6. Bölüm: İhanetle Yağan Yağmur

2.3K 100 8
                                    


❝Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı.❞
-Sabahattin Ali

❞-Sabahattin Ali

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6. Bölüm: İhanetle Yağan Yağmur
Nefessiz kaldığım her an bana çaresizlik, hırçın dalgaların içimde kaynadığı yenilgide büyük bir ruh sancısıydı. Tüm ruhumu kaplayan kederlerin tümüydü yalnız atan bir kalp. Elimi tutan eli sıcacıktı. Gözleri kapkara olsa da bu kadar sıcak eli olan bir adam nasıl güvenilmez olabilirdi ki? İlerledim masaya doğru, her zaman yüzü gülen Fadik'in yüzü sirke satıyordu. Beni görünce, "Ferah senin ne işin var burada?" Derken ayağa kalkıp sevgiyle kucakladı. Giray'ın annesi sadece elimize odaklanmıştı öfkeyle birbirine bağlı olan ellerimize baktı.

Giray Günalp o an elimi bıraktı. O elimi bırakınca sanki elim buz gibi soğudu. Ruhumu esir alıyordu soğuk girdap. Ruhuma dolan soğuk ilk defa beni bu kadar hisle kaplamıştı. Girdap içerisinde hissettiğim tek şeydi atan kalbim. Ona sadece şaşkınca bakmakla yetindim elimden başka hiçbir şey gelmiyordu. Bir anda dışarıda çakan şimşek masadaki tüm sessizliği bir anda dağıttı. Şimşeğin oluşturduğu etki kaybolduktan sonra, "Otursana Ferah.." diyerek Fadik yanındaki sandalyeye oturmam için işaret edince çabucak yanına oturdum.

Giray tam karşımdaki sandalyeye oturup gözlerime keskin bir bakış attı. Bakışları gözlerimden ayrılmazken, annesi Giray'ın koluna ufaktan dokunup kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra Giray'ın benimle olan göz kontağı o an kesildi. Masada tanımadığım üç kişi vardı birisi tam Giray'ın yanında diğer ikiside baştaki sandalyenin sağ ve sol taraflarında oturuyorlardı. Giray'ın yanındaki kadın sürekli olarak Giray'ın kulağına doğru eğilip bir şeyler fısıldıyordu. Masa o kadar korkunç gözüküyordu ki, nerede görsem tanırdım bu samimiyetsizliği. Tıpkı Turgay Reha'nın konağında yaşadığım anlardan birine benziyordu.

Turgay Reha'nın cehennem kokan konağı, bana hayattaki tüm tecrübeleri yaşatan tek yer olmuştu. Ruhumda sancıyarak kapanmayacak bir kapı aralamıştı. İnsanların ruhunda açılan yaraların kapanmayacağını çok iyi biliyordum. Ruhumdan sızan kan kalbimi ele geçirmişti. Ruhumdan sızan kanın varlığı beynime hücum eden cümleler gibi ağrıtıyordu bütün benliğimi, canımı yakıyordu. Turgay Reha konağı bağırışlarıyla inletirken sadece benim duvarlarımı yıkıyordu. Eline aldığı balyozuyla ördüğüm tüm duvarları kırıp, kanatıyordu. Ruhumda zehirli bir kanın akmasına neden oluyordu.

Fadik'in sol çaprazında oturan orta yaşlı bir kadın, "Ee nasılsınız Zahide Hanım?" Derken samimi olmayan tüm mimiklerini kullanarak gülümsedi.

"İyiyiz, Gülümser sen nasılsın? Uzun süredir görüşemedik."

"Öyle oldu Zahide Hanım, oğlun Giray sağ olsun." Derken ufak çaplı samimi olmayacak şekilde bir kahkaha patlattı.

İntikam ZemareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin