Bu yüzden radyomu açtım
Bir yerlerde,
birinin sesini duyuyorum
Ve radyodaki bu üzücü hikaye
benimkine çok benziyor **Sevgili günlük;
Bugün 23 Temmuz, pazar günü. Farklı bir şey yazacağım da yok. Yine aynı hissediyorum, hep aynı hissediyorum. Az önce aylardan beri yazdığım bu notları en başından açıp teker teker okudum. Meğerse ne çaresiz bir yüreğe sahipmişim ben! Nasıl olur da şu hissettiklerimin farkına varmış olmama rağmen hala kendime bunu yapmaya devam ediyorum, anlamıyorum. Uçlu kalemime şöyle bir bakıp masaya bıraktım. Bugün kurşun kalemle yazmak istiyorum.
Bugün tuhaf şeyler oldu. Tuhaftan kastım benim sıradan hayatıma göre aykırı olan birtakım hadiseler oldu. Biliyorum bu yeterince anlaşılır bir açıklama değil.Neyse.
Bu gece harika bir gece. Az önce eve geldim ve gelir gelmez şu güzel yaz gecesinin aklıma ve yüreğime doldurduğu içten yazma isteğini sen, sevgili dostuma, boşaltmaya kalkışıyorum. Bu öyle bir his ki gözlerimi kapatıp her şeyi unutmayı arzu ettiriyor bana. Yüzümü çepeçevre ılık, tatlı bir su kaplıyor, kulaklarımı gıdıklıyor gibi. Bedenimde hiçbir düşün, hayalin, bir ruhun ağırlığını hissetmiyorum. Sanki süzülüyorum. Gecenin serinliği, dışardayken yanaklarımı soğuttu. Şimdiyse yüzümde alev alev görünmez bir ateş yanıyor gibi.
Ay, dünyanın en müthiş şeyiymiş gibi.
Gece gökyüzü ışıl ışıl, ağlar gibi. Gölgelerin,silüetlerin, karanlıkların bohem mavisi gözlere düşmüş gibi.
Havada asılı kalmış bir huzursuzluk var gibi ama aynı zamanda bu donukluğun içinden sıyrılan dostane bir sessizliğin varlığı da usulca hüküm sürer gibi.Huzurun ve hüznün arasındaki bu incecik boşluğa sıkışmış ,yapayalnız, bir ben var gibi.
Kapkaranlıktı. Bir solgun Ay bir de onun uzak, sönük yoldaşları yıldızlar. Gökyüzü geceleri kapanıkken daha başka nasıl tasvir edilebilir?
Soğuk çimler, cır cır böcekleri, kurbağalar, kısık sesli konuşmalar, küçük küçük adımlar, uzun upuzun bitmeyen karanlıklar, balkon sohbetleri, gece yarısı yürüyüşleri ya da televizyon ışığında uçuşup vızıldayıp duran basit bir sivrisinek, yaz geceleri buydu.İşte o yürüyüşlerden birindeydim. Annem salonda film izlerken uyuya kalmıştı. Turuncu ise köşesine kıvrılmış uyukluyordu. Saat ona geliyordu. Canım iyice sıkıldı. Ev de pek sıcaktı, cam açmak da kâr etmiyordu. Çantamı boynundan geçirip ayakkabılarımı giydiğim gibi kendimi dışarı attım. Bir süre sadece tembel tembel yürüdüm. Durup etrafımı çepeçevre saran bu karanlığı yokladım, dindinliğin tadına vardım, geceye kulak verdim. Duyduğum, gördüğüm ve hissettiğim yalnızca koca bir hiçlikten ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Curl Up & Die
FanfictionVe biliyor musun, bu sabah boynuna doladığı mavi atkı hayatımda gördüğüm en çirkin atkı olabilirdi. Tekrar iyi geceler. Başlangıç: 5 Şubat Bitiş: ?