günlerde bile Reha konağında kıyametler kopardı. Avuç içi kadar bile sevgi görmedik mi biz? Yalnız uyandığımız her günün gecesinde kötü kabusların bizi boğmasına izin veriyorduk.

Sabah yaptığımız kahvaltıların en zehirlisiydi o gün. Babam merdivenleri gıcırdatarak aşağı iniyordu. Merdivenin gıcırdaması bile hala kulağımdaydı. Yemek masasında otururken o geldiğinde saygıdan ayağa kalkmıştık ayağa kalkmamla kendimi yerde bulmam bir olmuştu. O günde bir gariplik vardı her gün başımızda olan hizmetkarlar bugün evde bile değillerdi. Abilerim bana kıs kıs gülerken burnumdan akan kanı durdurmaya çalışıyordum.

"Sana o adamla evleneceksin dedim!" Diyerek parmak boğumları kızarana kadar yumruğunu sıkıyordu. Babamdan çok dayak yemişliğim yoktu ama onun istemediği bir şey olunca bir canavardan farksız oluyordu.

Kesik kör nefeslerim konuşmamı zorlaştırırken gözümden bir damla bile yaş akmamıştı. "Asla, Asla o adamla evlenmem beni öldürsen bile!" Derken yerden zorla kalktım parmağımı babama doğru sallarken saçlarımdan tutup beni kapının önüne kadar sürüklemişti.

"O zaman geber defol!" Demişti baba demeye bile utandığım adam. Ömrümün yarısında beni acılarla kamçılamıştı hep. Gözlerime uyku haramdı. Bedenim hep soğuk zeminleri kaçacak bir kapı olarak görüyordu. Zaman gönlümde yanan en büyük dertti sönene kadar bu evde cehennemi yaşamıştım ve kaçtıktan sonra zaman sönmüştü. Zaman durdu ve yangınını söndürdü.

Kocaman konağın önünde gözyaşımla burnumdan akan kan birbirine karışmış üstüm kan içerisinde kalmıştı. Son kez elimi toprağa bulayıp korumaların alayla bakan gözlerine şahit oluyordum. Bu evde yaşadığım bir tek mutlu an vardı o da annemin bana masal anlattığı tek andı. Sanki annem başına geleceklerden haberdar gibi gözünden yaş düşürüyor ve ellerimi sıkıca tutuyordu. O gece anneme, "Anne elimi çok sıkıyorsun." Deyip gülümsediğimde tedirgince elimi tutan elini gevşetip, "Ferah'ım seni çok seviyorum." Demişti gözünden dökülen yaşları silerken. Anlattığı masal bitince elini kalbine doğru götürüp kendisini boğan nefesini düzenledi. Son kez yanağıma bir buse kondurup sarıldıktan sonra bacakları titreyerek birkaç adım attı ışığı kapatırken son kez acı içerisinde gülümseyip odadan çıktı. Annemi gördüğüm en son anın o olacağını bilseydim ardından koşarak gidip ona sarılırdım ve onu ömrüm boyunca korurdum ama olmadı yapamadım. Bir kanlı el onu bu hayattan kopardıktan sonra dağın zirvesinde, kır çiçekleriyle birlikte baktığım gökyüzü tamamen siyaha boyanmıştı.

Bir çocuğun annesini kaybetmesi ne demek çok iyi anlamıştım. O günden sonra kimse saçımı örmemişti, kimse saçımı taramamıştı ve kimse annem gibi saçlarımın güzel koktuğunu söylememişti. Annemi çok sevdiğimi ona uzun süredir haykıramamıştım. Onun mezarına gitmeye yüz bulamamıştım. Yüzsüzlük yaptığım şey kendime olmayan inancımdı. Kendime güvendiğim tek konu babamın servetini dörde katlamamdan ibaretti belki çok yanlış şekilde intikam aldım ama baba dediğim adamın elindeki vahşet kanlarına bulaşmadım. Güneşim doğarken önünde hep bir bulut vardı. Işığımı saçamamıştım hiçbir zaman halimi soran olmamıştı ve annem gittikten sonra beni seven de olmamıştı zaten. Şimdi ise ardımda zorla bana sahip olmak isteyen ve her ne pahasına olursa olsun bunu yapacak kötü yürekli insanlar vardı.

İntikam ZemareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin