Şirkette Vicky ile John aile yemekleri için erken çıkmışlardı. Kafam o kadar dağılmıştı ki, Cihan'ın konserini unutmuştum. Rujumu tazeleyip ceketini giydim ardından da Hakan'ı aradım ama o bana
"Beyza hanım, bugün Monreo bey size eşlik edecek." Demişti bütün ısrar ve gelmesini söylememe rağmen gelemeyeceğini çünkü Vicky ve John a eşlik etmesi gerektiğini belirtmişti.Neyse annenden de arabayla doğmadın ya Beyza taksi ile gidersin. Diyerek odamdan çıktım. Monreo beni görür görmez arkamdan geldi ve hiçbir şey demeden asansöre bindik.
Arkasını döndü ve beni köşeye sıkıştırdı."Benim arabama binmeye korkuyorsun Hakan'ı arayıp ısrar ediyorsun ama aynı asansöre binmeye hiç çekinmiyorsun öyle mi Beyza Hanım"
Onun bunu demesi üzerine gözlerine bakarak güldüm.
"Ben kimseye korkuyorum demedim. Kimseden de korkmam. Ayrıca nereye kadar kaçabileceğim, günün sonunda aynı çatı altında uyuyoruz.""O zaman neden benimle gelmemeye çalışıyorsun"
"Gerçekten kendini bu kadar önemli gördüğüne inanamıyorum. Sadece işim var ve eve geç geleceğim"
"Ne işi?"
"Sana hesap mı vereceğim?"
Dediğim anda asansörün kapısı açıldı ve bir adım geriye attı. Bende fırsattan istifade ederek asansörden dışarıya çıktım. Bugünkü öpücük kotamı doldurmuştum.
Şirketin önünde taksi aramaya çıkacaktım ki Monreo'nun arabası tam önümde durdu. Camını açtı ve
"Gel bakalım ben bırakayım seni şu işine" dedi. Bu saatte burada taksi bulmak epey zor olduğu için ikiletmeden bindim.
"Teatro dell'Opera di Roma'ya gideceğim"
"Ne işin var?"
"Opera binasında sence ne işim olabilir? Aslında vazgeçtim durdur yürüyerek gideceğim" dememle arabayı durdurması bir oldu. Aaa noluyordu bu adama? İçimden sana asla pabuç bırakmam diyerek kemerimi çözdüğümde tekrar arabayı çalıştırdı. Ama benimki inattı.
"Dur dedim"
"Durdum ve şimdi de ilerliyoruz"
"İneceğim"
"Cık cık cık hayır Beyzacım. Seni bırakacağım ve sonra da alacağım hatta fikir değiştirdim bende geleceğim."
Nasılsa bileti yoktu içeriye alınmayacaktı ama onu kapıda bırakıp girme zevkini tatmak için hiçbir şey demeden yüzüne baktım ve pis bir sırıtış ile karşılık verdim.
Opera binası mükemmel duruyordu. İtalyan mimarisini cömertçe sunuyordu. Monreo'yu geride bırkarak biletimi görevliye gösterdiğimde beni ikinci kattaki balkonlardan birine çıkarttı. Sahnenin tamamı net bir şekilde görünüyordu. Ayrıca içerideki loş sarı ışık ile bordo rengi bir ahenk içinde dans ediyordu. Bütün bu ahengi güzel giyimli insanlar süslüyordu. Etrafımı incelerken bir kaç fotoğraf çekip Instagram'a koymaya karar verdim.
Ben fotoğraf ile uğraşırken başımda bir karartı hissettim ve o yöne doğru baktığımda Monreo'nun yüzünde pis bir sırıtış ile yanıma oturdu. Ona aldırmadan postumu Instagrama attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
Literatura FemininaBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...