8 Mayıs
Pazartesi"Bu bahçede saklanan seni gördüm. Ve biliyorum tüm sıcaklığın gerçek. Tutmak istedim mavi çiçekleri toplayan elini. Ama biliyorum bu benim kaderim. Bana gülümseme. Aydınlatma beni. Çünkü sana gelemem."
( söylenmemiş gerçek )
Sevgili günlük;
Burada, sıramı pencerenin önüne çekmiş, bir görünüp bir kaybolan güneşin aydınlığında kitabımı okumayı bitirdikten sonra bu deftere bir şeyler karalarken çenemi elime yaslayıp biraz düşündüm. Sadece durdum. Belki de okuduklarımı sindirip iyice üzerine düşünmek istedim.
Taehyung'un tavsiyesiyle Batan Güneş 'i okuduktan sonra üslubunu çok beğendiğim için bay Dazai'nin bir diğer romanı "İnsanlığımı Yitirirken" i önüme ilk çıkan sahaftan bulup satın aldım. Dürüst olmak gerekirse bugün sabahtan beri derslerimi hiç dinemeyip bu kitabı okudum. Önce biraz okudum. Herkes dersi dinliyor, her yer sessiz. Sonra kendimi tutamayıp devamını getirdim ve oturduğum yerden hiç kalkmayarak onu bitirdim. Bu romana sinmiş hüzün bana çok tanıdık geldi.
Dazai intihar etmeden önce hayatındaki tüm utanç verici anılarını bu romana yazmış, belki bu yüzden de ona "İnsanlığımı Yitirirken " ismini verip ruhundaki tüm kötülüğü bu romanına dökerek hayatına son vermiş. İşte beni düşündüren buydu. Az önce bir insanın ölmeden önce kimsenin bilmediği, en kuytudaki sırlarını sayıp döktüğü bir itiraf niteliğindeki yazılarını okumuştum.Gözlerim küçük yağmur damlalarının tutunduğu cama takılı kaldı. Ürperdim. Böyle harika şeyler yazabilen biri niçin kendini öldürmek istesin ki? Eminim onu seven bir sürü okuru vardı. Yayınevleri peşinde dolanıyordur. Ama Dazai, yıllar önce sevgilisiyle beraber bir su kanalına atlayarak hayatına son verdi. Hem de cesedi tam da doğum gününde kıyıya vurdu. İşte ürpertici olan buydu. Bir insan niçin kendine bunu yapmak ister? Neden şu kocaman dünyada tutunacak yüzlerce ümit varken, yaşamak için milyon tane sebep varken insan kendini öldürmek ister ki? Zaten er ya da geç herkes bir gün ölecek. Kimse sonsuza dek yaşayamaz. Hal böyleyken insan niçin sabredemeyip ölümünü erkene almak ister, neden ölümünün kendi elleriyle olmasını ister? Neden kendi ruhunun katili olmayı ister ki? Dünya ne tuhaf bir yerdi! Ve şu insanlar ise en az dünya kadar tuhaftı.
Daha önce de söyledim. Şu son günlerde güzelliği kafama takmış durumdayım. Güzelliğin en vahim şey olduğunu düşünmeye başladım. Bu düşünce içimde aniden belirdi. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım bir türlü güzel olmayan şeylere ilgi duymayı beceremem. Eminim herkes böyle hisseder. Kimse parmağına konan bir uğurböceğine gülümsediği gibi üzerine düşmüş bir örümceğe gülümseyemez. Hatta elinden gelse bağırıp çağırıp zavallı örümceği üzerinden atmaya çalışır. Oysa tavan arasındaki sıradan bir örümcek de topladığınız çiçeklerin arasından birden bire çıkan küçük bir uğurböceği de zararsızdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Curl Up & Die
FanfictionVe biliyor musun, bu sabah boynuna doladığı mavi atkı hayatımda gördüğüm en çirkin atkı olabilirdi. Tekrar iyi geceler. Başlangıç: 5 Şubat Bitiş: ?