Keyifli okumalar ✨
Sabah uyandığımda telefonumu elime aldım ve Sena, annem, Beyda, Betül ve diğer WhatsApp gruplarından bir ton mesaj olduğunu gördüm. Onlar ile birazcık uğraşabilirdim. Evet hemen yüzüğümün fotoğrafını attım ve "EVVET" yazdım ardından Sena'yı aradım. Bana Alo bile demeden söylenmeye başladı.
"Çocuğun olunca mı haber verecektin ha?"
Onun bu tavrı beni sadece güldürmüştü. "Birde gülüyor terbiyesiz, kızım biz sen daralma diye hiçbir şey sormuyoruz ama sen ne diye bize bir şey söylemiyorsun ha?""Senoşum izin verirsen anlatacağım"
Ona herşeyi enn başından anlattım. Aramızda ki ilişkinin yeni yeni şekillenmeye başladığını. Monreo'nun bütün herşeye hakim olduğunu ve daha birçok şeyi.
"Beyza eğer seni mutlu ediyorsa yürü kızım be" dedi sevinçle.
"Yürüyorum bebeğim" dedim ve o anda ona işle ilgili sorular sordum. Normalde iş yerinde olması gerekiyordu ama değildi.
Sena işten ayrılmış çünkü ona iş yerinde psikolojik şiddet uygulamış şerefsiz patronu. O an aklıma gelen fikir beni heyecanlandırdı.
"Senoş şimdi senin biletini alıyorum. Sende valizini hazırlıyorsun. Bizim İstanbul da açacağımız şubeye müdür gerek. Güvenilir ve işten anlayan en önemlisi Arif hocam ile anlaşabiliyor olması gerek. Bütün kriterlere uyduğuna göre şirketi hazırlarken senin de yanımda olmanı ve süreci takip etmeni istiyorum. Bir ay içinde herşey hazır olur ve sonra İstanbul'da yaşamaya başlarsın."
"Yani Beyzoş torpille öyle şıp diye olur mu öyle şey?"
" Sena ben senin yapacağını bilmesem sana söyler miyim? Mızmızlanma hadi. Bakıyorum uçuşlara Çarşamba 23.55, uygunsa alıyorum"
"All başımın belası allll. Ama gelince hesap soracağım haberin olsun"
"Tamam sen gel de sor hesabı"
Sena'dan sonra annemi aradım ve birbirimizi tanıdığımızı, anlaştığımızı söyledim. Annemin tepkisi ise Türkçe bilip bilmemesiydi. Ben damadım ile sohbet etmeyeceksem istemem. Türkçe öğrenmeden seni alamaz bizden dedi. Bende onlara Monreo'nun Türkçe bildiğini söyledim. Annemle konuşmam korktuğum gibi geçmedi.
Saate baktım ve aşağıya indim bugün cumartesi olduğu için rahat rahat kahvaltı yapabilirdim. Kahvaltıda Monreo' ya Sena ve Arif hocadan bahsettim. Sorumluluğu bende olduğu için ekibimi istediğim gibi ayarlayacağımı söyledi. Bu durum beni mutlu etmişti. Masada duran ananası elimle almak için uzandığımda John elimi tuttu ve yüzüğüme baktı. Ardından da
"Hamile misin?" Dedi bana
Beklemediğim bu soru ananasın boğazıma kaçmasına neden olmuştu. Ben öksürürken Monreo sırtıma vuruyor Vicky ise
"Anlamıştım dün kahvaltılar, Venedik'e gitmeler""Vicky yüzük bile aceleye gelmiş bak büyük olduğu için orta parmağa takmış"
Öksürüklerim bittiğinde ikisine kahkaha attım. "Saçmalamayın, Monreo görüp bana almış bende evlilik fikrini aklından çıkartması için orta parmağıma taktım. Bilinçaltı mesajı yani"
John ile Vicky birbirine bakarak kahkaha atmaya başladılar. Onların bu haline bizde kahkaha atmaya başladık.
"Orta parmak inanılmaz güzel bir fikir. Monreo abicim gerçekten senin adına çok üzgünüm çünkü ömür boyu bekar kalacaksın"
Monreo burnunu sıktı ve sessiz kalmayı seçti. Ben ise hemen atılıp
" En azından Monreo'nun sevgilisi var John sen bir sap gibi tek yaşayacaksın"
"Ahh hayatımın aşkı nerede ki çıksa karşıma deseki seni seviyorum, işte o an hiç düşünmeden evlenirim"
"Sana umarım deli biri denk gelir de. Konuşmadan herhangi bir şey yapmadan önce düşünmen gerektiğini bir ömür boyu aklından çıkartmazsın John"
Ben gülerek ayağa kalktım. Monreo bana baktı ve"Beyza muhasebeden Erica bir saat içinde burada olacak şu şube işini artık halledelim"
"Tamam kış bahçesinde ağırlarız" diyerek odama çıktım.
Ne kadar iş görüşmesi yapacak olsak da, bugün haftasonu ve evde olduğumuz için rahat bir şeyler giymeyi tercih ettim. Altıma siyah taytımı üzerime ise mavi boyfriend tişörtümü giydim. Bu spor tarza Monreo'nun hediye ettiği yüzük ve bileklik hiç uyumlu değildi ama ben yinede çıkartmadım. Artık ona bir hediye almanın zamanının geldiğini aklımın bir köşesine not ederek tabletimi ve sigaramı alarak aşşağıya indim.
Erica salonda Vicky ile sohbet ediyordu. Anladığım kadarıyla lise arkadaşlarıydı. Onunda spor giyinmesine sevinmiştim. Ona hoşgeldin diyerek, karşısına oturdum.
"Erica seni buraya kadar çağırdık, geldiğin için teşekkür ederiz"
"Rica ederim ne demek" dedi ve ona gülümsedim.
"Ben kış bahçesine geçiyorum sizde Monreo ile gelirsiniz" diyerek bahçeye çıktım. İlk bahar gelmişti. Güzel olan bahçe daha da güzelleşiyordu.
Bu bahçenin en sevdiğim özelliği ise her bir köşesi ayrı bir atmosfere sahipti sol tarafta çiçeklerin arasında ki ahşap salıncak, sağ tarafta etrafı sümbüllerle çevrili çardak. Düm düz kış bahçesine giderken lavanta ve biberiyeli yol. Bahçenin çoğunu kaplayan yapan nehir buraya huzur veriyordu.
Kış bahçesinde kaktüsler çiçek açmıştı. Yıllardır kaktüs büyüttüğüm için bu durumun ne kadar zahmetli ve nadir olduğunu çok iyi biliyordum. Hemen onun fotoğrafını da çektim.
"Senin şu galerini inanılmaz merak ediyorum" dedi Monreo arkamdan sarılarak.
"Belki bir gün, kırmızı kar yağdığında gösterebilirim" dedim gülerek.
Arkamı döndüğümde Erica bize bakıyordu. Zaten az çok anlaşıldığı için herhangi bir tepki vermedi.Masaya geçtiğimizde Monreo genel olarak kar zarar hesaplamalarına, ardından ayrı ayrı departman gelir giderlerine baktı. En çok gelire sahip departman tabiki benim departmanımdı gururla Erica ve Monreo'ya baktım. BRQ LOGISTICS'in muhasebesinden hiç para çıkmadan İstanbul'da tam tamına yedi tane şube açacak bütçeye sahiptik.
Bunun tek etkisi bizim çalışmamız değildi tabiki ekonominin de etkisi vardı. Ama şuan şirket ve ben her şekilde karlı çıkıyorduk. Maaşları, orada yapılacak masrafları değerlendirdik. Yaklaşık üç saat boyunca çalışmıştık.
Erica gittiğinde akşam yemeği yedik ve salonda Monreolar alkol alırken ben ananaslı yeşil çay içtim. Aklıma Sena'nın geleceği gelince.
"Çarşamba günü arkadaşım Sena gelecek onu İstanbul şubesi müdürü yapmayı düşünüyorum. Bütün aşamalarda burada olması önemli olduğu için erkenden gelmesini istedim. Kendisine soracağım otelde kalıp kalmayacağını, eğer evde kalmak isterse bende onunla birlikte kendi evime taşınmak istiyorum artık" dedim.
"O eve bir daha girmene asla izin vermem. Sena'ya burada kalmasını teklif et"
"Monreo farkındaysan burası sadece senin evin değil Vicky ve John da bu evde yaşıyor ve ben artık kendi evimde yaşamak istiyorum."
"Beyza eğer bu evi senin üzerine yapmamı istemiyorsan bu konuyu kapat artık"
"Kime böyle emir veriyorsun sen?"
Vicky ortamı yumuşatmak için
"Beyza, burada kalman benim için herhangi bir sorun değil eminim John için de aynısı geçerli" dedi John kafasını sallayıp onay verdi."Bakın ben tek başıma yaşamak istiyorum. Hem aylardır bu evde sizinle yaşıyorum evet gayet güzel ama yeter artık."
"Beyza, tek düşmanımız Enzio değil, bir çok kişi var ve o ev güvenlikli değil. Eğer tek yaşamak istiyorsan biz gideriz."
"HARİKA MONREO! Bana söz hakkı tanıdığın için teşekkür ederim."
Diyerek odama çıktım. Bu güzel evi evet bırakmak istemiyordum ama daha fazla onlara yük olmak istemiyorum bunu neden anlamıyor. Sena gelince ben seni pişman etmez miyim huysuz Virjin.Sena bomba gibi geliyooorrrr 💜💜
Ah bu Monri ve Beyza'nın gereksiz tartışmaları 🙄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
Chick-LitBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...