14

68 7 0
                                    


Keyifli okumalar ✨

Gezimize kornişten başladık, atlas okyanusunun kıyısında yapılan yürüyüş yolu insana huzur veriyordu. Sağ tarafımızda şehir sol tarafımızda ise okyanus mükemmel görünüyordu.

Kornişte ilerlediğimizde Okyanus'un kıyısına yapılan dünyanın en büyük ikinci camisi bizi karşıladı. Mimari olarak farklı görünüyordu, köşeli bir minaresi ile islami bir mimariyi gözler önüne sunuyordu.

Gezerken Monreo sürekli belimi tutmuştu, bana bölge hakkında bilgi vermişti. Daha sonra mavi şehire gittik burada dar sokakların olduğu turistik yerleri gezdik. Gezerken turistik çarşıya uğrayıp bana gümüş bir bileklik almıştı.

Bileklik zarif ince bir zincir üzerinde  ince küçük taşlı sarmaşık yapraklarından oluşuyordu. Bilekliği bileğime takarken kulağıma eğilip

"Senin aşkın benim kalbimi bir sarmaşık gibi sardı, umuyorum ki benim aşkım da senin kalbini sarmaşık gibi sarar" dedi ve boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Teşekkür ederim, çok zarif" dedim ve elini tuttum. Çünkü artık belimdeki eli beni terletiyordu.

°•°•°•°•

Fas'ın turistik bütün yerlerini gezmiştik. Tahmin ettiğim gibi geleli 17 gün olmuştu her akşam Vicky'nin maillerine bakıyorum aklıma takılan şeyleri not alıp hafta sonu toplantısında konuşuyordum.

Monreo ise her gün John ile konuşuyordu. Bugün Cihan ve Enzio'nun aynı kişi olduğunu öğrendi ama nerede yaşadığına dair herhangi bir bilgi bulamadığını belirtti. 

Onlara yardımcı olmak adına, hafızamı zorladım. Onlara Cihanların bahçesinin adresini ve köy evlerinin adresini verdim. Küçükken sıklıkla oralara giderdik. Monreo ve John bana belki oradadır diyerek araştırmaya başladıklarını söyledi.

Son 17 günde Monreo'nun yüzünde farklı bir mutluluk vardı ama aynı zamanda John ve Vicky'nin güvenliğinden emin olmadığı için inanılmaz endişeliydi. Her akşam mutlaka balkonda uzun uzun düşünüyordu, yine düşünürken yanına gittim ve kucağına oturdum. Elini belime sardı ve bende kollarımı boynuna doladım.

"Geçecek biliyorsun değil mi?"

"Kimsenin artık üzülüp zarar görmesini istemiyorum. Artık korkuyorum seni yeniden kaybetmekten, üzmekten ve kırmaktan" dedi ardından saçlarımı öptü.

"Yeniden derken, sen beni bir kere bile incitmedin Monri."

"Beyzoşumm lafın gelişi yani seni bir kere bile üzmek istemiyorum" dedi ve derin bir nefes aldı.

"Üzmezsin" dedim ve içeriye girdim.

Tam içeriye girdiğim anda telefonuma mesaj geldi. Elime alıp baktığımda bilinmeyen numaraya aitti.

Bilinmeyen numara

"Beyza inan hangi deliğe girdiniz herhangi bir fikrim yok. Sana asla zarar vermeyeceğime yemin ediyorum ama O yanındaki adam için aynı sözü veremem ayrıca, o kim senin en ufak bir fikrin yok. İtalya'ya dönünce etrafına bir bak saman kağıdından yapılmış dosyaların içine bakarsan herşeyi göreceksin"

                                                            Cihan

Monreo'nun geldiğini duyunca telefonumu hemen komidinin üzerine koydum ve dolaptan maden suyu alarak içmeye başladım. Kendimi toparlamam gerekiyordu. Belki de ona sormam gerekiyordu. En azından ona bir şans vermek istiyorum.

Yürek Unutmaz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin