Gün boyunca toplantı yapmıştım sürekli ayrıca. Ofisleri dolaşıp tek tek bütün çalışanlar ile tanışmıştım. Onların hepsine kritik zamanlarda akıllıca düşünüp en az zararla durumu kurtarmalarının ve işlerini zamanında yapmalarının önemini vurgulamıştım. Ortadoğu ve Genel Yönetim katı aynıydı sağ tarafta bizim ofislerimiz ve toplantı salonumuz yer alırken sol taraf ise genel yönetim ofisleri yer alıyordu. Kendi odamın tam karşısında genel kurul yönetim başkanı aynı zamanda şirket sahibi "Monreo Alvise" nin odası vardı. Bu adı gördükçe tedirgin oluyordum çünkü odamın iki tarafı camdı bir tarafında güzel Roma manzarası yer alıyorken diğer tarafında ise Monreo Bey'in odası yer alıyordu ve perdeler açık olduğu için odalar gayet net bir şekilde görünüyordu. Neyse ki bugün gelmemişti ve yan odanın boş olması beni rahatlatıyordu.Yan tarafa hakkında düşünürken kapı çalındı "Girin" dedikten Vicky bana John Bey'in geldiğini söyledi. John Bey ikinci patron, Monreo Bey'in kardeşi, asistanı, koruması, kısacası ortağı.
İçeriye gayet genç ve sevecen bir beyfendi girdi.
"Beyza hanım, sizin gibi güzel bir kadın ile tanışmak beni heyecanlandırdı" diyerek masanın önünde duran sandalyeye
Oturdu."Merhaba John Bey bende sizinle tanıştığım için inanılmaz mutluyum."
"Duyduğuma göre bugün bütün ofisleri dolaşıp hepsinden bilgi almışsınız. İlk günden kendinizi bu kadar yormayın lütfen"
"Bu benim görevim hem çalışma arkadaşlarımı yakından tanımak ekip ruhunu oluşturuyor ve daha verimli bir şekilde çalışma sağlıyor"
"Gerçekten anlatıldığın kadar hırslı ve zor bir insansın Beyza" dedi John bunu duyunca bşr an afalladım ve
"Kim anlattı?"
"Ş-eeyy ıııı Arif Bey!"
"Arif hoca benim hakkımda hep abartır. Ben profesyonelliğe aşık bir insanım o yüzden bence bu kadar abartılacak bir şey yok."
"Tanıştığıma tekrar memnun oldum ben çapraz odadayım herhangi bir şey olursa her zaman yardımcı olabilirim"
"Teşekkür ederim bende çok memnun kaldım"
John çıktıktan sonra dediği şeye anlam veremedim Arif hoca ile acaba tanışıyor muydu? Birde anlatıldığın kadar demişti değil mi. Galiba sadece Ârif hocadan duymamıştı beni muhtemelen araştırma yapmıştır çünkü tutup sıradan bir insanı bu koltuğa oturtacak bir şirket değil bence burası. Neyse zaman karşıma elbette çıkartır bu kişiyi. Bilgisayarı kapatıp şirketten çıkmak için hazırlanırken Vicky geldi odama
"Beyza hanım, çıkacaksınız şoföre haber vereyim mi"
"Evet iyi olur" diyerek çantamı ve telefonumu alıp odamdan çıkıp asansöre yöneldim. Kolidor da ilerlerken yönetim katında ki insanların bana baktığını fark ettim ama bu durumun muhtemelen yeni olduğum için olduğunu düşündüm.
Şirketten çıktığımda kapıda Hakan bekliyordu. Hakan kapıyı açtığı sırada yolda yürüyen biri dikkatimi çekmişti ve yaklaştıkça tanıdık geliyordu bir an göz göze geldik ve çocukluk arkadaşım Cihan olduğunu anladım. Zaman onu hiç değiştirmemişti şaşkınca ikimiz de aynı anda
"Yok artık Cihan"
"Yok artık Beyzoş"
"Bu ne hal be işin var senin burada? Ayrıca niye benim haberim yok bakim burada olduğundan"
"Asıl senin ne işin var? Birde sen beni niye hiç arayıp sormuyorsun haberim mi var senin İtalya'da olduğundan"
Diyerek sarıldım tanıdık bir yüz görmek bana çok iyi gelmişti. Hiç bırakmak istemeden yüzüne baktım.
"İşin yoksa beni burada favori restaurantına götürür müsün?"
"Tabi deli kız" derken gözü bir an Hakan'a kaydı. Bu kim der gibi bana baktı.
"Gel bizi bıraksın Hakan" dedim ve arabaya yöneldim.
Cihan restaurantın adresi söyledikten sonra bana baktı.
"Biliyordum senin böyle güzel taş gibi bir hatun olup ayaklarının üzerinde duracağını"
"Bende senin böyle sefil bir sanatçı olacağını biliyordum" diyerek kahkaha attım.
Yok boyunca Hakan sürekli aynadan bana ve Cihana bakmıştı sanki aramızda ki ilişkiyi çözmeye çalışıyordu. Restauranta geldiğimizde kapıyı açıp.
"Beyza hanım bekliyorum ben burada "
"Beklemene gerek yok Hakan gidebilirsin mesai saatleri bitti.""Benim görevim sizin 7/24 şoförlüğünüzü yapmak"
"Hakancım teşekkür ederim ama gidebilirsin dönüşte taksi kullanıp dönebilirim" desem de asla fayda etmedi ve gitmedi.
Cihan ile akdeniz manzarasının mükemmel bir şekilde göründüğü lüks olmayan ama çok otantik güzel balık restaurantının manzarası en güzel yerine oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra Cihan
"Ee kızım ne bu şoför felan anlatsana çabuk ne iş yapıyorsun"
"BRQ LOGISTICS de Ortadoğu'nun sorumlusuyum, abartılacak bir şey yok emin ol"
"Ne demek abartılacak bir şey yok? Sorumluya bu kadar lüks bir araba tahsis edilmez nesin sen söyle"
"Tamam Ortadoğu'nun müdiresiyim oldu mu beni bırak çabuk anlat bakayım sen ne yapıyorsun?"
"Ben iki yıldır burada sanat okulunda orkestra şefiyim sürekli olarak konserler veriyoruz iki hafta sonra olacak konsere seni bekliyorum mutlaka"
"Tabiki gelirim biletimi yollarsan"
Siparişlerimiz gelmişti. Balığımızın yanında kırmızı şarap içerek konuşmaya başladık.
"Senin o ayı herife noldu" diye sorması ile aylardır düşünmeyi ertelediğim düşünce gün yüzüne çıktı.
Çatalımı bırakıp arkama yaslandım derin bir nefes aldım çantamdan sigaramı buldum yaktım ve"Öldü"
"Bee-nn bilmiyordum özür dilerim"
Demesiyle kahkaha attım ve"Yani içimde öldü, beni bi bok gibi bırakıp gitti hiçbir şey demeden bir gün açıklayacağım dedi gitti. O bir gün gelir mi bilemiyorum, ama benim için öldü." Dedim ve sigaramı söndürdüm.
Cihan konuyu değiştirmek için
"Bu lojistik firmasını nasıl buldun bakalım?"
"Onlar beni buldu Ciho, daha doğrusu referans ile işe girdim İtalya'ya geleli bir hafta oluyor ev tuttum sonra yerleştim derken bir türlü işe başlayamadım yani ilk iş günümdü bugün"
"Helal olsun kız sana"
Biz Cihan ile koyu bir sohbete dalmışken Hakan'ın içeride bie masada oturduğunu ve bizi izlediğini fark ettim. Aldırmadan yaklaşık 1 saat daha oturduktan sonra Hakan önce Cihanı evine sonra da beni bıraktı.
Eve girip duş alıp doğruca yatağa attım kendimi.
Biliyorum biraz yavaş ilerliyor ama kurguyu sağlam yapmak istedim. Bir sonraki bölümde hikaye başlıyor artık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
ChickLitBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...