34 FİNAL

100 6 1
                                    

Keyifli okumalar ✨

Adaya yerleşeli bir ay oluyordu. Her gün mutlaka bir kere Monreo ile konuşuyordum. Verdiğim röportaj yayınlanmıştı. O günden beri adada ünlü olmuştum. Bu durum beni çok mutlu ediyordu. Haftada bir gün kafede ingilizce konuşma kulübü yapıyorduk.

Bu hafta bana kızlar gelecekti, onlar için tüm hazırlıklarım tamamdı. Beyda Betül ve Simge ile harika bir hafta geçirmeyi planlıyordum. Bahçeyi sularken kızlar

"Heeelloooooo" diyerek giriş yaptılar. Deli gibi çığlık çığlığa birbirimize sarıldık. Ellerinde ki eşyaları bıraktıklarında dördümüz de bahçede oturup sigaralarımızı yaktık. Biraz konuştuktan sonra konu

"Beyza kızım içim bayıldı nereye kadar böyle gidecek? Neden yaşamıyorsun ya ölüp gidersen ne olacak?" Dedi Simge ve diğer ikisi de onayladı.

"Ay kızım ne bileyim ya? Korkuyorum işte başa dönmekten"

"Korkma Beyza hem yine halledersin en azından içinde kalmaz hiçbir şey" dedi Beyda

Aslında haklılardı, konuşurken masada duran meyvelerden yiyordum. Bir anda midem bulandı, yukarıya bakıp nefes aldım kusmamak için. Kızlar fark edip sorunca

"Ay ada havası bir aydır alışamadım böyle bir halsizlik bi yorgunluk var ara ara da midem bulanıyor, muhtemelen değerlerim düştü."

Kızların üçü de birbirine sonra bana baktılar. "Hamile olma ihtimalin ne?"

"Yani aslında, yok ya değilim, hayır hayır olmaz yani, inşallah değilimdir"diyerek hızla ayağa kalktı. "Eczaneye gidip geliyorum"

"Kızım manyak mısın niye beş tane aldın?"

"Hatasız olması için Betül" diyerek lavabada duran testlere bakıyordu ve banyo içinde volta atıyordu.

"Beyzoş biraz sakin ol" dediğinde onu onayladı ve testlere baktı birisi hariç dördünde çift çizgi vardı.

"Hadi Çanakkale'ye geçelim sen bi kan testi ver garantiye alalım" diyerek ayakladılar.

Kapıda duran korumalar ne olduğunu anlayamamıştı. Beyza onlara dönerek "Çanakkale'ye gidiyoruz" dediğinde
"Arabalar aşşağı tarafta, feribot ile mi gitmeyi düşünüyorsunuz?"
"Evet, sen anahtarı ver,biz kızlarla birlikte gideriz." Diyip elini uzattı.

Koruma istemeyerek anahtarı verdi, limana geldiklerinde, korumalar başka bir araba ile Beyza'ları takip ediyorlardı.

Çanakkaleye gelir gelmez bir hastaneye gittiler. Beyza hemen kan verip çıktı. Ardından ise yemek yediler. Hastanede ki, hemşire sonucu mesaj atacaklarını bildirmişti. Beyza sürekli telefonuna bakıyordu. Tam o sırada telefonu çaldı arayan Monreo'ydu.

Kızlarla göz göze geldi. "Açmasam olur mu?"

"Olmaz, sonuç ne olursa olsun onun da bu heyecanı yaşamaya hakkı var tek başına yapmadın bebeği sonuçta." Dedi Simge

Telefonu açarak masadan kalktı "Beyza, iyimisiniz? Korumalar önce eczaneye gittiğiniz sonra da hastaneye gittiğinizi söylediler."

"Monreo iyiyiz ama bir şey var galiba"

"Beyza ne var? Geleyim mi?"

"Bir aydır kendimi çok kötü hissediyorum, halsizlik ve yorgunluk var. Önce kan değeri sandım ama değil galiba"

"Beyza ciddi bir hastalığın mı var?"

"Hayır hayır öyle bir şey değil daha tam olarak belli değil ama galiba bir bebek var"

"Nerede bebek var? Annesi babası nerede? Sen ilgilenme hemen İstanbul'a git. Bende geliyorum bir doktora görün" onun bu tepkisine deli gibi güldüm.

"Beyza iyimisin?" Dedi arkadan adım sesleri geliyordu muhtemelen şirketten çıkış yapıyordu.

"Monreo hamile olabilirim, en son ikimiz de korunmayı unuttuk galiba"
Dememle bir anda ses kesildi. İstemiyordu, tabi istemez daha ikimizde hazır değil, ama bu sefer olmaz bu sefer ona kıyamam ben bakarım bebeğe.

"Beyza" diyerek bir nefes bıraktı.
"Ne zaman belli oluyor?" Dedi sesinde garip bir tonlama vardı.
"Yarın sabah belli olur büyük ihtimalle"
"Tamam dikkat et, geliyorum hemen ben" demesini beklemiyordum.

Bütün ısrarlarıma rağmen kızlar evimde kalmayıp otele geçmişlerdi. Onları ada da güzel bir otele yerleştirip. Monreo'yu beklemeye başladım. Telefonumu elime alıp sürekli bakıyordum.

Zilin sesini duyduğumda tedirginlikle, kapıya doğru koştum. Monreo gelip hemen sarıldı bana. Kendimi güvenli kollarda hissediyordum, omzumdan tutarak beni göğüsünden uzaklaştırdı.
Yüzümü avuç içlerine aldı.

"Monreo, daha belli değil ama ben bu sefer eğer bebek varsa ona bakacağım"

Elini karnıma koydu ve "bakacağız Beyzam" dedi. Tekrar sarılıp boynuna gömüldüğümde bir öksürük sesi geldi.
Ayrılıp o yöne doğru baktığımızda koruma elindeki poşetler ile bize bakıyordu.

"Ada da erişemezsin diye ilaç ve besleyici bir kaç şey getirdim"

"Monreo daha belli değil hiçbir şey" dememle telefonuma mesaj sesi geldi. Koşarak telefonu elime aldım ve hemen mesajı gördüm.

"Gebelik testi sonucunuz pozitiftir. Detaylı muayene için lütfen randevu alınız."

Olduğum yerde kaldım, ben nasıl bakacağım, nasıl yetiştireceğim bilmiyorum ama onu sıkı sıkıya koruyacağımı çok iyi biliyordum. Monreo'ya baktım endişeli gözlerle bana bakıyordu"pozitifmiş" demem ile beni kucağına alıp kendi etrafında döndürdü.

"Dur, dur, dur otur şuraya sakın kıpırmada, miden bulanıyor mu? Açmısın? Ne getireyim sana" diyerek beni sandalyeye oturtturdu.

"Sakin ol gayet iyiyim ben" dedim ama midem bulamıyordu. Tekrar kusmamak için yukarıya baktım, bu sefer geçmemişti hızla tuvalete doğru koştum, İçimde ne var ne yoksa çıkarttım. Monreo ise kapıda bana bakıyordu, elimi yüzümü yıkadım ardından ise salona geçip oturdum.

Monreo elinde bir bardak ıhlamur ile yanıma geldi. "Ne yapacağımı bilemedim" diyerek bana doğru uzattı. "Teşekkür ederim" diyerek aldım.

"Beyza ben bem beyaz bir sayfa açıyorum. Seninde benimle olmanı elimden tutmanı her an sevgi ve saygı ile bebeğimizi büyütmek istiyorum"

"Monreo bebek var diye bunu yapmak zorunda değilsin."

"Biliyorum Beyza ama ben sensiz yapamıyorum. Ben seni koşulsuz seviyorum ve sen de beni rağmenler ile seviyorsun. Benim çok hata yapmama rağmen beni seviyorsun. Bu benim için yeterli."

"Ya bir şey olursa o zaman ne olacak?"

"Geçmişin bem beyaz sayfamıza gölge olmasına izin vermeyeceğiz sevgilim. Belki zor olacak ama ben seni zorluklarla yine seveceğim." Demesiyle ağlamaya başladım. Monreo anlamayan gözlerle bana baktı. Bu sefer mutluluktan ağlıyordum, sımsıkı göğüsüne sarıldım.

"Benim elimden tuttuğun gibi onun da o minicik ellerinden tut olur mu?"

"Olur sana söz veriyorum ellerimiz hep sımsıkı kenetlenecek"

°•°•°•

İntikam, acı, öfke hepsi yüreğimden uçup gitmişti. Tek istediğim şuan olduğum gibi mutlu olmaktı, evet karşılıklı hatalar yaptık ama biz hatalarımıza rağmen birbirimizi sevmeyi tercih ettik. Birbirimize destek olarak, el ele tutuşarak zorlukları beraber atlattık. Şimdi hayatımızda canımızın içi kızımız Liya vardı. Ona gerçekten sevmeyi ve iyi bir insan olabilmeyi öğretiyorduk. Benim gibi doğa aşığı, babası gibi kalbi kocaman şirin, akıllı bir kız çocuğu.

SON

Hikayemi nasıl buldunuz?

Yürek Unutmaz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin