²

72 14 0
                                    

13 Şubat
Pazartesi




 


"Bir zamanlar kuruladığın
havluya bile tapardım." **






" **

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Sevgili günlük;

Sana bu şekilde hitap etmekten nefret ediyorum ama aklıma başka bir şey de gelmiyor. Doğrusu pek yaratıcı biri değilim bu yüzden sana yeni bir isim bulmakla uğraşmak yerine herkes günlüğüne nasıl hitap ediyorsa ben de sana öyle hitap etmeye devam edeceğim.

Neyse

Bugün yine O'nu gördüm. Ve yine kalbimin hızlanmasına engel olamadım. Kim yanlızca iki kez gördüğü birine karşı böyle hissedebilirdi ki?

Ben böyle hissedebiliyordum işte. Geçen hafta onu ilk gördüğümde de hislerim şimdikinden farksızdı. Nefesimin boğazımda bir yerlere takılıp düğümlendiğini ve sonra da yüreğimi sızlattığını hissettim. Ama bu sefer biraz daha şaşkındım. Çünkü onu ilk gördüğümde bunun aynı zamanda onu son görüşüm olduğunu düşünmüştüm. Onunla bir daha hiç karşılaşmayız sanmıştım.

Ama tesadüf bu ya yine durağı arkama almış kaldırımda kırmızı şemsiyemle beklerken kulaklıklardan kulağıma ulaşan müzik birden duruverdi.

Evet, sanki birden kulağımda çalan şu yüksek sesli müzik dahil etrafimdaki arabalar, insanlar, yağmurdan saklanan kuşlar aklına gelebilecek tüm hareketlilik durdu.

Sadece o vardı ve başka kimse yoktu.

Sağ elinde kızarmış, uzun parmaklarıyla sıkıca kavradığı siyah şemsiyesi vardı. Öbür eli siyah ve uzun paltosunun cebindeydi. Burnunun ucu hafifçe pembeleşmiş, dudaklarının arasından boşalan nefesi soğuğun tesiriyle beyaz bir buhar olup uçuştu. İri yağmur damlaları şemsiyesinin üzerinde koşuşan bir çift ayak varmış gibi takırdadı. Gözlerini bir kez açıp kapadı ve saçları yağmurla birlikte savrulan rüzgarla dağılırken önümden geçip gitti.

Ve tuhaf olan ne biliyor musun? Tüm bunlar yalnızca birkaç saniye sürdü.

Curl Up & Die Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin