²⁰

27 6 0
                                    

27 Mayıs
Cumartesi




27 Mayıs Cumartesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Sevgili günlük;

Masamda tek başıma oturuyorum. Sana yazmaktan başka yapacak daha iyi bir şeyim yok. Dışarda yağmur sicim gibi incecik yağıyor. Anlamadığım bir sürü ses var. Düşünüyorum, mutsuz değilim ama mutlu da hissetmiyorum. Ne hissediyorum öyleyse? Mutlu olmak ne demektir, mutlu olabilmek için ne yapmak gerekir? Hiçbir sorunun olmadığı, günlük koşuşturmalarla geçen basit bir hayat mutlu bir hayat mıdır?

Neyse.

Sanırım bunun cevabını hiç ögrenemeyeceğim.

Taehyung'u neredeyse bir aydır görmüyorum. Sahi o nerede? Belki buradan taşınmıştır, belki hastadır, belki de... hayır, hayır bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum.

Şimdi onu görsem bütün her şey birden bire düzelecekmiş gibi geliyor bana. İçimdeki tüm sıkıntı uçup gidecekmiş gibi, yüreğim hafifleyecekmiş gibi. Her şeyi unutacağım. Beni bunca zaman onsuz bıraktığı için ona hiç kızmayacağım. Hiç küsmeyeceğim ona. Hemencecik affedeceğim onu. İsterse sadece iyi günlerinde beni hatırlasın, isterse hiç hatırlamasın, isterse hep beni tanımıyormuş gibi yapsın, görmezden gelsin. Hiç üzülmeyeceğim. "Bana neden böyle davranıyor?" diye hiç sorgulamayacağım. İsterse benden nefret etsin, isterse bana kaba davransın, itip kaksın ya da beni görmezden gelsin. Bunların hiçbirine aldırmayacağım. Yüzsüz olacağım, gurursuz olacağım. Hiç gücenmeyeceğim, hiç alınmayacağım, hiç incinmeyeceğim. Her şeye razı olacağım çünkü ona muhtaç olacağım. Yeter ki burada olsun. Karşımda olsun. Onu uzaktan uzaktan seyretsem de yeter ki burada, gözümün önünde olsun. Yeter ki elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakınımda olsun. Benim için ne kadar ulaşılılmaz olsa da ona gözlerimle dokunabileceğim, kokusunu duyabileceğim kadar yakınımda olsun.

Ben yine durakta bekleyeceğim. O karşı kaldırımda bir süre durup arabaların geçmesini bekleyecek. Sonra arabalar aramızdan çekilecek. Yine kocaman adımlarıyla benim olduğum kaldırıma doğru yürüyecek ve yanıma ulaşınca bana bakıp gülümseyecek. "Günaydın!" Diye mırıldanacak. Oturur oturmaz çantasını kucağına alıp o güzelim ellerini çanatnın üzerinde birleştirip yüzünde keyifli bir ifadeyle uzayıp gözlerini örtmüş saçlarının ardından yolu ve insanları seyredecek. Ben ise sadece onu seyredeceğim.

" Keşke sana baktığımı fark edecek kimse olmasa, sen sana baktığımı fark etmesen ve ben sadece seni seyretsem."

Keşke tek keşkelerim bunlar olsa. Şimdi keşkelerin en büyüğünü söylüyorum: keşke burada olabilsen!

Curl Up & Die Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin