²⁷

32 7 0
                                    

.

.

.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



İlk tramvay titriyor buz gibi şafakta
Oysa bana çok sıcak geliyor
Elveda Paris
Merhaba güneş


Sevgili günlük;

Bugün 25 Eylül pazar günü. Saat gece on'a geliyor. Düşüncelerim bu gece için fazla karışık.

Neyse.

Yazdıklarım gün geçtikçe uzadığından artık yatağıma bağdaş kurup deftere eğilerek kalem oynatmak işi boynumu rahatsız ediyor. Bu yüzden şu sırada masamın başına oturmuş içimi dolduran bunca düşünceyi; sen , sevgili dostuma, boşaltmayı istiyorum. Aklımda, her defteri açışımda olduğu gibi, yine "Nasıl başlamalı?" Sorusu dönüp duruyor. Ama biliyorum ki bir kere başladıktan sonra gece yarısına kadar çiziktirip duracağım. Fazla uzatmayacağım.
Bu sabah Taehyung bana şöyle söyledi:

"Dünyada hala bir parça sanatın olması bir mucize!"

Sadece durup yüzüne bakmakla kaldım. Eğer o sırada tek yaptığımız kuru bir bahçede oturmak olmasaydı ve etrafımızda estetik bir güzelliği olan ya da bunu çağrıştıracak bir şeyler olsaydı bu söylediği beni düşündürmezdi. Bir anlık boşlukla etrafıma bakındım; eski bir binanın önündeki basamaklardan birine oturmuş Taehyung, bu sefer çantasını kucağına değil sol tarafına bırakıvermişti. O anki halinden bir çıkarımda bulunmak benim için pek mümkün olmadı. Açıkçası hala da düşününce aklının ucundan geçip giden düşüncenin onu bürüdüğü şu hale bir açıklık getiremedim. Üzgün değildi ama mutlu da değildi.

Biraz uzağımızda kalan taş duvarın önünde sıra sıra ağaç vardı. Bu ağaçlar, yaprakları yavaş yavaş yıpranıp sararmış ıslak ağaçlardı. Yarım saat önce az biraz yağmur atıştırmıştı. Güz yağmuru, hafif ve kısa, şehrin üzerinden şöyle bir geçmiş, her tarafı fazla derinlere inemeden üstünkörü yıkayıp gitmişti. Şimdiyse bu kimsesiz bahçedeki yaşlı ağaçların eğri büğrü dallarında düşmeye yüz tutmuş çürük yapraklar yağmurun tesiriyle açığa çıkan tuhaf bir koku yayıyordu.

Taehyung, düşünceli bir şekilde, bir süre ıslak ayakkabısına yapışmış ıslak ve çürümüş yaprağa baktı. Sonra da sapından tuttuğu gibi ayakkabıdan sıyırdığı yaprağı başparmağı ve işaretparmağı arasında döndürmeye başladı.
Ve işte tamda bu anda şöyle söyledi:

"Dünyada hala bir parça sanatın olması bir mucize!"

Bunu öyle bir bilinçsizlikle söyledi ki ona bakmadan edemedim. Sanki boğazına takılmış şu kelimeler bir anda, sahibinden habersiz, dudaklarından dökülüvermişti. Öyle ki o da bunun farkında değil gibiydi.

Curl Up & Die Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin