Hellllöö iyi okumalar ✨Sabah erkenden uyanıp İspanyol paça fitilli pantolonun üzerine ipek beyaz ince askılı bluz giyerek saçlarımı düzleştirdim ve her zaman ki gibi ayağıma topuklu ayakkabı giyerek evden çıktım. Şirkete geldiğimde geçen bir haftaya göre farklı bir atmosfer vardı. Herkes koşuşturuyor ve çok yoğun çalışıyordu. Bizim departmanın sıkı çalışmasının nedeni cuma günü yapacağımız ilk sevkiyat olmasıydı ama yönetim kurulunun bu kadar sıkı ve telaşlı çalışmasının nedenini anlayamamıştım. Saat 11 de toplantı vardı ve herhangi bir aksilik çıksın istemiyordum. Odama girdikten kısa bir süre sonra Vicky geldi ve her zaman ki gibi günlük planımı anlattı. Tam çıkacağı zaman
"Vicky bugün şirket için önemli bir şey mi var?"
"Monreo Bey bugün aylık genel durum toplantısı yapacak yönetim kurul ile sonrasında ise bütün departmanlar ile tek tek görüşecek Beyza hanım"
"Tamam teşekkür ederim"
Vicky çıktıktan sonra işlerime gömülmüştüm sevkiyat listesinde bir yerde açık olduğunu fark ettiğim sırada kapım çaldı ve Vicky olduğunu düşünerek kafamı kağıtlardan kaldırmadan "Buyruunn" dedim.
"Vicky lütfen bana Anthony ve Bella hanımı çağır burada bir problem var nasıl böyle bir şey yapılır aklım almıyor" diyerek kağıtları Vicky' ye uzatarak onu görme umuduyla kafamı kaldırdım ama gördüğüm kişi Vicky değildi.
Uzun boylu, beyaz tenli, teninin rengine inat bir koyuluğa sahip siyah gür saçları, hafif iri yapılı geniş omuzlu, çıkık köprücük kemiklerine sahip, tıpkı Burak'ın sahip olduğu vücuda benzer bir vücut karşımda duruyordu. Yüzüne baktığımda kalın ama güzel kaşları, geniş alnını küçültmesine rağmen yay gibi duruyordu. Gözleri siyah inci tanesi gibi parlıyordu, bu gözleri tanıyordum ben, bu bakış bir zamanlar bana dünyaları veren ama herşeyimi alıp gitmiş bakışa oldukça benziyordu. Bir an karşımda onu gördüm tek kaşımı kaldırıp sorgular bir şekilde
"Buyrun"
"Merhaba Beyza hanım" diyerek ellerini uzattı.
Nedenini bilmiyordum ama bu adamın tanıdık olduğunu içten içe biliyordum hiç istifimi bozmadan eline baktım ve soğuk bir şekilde o ince uzun damarlı beyaz elleri tuttum. İşte o hasret kaldığım eller karşımdaydı ve sımsıkı gitmedim buradayım diyerek tutuyordu ellerimi sanki. Ellerimi bırakıp
"Ben Monreo Alvise" der demez başımdan aşağıya doğru kaynar su döküldü. Büyük patrona karşı ukalalık yapmıştım kim sanmıştım ki gerizekalı kafam ne vardı her gördüğün gözde onu arıyordun. Hemen ayağa kalkarak.
"Merhaba Monreo Bey, kusura bakmayın. Asistanımı bekliyordum sizi de birden karşımda görünce biraz ters davrandım" Ne yapıyorsun Beyza ilk dakikadan çalışanlara kötü davranan patron imajı verdin adama.
"Sorun mu var acaba?"
"Ha-yır, yani evet ama çözebileceğim bir problem sorun yok yani" diyerek gülümsedim.
"Siz benimle tanışmaya gelmeyince ben geleyim dedim, sıkı çalıştığınız bilgisi sürekli kulağıma geldi."
"Bugün yoğun olacağınız bilgisini aldım bu nedenle sizi rahatsız etmek istemedim."
"Sorun yok Beyza hanım. Herşey yolunda değil mi canınızı sıkan herhangi bir şey olursa yan taraftayım"
"Teşekkür ederim herşey gayet yolunda."
"Çok sevindim Beyza hanım şimdi bir toplantıya girmem lazım" diyerek odadan çıktı.
Yan tarafa baktım ve hızla odasına girdi. John Bey masanın karşısında ki koltukta oturuyordu. Monreo girince gülerek konuşmaya başladı. Monreo konuşmaya başlayınca gülümsemesi silindi ve elini yumruk yaparak sıktı yan profilinden bile boynunda ki damarlar belli oluyordu. Ben onları izlerken birden John ile göz göze geldik ve hemen utanarak önüme döndüm. O tarafa bakmamak için kendimi zor tutarken birden masanın üzerindeki kağıtları görünce odadan çıktım. Anthony ve Bella ile sorunu düzeltmem gerekiyordu. Böyle durumlarda aslında onların odama gelmesi daha profesyonel olacaktı ama gözlerden kaçmak için kendim giderek konuşacaktım.
Sorunu söyleyip kırk dakika sonra olacak olan toplantıya sorunsuz bir şekilde katılmaları hakkında uyarıp odama döndüm. Odama girer girmez plise perdeleri kapatmak için düğmeye bastım ve tek tek kapandılar. Ardından Vicky'den Türk kahvesi istedim ve toplantı için bir plan hazırladım.
Toplantı sorunsuz bir şekilde geçmişti. Ekip arkadaşlarım harika insanlardı. Anthony ve Bella sorunu çözüp öyle katılmıştı toplantıya ve ilk sevkiyat için tamamen hazırdık, artık John Bey ile konuşup ilk sevkiyatı yarın bile yapabiliriz hazırız demesi kalmıştı.
Toplantı odasından çıkıp John Bey'in odasına girerken John çıkıyordu.
"Merhaba John Bey size sevkiyat hakkında bilgi vermek için geliyordum ama müsait değilseniz sonra gelebilirim."
"Ben Monreo'nun yanına gidecektim. Gel beraber gidelim onun yanında anlat ki bende ona anlatmaktan kurtulayım"
Ben önde o arkada Monreo'nun odasına gittik. Monreo Bey beni görünce yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Ona ve John'a tüm hazırlıkların tamamlandığını sevkiyat için tek engelin onayları olduğunu söyledim. Onlar ise belgeleri istediler hemen önlerine koyarak imzaladılar ve bugün gece saat 12 de ilk sefer başlıyordu.
Bir iş başarmanın gururu ile odama yöneldim. Odama girince pliselerin açık olduğunu fark etsem de aldırmadan önce Ailemi arayıp sevinerek haber verdim. Sonrasında ise küçük bir kutlama için Cihan'ı aradım
"Ciho bu akşam kutlanacak bir şey vaaaarr."
"Beyzoşum bu akşam provam var yarın kutlasak"
"Peki" diyerek telefonumu kapattım. Arkama yaslandım, yan tarafa döndüm birden Monreo Bey ile göz göze geldim.
Yeni bölüm de görüşmek üzere 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
ChickLitBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...