52 11 4
                                    

8 Mart
Çarşamba







" Bir zamanlar sadece sen vardın
ve başka kimse yoktu. "








 "

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Sevgili günlük;

Bugün çarşamba ve pazartesi geleneğimizi bir kere daha bozdum. Artık sadece haftada bir görüşmek yerine seninle her gün görüşüyoruz. Sana alıştım. Eskiden sana her şeyi yazıp yazmamak konusunda kararsız kalırdım. Çünkü hep biri ben yokken seni açıp okuyacak, kimseye açamadığım tüm hislerimi, sırlarımı ve düşüncelerimi öğrenecek sanırdım. Ama şimdi korkmuyorum. Birinin seni okuması ihtimalinden korkmuyorum, okuduktan sonra bana vereceği tepkiden de korkmuyorum. Nedenini bilmiyorum. Korkmuyorum işte.

Bu yüzden her gece  yazmayı bitirdikten sonra bir yere saklamak yerine günlüğümün  kapağını kapatıp Cedric gibi komodinime koyup uyuyorum.

Şimmdi hiç olmadığım kadar bitkinim. Yazmak istemiyorum. Ama seni merakta bırakmak da istemiyorum. Zaten tüm bunları bir tek sana anlatıyorum. Başka kimse bilmiyor.

Neyse

Bu sabah yine ve yine duraktaydım. Sana anlattığım tüm anılarımın basit bir durakta geçmesi ne acı!

Daha yolu yarılamamışken kocaman ve ağır sırt çantam koptuğu için çantayı iki elimle kavramış kaldırımda öylece dikiliyordum. Hava bulutluydu. Güneş, bulutların ardından şehri ısıtmaya çabalasa da nafileydi. Şu, iri siyah bulutlar tek bir ışık kırıntısının bile bize ulaşmasına izin vermiyordu. Zaten çok geçmeden yağmur çiselemeye başladı. Bu sene ne çok yağmur yağdı böyle!

Hemencecik şemsiyemi çıkarıp açtım. Yavaş yavaş yağmurun sebep olduğu o hiçbir şeye benzetemediğim tuhaf koku burnuma dolmaya başladı. Yağmur şiddetlendi. Sabahki güneşe kanıp evden tedbirsiz çıkan birkaç insan koşuşturarak yeni yeni açılmaya başlayan dükkanların taraçalarına sığındı. İlerde yan yana yürüyen iki kadın kendilerine çamurlu su sıçratıp uzaklaşan arabanın arkasından kızgın yüzlerle söyleniyordu. Arabaların farları yoldaki şu birikintilerine yansıyor, korna sesleri yürüyen insanların ve yağmurdan saklanacak yer arayan kuşların sesine karışıyordu. Birkaç dükkanın ışıklı tabelası yanıp sönüyordu. Bu sabah bir geceyi anımsatıyordu. Yağmur başlayınca o azıcık yüzünü gösteren güneş de kaybolmuştu.  Sanki gökyüzü yeryüzüne daha çok yaklaşmış, siyah bulutlar güneşi saklamış ve gündüz geceye dönmüştü. Şiddetle yere çarpan yağmur damlaları sanki bu çarpmanın etkisiyle tekrar gökyüzüne zıplıyordu. Yağmur çok hızlıydı.

Curl Up & Die Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin