7. Bölüm: Bazı Simgeler

2K 82 10
                                    

Oyları eksik etmeyelim lütfenn. Sevgileer ♥️
The pines/ Roses&Revolution

 Sevgileer ♥️The pines/ Roses&Revolution

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7. Bölüm: Bazı Simgeler
Giray Günalp'in ağzından..
Ferah gözlerini kaldırdığında kalbimde bir kaya çatırdadı. "Bana bir parfüm yapsan nasıl olurdu?" Diye sorduğumda şaşkınca yüzüme baktı. İçinde akan duygu selini biliyordum ki ancak işi durdurabilirdi. Onu mutlu eden tek şeydi işi.  "Frezya bitkisi, baharat esintisi.." dediğinde onu daha da şaşırtmak için, "harika," diyerek karşılık verdim. "Ne anladın acaba?" Dediğinde yüzünü inceledim ve içindeki duygu selini nasıl durduracağımı buldum. "Bana karşı olan hislerini.." Dediğimde öfkeden deliye döndü, resmen çıldırdı. Düşünce seline uzattığım bir daldı sadece içindeki akıntıya kapılmaması için.

Onu o zehirli sarmaşıklı konakta sıkışırken gördüğümde, daha on üç yaşımdayken anlamıştım gönlünden akan bir sevgisizlik vardı. Kalbindeki sevgisizlik tabutunda ruhunu gezdiriyordu. Onun gözlerindeki o mor halkalar bana her şeyi açıklıyordu. Elindeki yaralar, kalbini çoktan ele geçirmişti.

Sevgi; insanların sırtında hem büyük bir yük, hem de kalbindeki tüm çiçekleri yeşertecek büyüklükte bir duyguydu. Karşındaki insandan ne derece geleceği ve ne derece alınacağıyla ilgiliydi.

Sesi titrerken, ne kadar güçlü durmaya çalıştığını ve kimseye ihtiyacı olmadığını açıklamaya çalışıyordu. Turgay Reha'nın konağına her gittiğimde onu gözlemlediğimi anımsadım. Küçük tavşanıyla bahçede oynarken o kadar mutluydu ki, eve girince tüm mutluluğu sönüyordu. Mutluluk ışıkları, ailesini görene kadar yanıyordu gördükten sonra ise tamamen bir karanlık. Ne zaman o eve gitsek, yemek masasında Ferah olmuyordu. Her zaman kaçacak bir yer buluyordu.

Turgay Reha, "Ferah yemeğe gel güzel kızım." Diye seslendiğinde yüzündeki o sahte gülümseme, alaycı ses tonunu beraberinde getirmişti. Ferah Reha hiçbir şey söylemeden o masaya oturdu. O kadar nazikti ki, bıçağını ve çatalını alıp eti kesmeye koyuldu. Bir iki lokma yedikten sonra dudağının kenarını silip, "izninizle." Diyerek masadan ayrıldı.

Düşündüm, düşündükçe bir çukur aralandı. Karanlığın ve kötülüğün bâki olduğu çukura düşmemek için kendime on beş yaşında söz verdim. Ferah'ın gözyaşını akıtan, çocukluğunu elinden alan herkesten bir bir intikam alacaktım. Yanan savaş alevlerine Ferah'ı asla teslim etmeyecektim. Sadece bir duaydı ve gerçekleşmesi muammaydı. Üniversiteye kadar da gerçekleşmedi zaten.

*

Gözlerim kapalıyken, "Denize düşen yılana sarılır derlerdi fakat sen hep deniz subayına sarılıyorsun." Diyerek onunla anlamadığı bir şekilde dalga geçiyordum. İçindeki duygu seli o kadar ağırdı ki, bunca sene yaşadığı her şey kriz şeklinde vücudundan atılmak isteniyordu.

Gözlerim kapalıyken, elim yastığın altındaki silahtaydı. Evdeki hain Ferah'a zarar vermek için buradaydı. Bunu çok iyi biliyordum ve intikamın artık alınması gerekiyordu. Ateşin varisi Ferah'ın her şeyini almak istiyordu hem de her şeyini. Onu gelini yaparak hayatını karartmak için and içmişti. Ateşin varisi ve Turgay Reha'nın yapmış olduğu kanlı anlaşma tamamen Ferah üzerine kurulmuştu.

İntikam ZemareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin